43
yıldır onlarla muhatabım. 43 yıldır bana saç baş yolduruyorlar.
En son,
Perinçek’çiler ve muhalefet, parti genel kurulunda Mart 2017 başında kapışmışlar.
Kamuoyuna ancak yansıdı.
Muhalefetten
Hikmet Çiçek şöyle demiş:
“Siyaset
kuvvet için yapılır. İktidar için yapılır. Büyümek için yapılır.”
Bir
yanlışın bu kadar açıkça savunulmasına çok şaşırdım.
Hem güç,
hem iktidar istiyor. Azla yetinmiyor. Aç tavuk kendini buğday ambarında
görüyor.
Siyaset
bunlar için mi yapılır?
Hayır.
Peki,
siyaset ne için yapılır?
İnsanına,
grubuna, toplumuna bağlı.
Seçim
barajı yoksa ve senin küçük azınlığının oyu, 1 milletvekili çıkarmaya
yetiyorsa, onu alır ve onunla yetinirsin. Hükümete girmeye çabalayan
oportünizmde olmazsın, bizim Türkler bunu bu sıralar AB ülkelerinde çokça
yapıyor örneğin. Bu, en hafifinden ayıp bir davranış: Dağdan gelip, bağdakini
kovmak.
Daha da
azınlıksan veya söylemin epeyi marjinalse, meclise girmeye de çabalamazsın,
Almanlar’ın ‘politik aktif’ dediği şeyi yaparsın, sokağın ve yaşamın içinde
eylem yaparsın. Eylem deyince de, parlak-şaşalı veya gürültülü şeylerden söz
edilmiyor, hemen görülmeyen ve işitilmeyen uzun vadeli işlerden söz ediliyor.
Tersine
bakalım:
Çiçek ve
Perinçek, kurguda karşıt gibi sunulmuş ama aslında 2’si aynı zihniyette.
Aydınlıkçılar, 1980 öncesinde on binde bir veya daha az oranda idiler,
şimdilerde binde bir veya daha çok orandalar. Çiçek’in dediğini Perinçek yapmış
işte, karınca kararınca hava kararınca.
Bu,
önemsiz bir büyüme olabilir ama yine de büyümedir.
Sorun,
Perinçek’in bunu elde etmek için yaptıklarıdır ve Çiçek, onlara yaklaşık 30
yıldır okey demiştir. Sonra, geç ayan Rin Tin Tin gibi ah demiş, o kadar.
Yani, al
birini, vur öbürüne.
Aydınlıkçılar
ile ilk dalaştığımda, namaz kılanları dövmeye kalkmışlardı. İkinci
dalaştığımda, şeriatçılarla işbirliği yapıyorlardı. Aradan yalnızca 6 ay
geçmişti. 2 grubun arakesiti ortak insanlar da vardı.
1980
öncesinde var olan 30’un üzerindeki fraksiyonun mensubu kişilerle muhatap
oldum. Bir anarşist olduğumu da, onlardan ve onların söylemleriyle öğrendim. Onlar
için bireysel özgürlük, aşağılayıcı bir şeydi.
Fraksiyon
olarak diğer fraksiyonlardan hiçbirini de evetlemedim.en çok hayırladığım grup
ise, TKP’liler idi. Oturup onlar üzerine bir kitap yazabilirim ama değmez. Ölen
ölmüştür, olan olmuştur, onlar da tarihin kabirini ve kuburunu boylamıştır.
Aydınlıkçılar
da öyle:
Ancak kendileri,
tarihsel inkıtalardan yararlanıp, zombi zombi tarihten rol çalıyorlar.
(29 Mart 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder