Ortaoyunu
ve aşıklık, Türkiye geleneksel kültürünün 2 öğesiydi. Kavuk ve saz onların
simgesiydi.
20.
Yüzyıl’ın ikinci yarısında, İsmail Dümbüllü kavuğu Münir Özkul’a devretti, o da
Ferhan Şensoy’a devretti, o da Rasim Öztekin’e devredecek.
20.
Yüzyıl’ın ikinci yarısında aşık geleneğinin üstlenicisi Aşık Veysel sazını
Fikret Kızılok’a devretti. O kimseye devretmeden öldü. Dolayısıyla o sazın akıbetini bilmiyoruz.
Tango;
kerhanenin, alkolün, seksin ve faşizm alla latina popüler kültürünün bir
simgesiydi. Astor Piazzolla onu cazlaştırdı, damıttı, başkalaştırdı.
Tango,
Carlos Saura’nın adına film yapıtğı bir şey oldu, Franco faşizminin özünü en
iyi veren müzik oldu ama yer ve zaman
özü açısından epeyi uzaktı buna.
Şu linkte
(https://www.youtube.com/watch?v=S98-BIpzZuk ) çalınan tarzı üzerinden, bir
Güney Kore filminde klasik kılıç dövüşü dansının fon müziği oldu.
Bu
türden popüler sanat ürünü cazlaştırmaları, onu alıp, ayıklayıp, damıtıp,
soyutlayıp, öteleyip, simgeleştirip, denklemleştirme ile oldu: Seyrederken
insanı boşaltan, kadın-erkek kılıç savaşı ki tango tam da budur.
Tuhaf
ama bunu saza ve türküye, Aşık Veysel veya Fikret Kızılok yapmadı ve/ya
yapamadı.
Ama biri
yaptı:
1977’te
İsviçre’de Grup Arkadaş. (Adını anımsayamadığım ve tebriklerimi hala sunduğum) 1’i
Türk, 5 veya 6 kişi olarak. Buna en çok yaklaşan diğer örnek Moğollar oldu ve bunu
yine 2 yabancı ve 2 Türk ile yaptı.
1960-2015
arasındaki 65 yıldan ve 2-3 kültür modu birden sıçrayan 1 ülkeden, TC’den söz
ediyoruz burada. Dünya çapında 3 heykeltraş çıkarmış, heykelsiz bir kültürden
söz ediyoruz burada.
Müzikte
ise arabesk, Anadolu folk, alaturka-rak-caz gibi birçok kültürel kırınım ve
melezlenme yaşandı aynı dönemde. Ancak türkü-caz’da, yalnızca bu 2 örnek oldu /
olabildi:
Doğru
çıkış noktasından doğru öteleme vektörünü alaturka-kimse bulamadı yani.
Ferhan
Şensoy ve ortaoyunu için de öyle oldu.
Bizim
tezimiz şudur:
Eğer
Şensoy, işin içine, yani tiyatrosuna, Artaud’yu, Grotowski’yi, Beckett’i, Brecht’i
katabilseydi, bunu becerebilirdi ve bunu
becerebilecek donanımdaki tek kişi de oydu o yerlerde ve o zamanlarda.
Şerh: 4’ünü
birden sentezlemekten söz etmedik burada. Azar azar / eser eser kullanıp,
alaşımlamaktan söz ettik. Caz budur zaten. Caz-tango da budur. Piazzolla da
budur.
Çıkış:
Vahada vahayı yaşayamayan, onu ya
sel, ya çöl yapan bir elimlikten
söz ettik burada.
Şensoy’un
elimliği de ve Oblivion’u da bu zaten.
(8 Eylül 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder