Nietzsche
ve Arendt: İnsan, söz verebilen hayvan
Egemen
birey, kendi istencinin efendisi olabilen bireydir. Aslında söz verebilme, köle
ahlakının (Hıristiyan ahlakın) unutmaya karşı kazandığı bir zaferdir. (…)
Arendt, Nietzsche’den farklı olarak söz vermenin, dahası eyleyebilme yetisinin
önkoşulunun affetme olduğunu iddia eder.
Zeynep
TALAY, Psikeart "Affetmek".
+
X1 Bu kısa alıntıda farkettiğim şey; düşünce-his dünyamızın,
yaşadığımız-yetiştiğimiz o habitattan nasıl da ayrılmaz olduğu. Batı-Hristiyan
düşünce ve ilhamının 'affetme'ye yönelmesi, okurken bende bir 'terslik' duygusu
yarattı. Benim habitatımın oluşturduğu fark; 'affetme' yerine 'tövbe' duygusunu
yerleştirmesi. Benim bakış açımla 'affetme', o parantezi kapatmıyor ama 'tövbe'
kapatıyor. Kapattığı için de özgürlüğe kapı açıyor. Affeden birisi, ontolojik
olarak kendini üstte konumlandırmış oluyor, tövbe eden kişi ise varlık planında
kendini altta görüyor.
+
Reha
Ulku Adınız nedeniyle, bu tövbenin İslam tövbesi olduğunu düşündüm. Bir ateist
ve emin olarak söylüyorum ki tövbe-af İslam'da eşleniktir: Kendin tövbe ederek
kendini affedersin, başkalarını affedersin. O nedenle, İslam'da doğru dürüst
beddua tanımlı değildir ve hatta yasaktır.
(6 Eylül 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder