1960’larda
Türkiye’de yaygın antibiyotik kullanımı yeni başlamıştı. Doktorlar hastalarına
hiç ellerini sakınmadan yüksek dozlarda ve çeşitlerde antibiyotik yazdılar.
Geniş
spektrumlu antibiyotiklerin uzun dönemli yan etkileri bilinmiyordu o zamanlar,
1980’lerde Batı’da ortaya çıkmaya başlamıştı ama.
Kendimdeki
ilk ekzema başlangıcının, o dahil iki yoğun ekzema krizinin nedeninin
antibiyotik olduğunun doğrudan gözledim. O kadakki12 yaşımda, 10 parmağımın
tamamı cılk yara oldu, 2 tırnağım düştü, 2 serçe parmağımın kemiği yamuldu ki
44 yıl sonra bile hala yamuktur.
Bunu
destekleyen bir haber çıktı:
Bitmedi
daha var:
Yine
1980’lerde yoğun antibiyotik kullanımının uzun vadede denge organına zarar
verdiğini okumuştum. 1992’de 3 kere dengesizlik krizi yaşadı, alkol
zehirlenmesi de sözkonusuydu.
2014
başı gibi ise, vertigonun bir çeşidinin arada nükseden biçimde olarak bende
olduğu ortaya çıktı. Ancak o kemofizikel bir nedene, yani denge organı içinde
devinen kristallere dayanıyor ama o kristallerin dengesini bozan da antibiyotik
olabilir.
En az 50
doktor lise arkadaşım var. Tüm bu gerçekleri görmezden geldiler.
Beni
ilgilendiren yanı ise şu:
Bir
yazar olarak, kendimde ve başkalarında doğrudan / yakından gözlediğim tıbbi
sorunları kaydetmek en iyisi. Kasımpaşa’daki nörolojik bozukluk salgının
yoğunluğu ile 1960’larda oradaki bir caminin çatısına döşenen, bir uçak
gemisinin röntgen odasından çıkma kurşun levhalar arasında ilinti olduğunu
düşündüğümü yazdım örneğin daha önce, 10 yıldır da aynı kanıdayım hala.
Başka
yazarların da, hatat Dürer gibi ressamların da kendi tıbbi sorunlarını
kaydetmelerinin çok geniş bir veri tabanı oluşturabileceğini düşünenlerdenim.
Medikotobiyografi başlığına giren sayfaları oraya aktaracağımı gelecekte.
Kronik
dermatolojik sorunlarım arasında ekzema, kepek, kaşıntı da var. Kepeğin belli
alanlardaki deri dökülmesi olarak, protein parçalanması ile ilintili olduğunu,
buna antibiyotiğin de neden olmuş olabileceğin, ekzemanın ise zaten doğrudan
üst deri (oto) parçalanması olduğunu düşünüyorum.
Bir
açıdan hastalık hastası olarak görünüyorum, bir açıdan kendini bile epistemik
irdeleme konusu yapan bir epistemolog olarak görünüyorum. Biri diğerini
engellemiyor.
Bu konu
sürebilir, sürmeyebilir de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder