Barış
Fonu’nun ölçütleri şunlarmış:
Sosyal
(4):
Nüfus
baskıları
Mülteciler
Grup
sorunu
Beyin
göçü
Ekonomik
(2):
Dengesiz
ekonomi
Yoksulluk
ve ekonomik çöküş
Siyasal
ve askeri (6):
Devletin
meşruiyeti
Kamu
hizmetleri
İnsan
hakları ve hukuğun üstünlüğü
Güvenlik
düzeni
Bölünmüş
elitler
Dış
müdahale
+
Bunlara
bakınca, epistemik açıdan pek ikna olamıyoruz.
Bir:
Devletin meşruiyeti diye bir şey yoktur: Doğu Avrupa ülkelerinde kanlı kanlı
siyasal rejim değişirken, devlet nasıl meşru kalabildi? Hitler seçilip başa
geçince, devlet nasıl meşru kalabildi?
İki:
Elitler denince, daha çok oligarkları anlıyoruz: İktidar seçkinlerinin
birbirine girmesi de olabilir ama zaten genelde birbirleriyle iyi geçinmezler:
Olay da, sen oynayacaksın ben oynayacağım, saçmalığındadır genelde.
Üç: Halk
/ kitle, kaale bile alınmamış.
Bizim
kriterlerimiz biraz daha farklı olabilir:
Bir:
Eğer herhangi 2 seçimde, katılım oranı % 50’den düşükse, o devlet yanılmıştır.
Bu açıdan, AB ülkeleri ve ABD, bu duruma sık sık düşüyor.
İki: Bir
devlet iflas etmişse, o devlet yanılmıştır. 20. Yüzyıl’da AB ülkeleri ve ABD
dahil, birçok kez bu oldu.
Üç: ABD’deki
gibi polis, vatandaşına feci dalıyorsa, o devlet yanılmıştır.
Dört:
Bir ülkede 20 güvenlik birimi varsa ve bunlar birbirleriyle kavgalıysa, o
devlet yanılmıştır: ABD,NSA, CIa, vb gibi.
Görüldüğü
gibi, yanılmış devletler pekala sürebiliyor, batmıyor / bitmiyor yani, Fetret
Devri Osmanlı’sı gibi.
Bir
devlet, iç savaş yaşarken, yani süreksizken bile, dış emperyalizm ile de
uğraşabiliyor.
O
nedenle geçici şerh:
Yanılma
ve devlet kavramlarının bir daha tanımlanması gerekiyor.
Dipnot:
Bir not
olarak, tarihteki tahmini 5 bin devletin muhtemelen yarıdan çoğunun, tanımlı
olduğu sürelerin yarısından uzun sürede, muhtemelen yanılmış olduğunu yazmış
olalım.
(29 Mart 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder