Perşembe, Mart 30, 2017

Kadın vs Erkek

Bir alıntıyla başlayalım:
“Hiç tamamlanmayan bir erkeklik, imkânsız, muğlak, yıkıcı bir kimlik için verilen bu bitmek bilmez mücadele, bütün erkeklerin en başından yenik oldukları anlamına gelir.
Hande Öğüt, Psikeart "Erkeklik".”
Ne kadar anlamsız koyutlar.
İnsan türüyle ilintili olarak tanımlanmış, 1. Sanayileşme’sel ve/ya sosyolojik tüm kavramlar, feci boşta ve sallantıda.
Birinci saptama:
Doğru kavramsal koyutlar, o oyunu saçma oynayabileceklerin işine gelmiyor.
En banal tanımları kullansak bile, şövalyesel erkek ve karşısında savaşçı kadın olduğu zaman, tüm bu zırvalıklar silinir gider.
Yani, pozitif ayrımcı uyanıklara göre, kadın mücadele etmeyecek, erkek onun için / adına / yerine de mücadele edecek. Telef olacak. Kadın beleş iktidara konacak. Tam da şu sıralar olduğu gibi.
Bu zırvalığa, Ursula K. Le Guin bile katılıyor. Ancak onun matriyarkal faşist taoist anarşizmi, tanım gereği zaten gerici ve sağ bir ideoloji(cik) olmakta, taa 1970’lerde bile.
Oyun kuramı açısından bakarsak:
Kadın ve erkek ya rakip-düşman, ya müttefik-dost olabiliyor. Oysa bunların kadın tanımı, erkeği arkadan vuran, ‘dost ateşi’ci bir yaklaşım oluyor. Bunu da kendilerine hak görebiliyorlar.
En önemlisi de:
1968 gibi başlayan ilerici dalga sırasında bile, 1945 momentleri nedeniyle, 2. Sanayileşme’nin uzaycılık ve HomoPosterus momentleri de tanımlıydı, yani le Guin bile bunları bilmek zorundaydı. İşine gelmediği için onları yok saydı.
2 makro-statü şuydu:
Bir: Annelik; temelde genetik, biyolojik, psikolojik olmak üzere, araya süt ve cici / bakıcısal anne gibi kavramları da katarsak, 10’a varan alt-tanımlara bölünmüştü.
İki: G-7’nin belli ülkelerindeki belil bölgelerde kadınların % 50’den fazlası; 44+ yaşta, yalnız yaşayan ve hiç çocuk doğurmamış olmuştu. Yani, erkeklere karşıki savaşta ayrılma, uzak durma, kopma yaşamıştı çoktan.
Homo Posterus’taki standart kadın-sızlık ve erkek-sizlik tanımlarını da işin içine katarsak, 2000’lerde bunları konuşmak, beyinsel zavallılık olarak görünmekte.
Bir tanımla bitirelim:
Ötekilik, dişilik, şu bu gibi, düşünce-altı kavramlara, felsefi argümanları gömmek, tam da dişi-kadın işidir: Amerika’yı yeniden keşfetmek bile istememek, onu gömmek istemektir.
Çıkış:
Dışarıda Rosa ve Hannah, içeride Tezer ve Sevgi oldukça, bu apış arası ıslak mart ayı dişi insancıkları, oyun başlamadan negasyonlanacaklar, sonra da böyle zavallıca miyavlayıp mızıldanacaklar milenyumlar boyunca. Zaten hep öyle yaptılar.
İkinci saptama:
Düşünce, bu nedenlerle duygudan önce gelir.
(30 Mart 2017)

Hiç yorum yok: