Çarşamba, Mart 15, 2017

Lümpenlerin İstilası

Giriş:
‘World War Z 1-2’ ve ‘Great Wall’ filmlerinin fragmanlarını kezlerce izleyince, belki 2-3 yıl aradan sonra, bu konuya geri dönmem gerektiğine karar verdim.
Sanat, söylem olarak tarihte bir kez daha politik söylemin önünde. Bunun nedeni de, dediğini simgesel ama doğrudan söylemesi.
Bu 3 film, bugün göçlerin yıkıcı etkisini (faşistleri hariç tutarak konuşuyoruz) gerçekten-doğrudan dilegetiren biricik öğe durumunda: İstila kıyımı. Bilmem kaçıncı kez yinelenen bir olgu.
Yinelenmiş trajedinin komedi olması gibi, bu filmler de trajikomik söylemde seyrediyor.
Ana metin:
MS 400’lerdeki bilinen ve kayıtlı kavimler göçü, nedense barbarların ilk makro istilası olarak anlatılır. Oysa ki MS 1-400 arasında Gotlar ve Vandallar, Baltık’tan Karadeniz’e doğru yayıldılar ama yavaş ilerlediler.
Barbarlar, Alanlar, Gotlar, Vandallar, Hunlar, kimi işbirliği yaptılar, kimi savaştılar. Bu, az raslanan bir olgu.
Alanlar’ın savaş ve sivil göç yolları farklı oldu. Bu, Kolomb-hemen-öncesi Kızılderililer’de de böyle.
Kimin kimi ilk harekete geçirdiği belli değil.
Coğrafya olarak yakında olan ama doğrudan göç rotası üzerinden olmayan halklar da göçe katılabiliyor.
Hunlar, Orta Asya’dan MÖ 200 gibi ayrıdılar. MS 400 gibi tarihe girdiler.
Macarlar, aslen Ural Dağları kökenli bir halk. Sonradan Macar adını alan halklar birleşimi, o kökenle olsa olsa %o 1 bağda olabilir. Macarlar, en azından MS 400’deki savaşta yoklardı, en azından cephede.
1600’lerde Turgutlar, Moğolistan’dan Volga Havzası’na dek, binlerce kilometrelik ve 200 bin kişilik bir göç yapar. Bu, göreli yakın tarihte ve tümüyle kayıtlı nadir bir örnek. İncelenmesi gerekli.
Praksis:
Lümpenlerin istilası, çekirge sürüsü istilası gibi: Güçleri çokluklarında. Roma’ya saldıran güçlerin yaşadığı bölge, Avrupa’nın % 60-70 alanını kapsıyordu. Roma’nın Kuzey Afrika toprakları da olduğu için, çok büyük fark oluşmadı.
Lümpen-göçmen istilası, yavaş, uzun oldu. 100 yıl aldı. Bir dalga durdu, diğeri belli bir süre sonra başladı.
Bu, kaos matematiği açısından en çok epidemiyoloji / salgınbilim matematik modellerine benziyor.
Z’de katil-dev ağaçlar, Duvar’da batılı gönüllü stratejist savaşçı devreye girdi / sokuldu. Mecazda bu var ama gerçekte hiçbir şey yok.
Sanırım bu gerçek yaşamda ve gelecekte yaşanmayacak, hiç yaşanmadı çünkü. Ancak, mümkün, önemli olan da bu.
Diğer bir deyişle:
Bir göç dalgası veya lümpenlerin istilası ancak, aynı nitelikte ve kabaca aynı nicelikte karşıt bir dalga ile durdurulabilir: Kılıçla gelen kılıçla gider.
20. Yüzyıl başı salgınlarını Osmanlı İstanbul’unun, 1 milyonda 100 bine düşürdüğü rivayet edilir. Kirli nükleer bir bomba ise, 20 milyonu, 5 milyona düşürür.
Filmler bunu imledi.
ABD’nin ve AB’nin hala 20’şer 25’er yılları var ama duruma aymayacaklarına eminim, en azından karar mekanizmalarının tepesindekilerin öyle olacağına. Tarihin çöküş dönemlerinde öyle olmuş çünkü ve biz böyle bir dönemdeyiz.
Bunu daha yazmalıyım.
Nokta. Es.

(14 Mart 2017)

Hiç yorum yok: