Cuma, Eylül 30, 2016

Ay’a ve Mars’a Gitmek

İnsanlar ne yazık ki tarihten ders almıyor.
1957-1967 arasındaki ABD-SSCB uzay yarışı, uzay çalışmalarını ve astronotluğu / kozmonotluğu en yüksek ölüm oranlı meslek kılmıştı. Öyle ki uzaya gidecek ilk 200 kişinin 20’si ölmüştü.
Ay’a gitmek de öyle oldu. Çünkü SSCB, hem Venüs’e, hem de Mars’a sonra yollayınca ABD, Ay’a gitmenin meydan okuma için zorunluğu olduğuna karar verdi.
Sonraki öyküler belli:
Sahte olduğu önesürülen ilk Aya’a inme. Apollo 13 kazası.
Sonra ne oldu?
Ay gündemden düştü.
2010’ların gündemi Mars’a gidecek ilk insan. Bu konuda vahşi bir yarış başladı. Bunun da sonu, yine öyle olacak gibi.
“Mars’a ilk insansız yolculuğu 2018’de yapmak istediklerini söyleyen ünlü girişimci, 2024’te ilk insanın kızıl gezegene gönderilmesinin, 2025’te ise uzay gemisinin kızıl gezegene ulaşmasının planlandığını kaydetti. Elon Musk ayrıca, Dünya ve Mars’ın yörüngelerinin uzay aracı göndermeye ancak her 26 ayda bir uygun konuma gelmesinden dolayı, kendi kendine yetebilen ve ortalama bir milyon kişinin yaşayacağı koloniyi kurmanın 40 ila 100 yıl sürebileceğine işaret etti.”
10 değil, 100 değil, 1.000 değil, 1 milyon kişi.
Tamam NASA, 1986 ve 2003 uzay mekiği kazalarıyla tarihe kara bir leke olarak geçit ama bu zorlama daha beterini yapar.
Mars’a gitmek, adam başı 1’er milyar dolar.
2 yılda 1’den 100 yılda 50 sefer yapar. 1 katrilyon dolar yapar. 1 milyon kişinin astronot eğitimini nasıl alacağını soramıyoruz bile. 1 astronot 15 yılda falan eğitiliyor çünkü.
Nükleer enerji kullanma dışında, Mars’ta kendine yeterli kapalı yaşam sistemleri kurmak çok çok zor.
Ancak bu, bir meydan okuma. En azından Çin buna katılacaktır.
1990’da SSCB çöktüğünde, kozmonotların uzayda nasıl mahsur kaldığı unutulmamalı.
2100’e kadar Dünya, 4 büyük kriz yaşayacak: Enerji, gıda, su ve ekonomik-global. Bunlar epeyi aylar boyunca içine kapanan ülkeler demek olacak. Mars’ta mahsur kalmak, uzayda mahsur kalmaktan çok farklı. Ölüm demek doğrudan.
Bir gelecekbilimci olarak bu konuyu, 2001’den beridir yabancılarla ingilizce olarak internette tartışıyorum. Hiç kimse sağduyusunu veya aklıselimini kullanmıyor.
Tüp bebekten organ nakline dek bilimsel sıçramaların geri teptiğinde, nasıl onyıllar yitirttiğini unutmamak gerekli. Uzay kazalarını unutmamak gerekli.
O yüzden bu girişimi melankoliyle kınıyorum.

(30 Eylül 2016)

Hiç yorum yok: