Pazar, Mart 12, 2017

Tarih, Gelecekbilim, Teggart

Çok şaşırtıcı.
Epistemik denklikler açısından önemli bir ad daha öğrenmiş oldum: Teggart.
Teggart, tarihi çokdisiplinli olarak ele alıp, Çin-Roma, tarih-sanat gibi ilintililikleri çalışmış.
Son kitabı, Çin ve Roma tarihindeki karşılıklılıkları inceleyen bir kitap olmuş. Yayın yılı 1939.
Bu, Asimov’un psiko-tarihini Roma tarihi üzerine kurduğu öykülerden oluşan Robot-Vakıf dizisinin ilk öyküsünün ilk yayın yılı aynı zamanda.
Yani Asimov, Teggart’ı kaale almamış. Okumamış da mı kaale almamış, okumuş da mı kaale almamış, onu bilmiyorum daha.
Teggart’ın ilk eseri 20. Yüzyıl’ın başları tarihli.
Dewey’in makro tarihsel sikluslar üzerine kitabı, 1947 tarihli.
1900-1950.
Asimov’un Dewey’i duyup duymadığını bilmiyorum ama onu da kaale almadığı kesin.
Asimov’un gelecekbilimi de, Flechtheim’ın gelecekbilimi de, tek vektörlü. Şu an için, 2 yöne de biriken vektörler olabileceği, ikisinin de aklına gelmemiş. Üzerine bir de, Roma’yı kıble bellemişler.
Yani bunlar olmasaydı gelecekbilim, çoktan tam-bilim olmuş olacaktı. Ancak, belki 250 yıl daha olamayacak.
Ben, tek bir / parça bir gelecekbilimi tam-bilim kıldım. Bütünün belki %o’de 1’i, belki %oo’de 1’i eder.
Buradan çıkan sonuç şu oluyor:
Gelecekbilim tam-bilim kılındığında, Homo Spaiens-Posterus yol ayrımı da, konsensusta artık kabul edilmiş olacak.
Bu, Aristo Mantığı, Euclid Geometrisi, Newton Fiziği epistemik eşdeğerliliğinin makro zaman ve mekan aralıklarıyla kurulmuşluğuyla benzer bir durum.
Toynbee, Teggart’ı biliyormuş. O da proto-Dünya Sistemi’ci. Ancak o da, uygarlık kavramına fazla takılmış. O da, Roma’yı uygarlık sayanlardan. Bu da, greko-romen gelenekçi AB koloniyal megalomanisi demek.
Bunların hiçbiri, yazının tarihte 3 kez icat edildiğini bilmiyordu. 0’ın da 2 veya 3 kez.
Hepsi de, % 10/20 bilebildikleri tarihin hepsini bildiklerini sanıyorlardı. Benim %o’de 1 - % oo’de 1 oranlı tam-bilim gelecekbilim özgörü’me sahip değillerdi.
İşte bu nedenle, son 16 yıllık AB bitmişliği, ABD yenilirliği tezlerimi kimse dinlemiyor: Çoban da aynı kafada, sürü de. Ayrıca ABD, tekkutuptan sıfırkutup bir Dünya yarattığı için, alternatifi de yok. O nedenle, Yeni Orta Çağ’dayız zaten.
Şerh 1:
Roma 476’da değil, bölündüğü 376’da bitti. Tarih böyle bir kural koymuş. Yani Roma, hiç Hristiyan olmadı.
Şerh 2:
Premature rönesansçı Şarlman ardılı 800 Viking, tarihin kaydettiklerinden başka şeyler de ifade ediyor olabilir, bu irdelediğimiz paradigmatik açıdan. 1200 Haçlılar-Moğollar eşlenikliği de öyle.
Şerh 3:
Bu 2 durum, belki boş göstergedir.
Sonuç:
Teggart, bir yolu neredeyse 100 yıl öncesinden açmış. Çağdaşı biri (Toynbee), onu yanlış ve anlamak istediği gibi anlamış.
O yazarlık yolunun bitirirken yazdığı son eserinde, aradaki 50 yıllık boşluğu doldurabilecek bir sıçrama olanağı da bırakmış.
Bir olasılık Wallerstein, bu 1939 tarihli eseri okumuştur.
Wallerstein da, 2 önceki paradigmacı oldu artık. Nasıl ki Frankfurt ve Annales Okulu, kendi sonunu kendi getirdiyse, Dünya Sistemi Okulu da öyle olacağa benzer. Epistemik olarak geçersizlenmek üzereler, başlangıç koyutlarıyla ama.
Şerh: Annales 1930, Dünya Sistemi 1960 başlangıç momentli. Annales biteli (1990) epeyi oldu Wallerstein bayrağı devraldı. 2020 onun da sonu demek, gelecekbilim bakış açısıyla.
Gelecekbilim-geçmişbilim bireşiminin adı ne olabilir bilmiyorum. 5 yıldır bilmiyorum.
Onu (ikisinin sentezini), yine %o’de 1 - %oo’de 1 orandaki dilimde tam-bilim yaptım, onu biliyorum.
Asıl tarih üzerinden gelen asıl gelecekbilim, Homo Posterus’a giden yolu aramıyor, bunu da biliyorum. O insan ve ev-gezegen Dünya ile tanımlı-sınırlı, fantastik roman gibi. İnsan olmayan, uzay ve gelecek ile tanımlı-sınırlı olan bilimkurgu ise, onların antitezi. Bilimkurgu-gelecekbilim ise, sanat-bilim eşlenikliğinde.
Bu konunun daha yazılması gerekli.
Nokta. Es.

(12 Mart 2017)

Hiç yorum yok: