Cuma, Eylül 16, 2016

Antibiyotik, Ekzema, Dengesizlik, Vs

1960’larda Türkiye’de yaygın antibiyotik kullanımı yeni başlamıştı. Doktorlar hastalarına hiç ellerini sakınmadan yüksek dozlarda ve çeşitlerde antibiyotik yazdılar.
Geniş spektrumlu antibiyotiklerin uzun dönemli yan etkileri bilinmiyordu o zamanlar, 1980’lerde Batı’da ortaya çıkmaya başlamıştı ama.
Kendimdeki ilk ekzema başlangıcının, o dahil iki yoğun ekzema krizinin nedeninin antibiyotik olduğunun doğrudan gözledim. O kadakki12 yaşımda, 10 parmağımın tamamı cılk yara oldu, 2 tırnağım düştü, 2 serçe parmağımın kemiği yamuldu ki 44 yıl sonra bile hala yamuktur.
Bunu destekleyen bir haber çıktı:
Bitmedi daha var:
Yine 1980’lerde yoğun antibiyotik kullanımının uzun vadede denge organına zarar verdiğini okumuştum. 1992’de 3 kere dengesizlik krizi yaşadı, alkol zehirlenmesi de sözkonusuydu.
2014 başı gibi ise, vertigonun bir çeşidinin arada nükseden biçimde olarak bende olduğu ortaya çıktı. Ancak o kemofizikel bir nedene, yani denge organı içinde devinen kristallere dayanıyor ama o kristallerin dengesini bozan da antibiyotik olabilir.
En az 50 doktor lise arkadaşım var. Tüm bu gerçekleri görmezden geldiler.
Beni ilgilendiren yanı ise şu:
Bir yazar olarak, kendimde ve başkalarında doğrudan / yakından gözlediğim tıbbi sorunları kaydetmek en iyisi. Kasımpaşa’daki nörolojik bozukluk salgının yoğunluğu ile 1960’larda oradaki bir caminin çatısına döşenen, bir uçak gemisinin röntgen odasından çıkma kurşun levhalar arasında ilinti olduğunu düşündüğümü yazdım örneğin daha önce, 10 yıldır da aynı kanıdayım hala.
Başka yazarların da, hatat Dürer gibi ressamların da kendi tıbbi sorunlarını kaydetmelerinin çok geniş bir veri tabanı oluşturabileceğini düşünenlerdenim. Medikotobiyografi başlığına giren sayfaları oraya aktaracağımı gelecekte.
Kronik dermatolojik sorunlarım arasında ekzema, kepek, kaşıntı da var. Kepeğin belli alanlardaki deri dökülmesi olarak, protein parçalanması ile ilintili olduğunu, buna antibiyotiğin de neden olmuş olabileceğin, ekzemanın ise zaten doğrudan üst deri (oto) parçalanması olduğunu düşünüyorum.
Bir açıdan hastalık hastası olarak görünüyorum, bir açıdan kendini bile epistemik irdeleme konusu yapan bir epistemolog olarak görünüyorum. Biri diğerini engellemiyor.

Bu konu sürebilir, sürmeyebilir de.

Hiç yorum yok: