Cumartesi, Mart 25, 2017

Kitabın Irzına Geçenler

Bu konuya ilk yoğunlaşmam, 1996 gibi ‘İskenderiye Yazıları’nda ‘Kitapname’yi yayınlarken, yayıncı Fatih Erdoğan’ın ‘Mantıcıda Kitap Satmak’ başlıklı metnini okumamla oldu. Yani, benim için kitabın ırzına ilk geçenler, mantıcıda bile kitap satmaya çabalayanlar oldu.
Bu metni; okur, yazar ve 30 yıllık sahhaf olarak yazıyorum. Son 10 yıldır, elinde cep telefonuyla gelip, adamın gözüne cart diye sokup, kitabın adını okumaya bile tenezzül etmeyen bir grotesk tipleme var ortalıklarda. Bunlar da kitabın ırzına geçiyor. Bir cumartesi öğleden sonrasını kitapçıda geçirme düşüncesi ve duygusu 10-15 yıldır silindi.
Bunda, sahhaflığı bir acaip imajlayan televizyon dizilerinin de payı büyük.
Ve diğerleri:
5 bin kitabı ortasından delip, ipe asıp, müzede sergileyenler ve sergiletenler.
Bedava kitap dağıtan şirketler.
Yazarının ve çevirmeninin telif süresi dolmuş kitapları, olağan fiyatında satan yayıncılar.
% 50 alan dağıtımcılar.
Canhıraş indirimler yapan internet ve yayın şirketleri.
2 bin dolara, Geç Cumhuriyet dönemine ait, imzalı ve/ya ilk basım kitap satanlar.
Çocuklara her dönem 1’er kitap ödev verenler.
Çocuklarına zorla kitap okutanlar.
1983 sonrasında basılmış, Türk romancılarının romanlarının % 99’5’u.
Edebiyatı roman sananlar.
Bol kanlı ve seksli roman isteyen yarışma açan yayıncılar.
Yıllardır en yenisi 30 yıllık ortalama 1-2 bin kitapla süregelen devlet kütüphaneleri (il, ilçe, vd).
Okumayan yazarlar.
Dipnot:
Görüldüğü gibi, kitap her yandan saldırı altında. Yeni orta Çağ’da ümmilik özüne geri dönüş arzusu var. Buna 3 milyon ümmi Suriyeli göçmen eklenince, durumun tuzu biberi oluyor.
(25 Mart 2017)

Hiç yorum yok: