İnsanlar
ne yazık ki tarihten ders almıyor.
1957-1967
arasındaki ABD-SSCB uzay yarışı, uzay çalışmalarını ve astronotluğu /
kozmonotluğu en yüksek ölüm oranlı meslek kılmıştı. Öyle ki uzaya gidecek ilk
200 kişinin 20’si ölmüştü.
Ay’a
gitmek de öyle oldu. Çünkü SSCB, hem Venüs’e, hem de Mars’a sonra yollayınca
ABD, Ay’a gitmenin meydan okuma için zorunluğu olduğuna karar verdi.
Sonraki
öyküler belli:
Sahte
olduğu önesürülen ilk Aya’a inme. Apollo 13 kazası.
Sonra ne
oldu?
Ay gündemden
düştü.
2010’ların
gündemi Mars’a gidecek ilk insan. Bu konuda vahşi bir yarış başladı. Bunun da
sonu, yine öyle olacak gibi.
“Mars’a
ilk insansız yolculuğu 2018’de yapmak istediklerini söyleyen ünlü girişimci,
2024’te ilk insanın kızıl gezegene gönderilmesinin, 2025’te ise uzay gemisinin
kızıl gezegene ulaşmasının planlandığını kaydetti. Elon Musk ayrıca, Dünya ve
Mars’ın yörüngelerinin uzay aracı göndermeye ancak her 26 ayda bir uygun konuma
gelmesinden dolayı, kendi kendine yetebilen ve ortalama bir milyon kişinin
yaşayacağı koloniyi kurmanın 40 ila 100 yıl sürebileceğine işaret etti.”
10
değil, 100 değil, 1.000 değil, 1 milyon kişi.
Tamam
NASA, 1986 ve 2003 uzay mekiği kazalarıyla tarihe kara bir leke olarak geçit
ama bu zorlama daha beterini yapar.
Mars’a
gitmek, adam başı 1’er milyar dolar.
2 yılda
1’den 100 yılda 50 sefer yapar. 1 katrilyon dolar yapar. 1 milyon kişinin
astronot eğitimini nasıl alacağını soramıyoruz bile. 1 astronot 15 yılda falan
eğitiliyor çünkü.
Nükleer
enerji kullanma dışında, Mars’ta kendine yeterli kapalı yaşam sistemleri kurmak
çok çok zor.
Ancak
bu, bir meydan okuma. En azından Çin buna katılacaktır.
1990’da
SSCB çöktüğünde, kozmonotların uzayda nasıl mahsur kaldığı unutulmamalı.
2100’e
kadar Dünya, 4 büyük kriz yaşayacak: Enerji, gıda, su ve ekonomik-global.
Bunlar epeyi aylar boyunca içine kapanan ülkeler demek olacak. Mars’ta mahsur
kalmak, uzayda mahsur kalmaktan çok farklı. Ölüm demek doğrudan.
Bir
gelecekbilimci olarak bu konuyu, 2001’den beridir yabancılarla ingilizce olarak
internette tartışıyorum. Hiç kimse sağduyusunu veya aklıselimini kullanmıyor.
Tüp
bebekten organ nakline dek bilimsel sıçramaların geri teptiğinde, nasıl
onyıllar yitirttiğini unutmamak gerekli. Uzay kazalarını unutmamak gerekli.
O yüzden
bu girişimi melankoliyle kınıyorum.
(30 Eylül 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder