Frank ve
Gills, ‘Dünya Sistemi’ derlemesindeki 185. sayfada, Orta Asya’dan dışarıya, MÖ
1700-1500’de, MÖ 1200-1000’de, MÖ 500 dolaylarında, 0 dolayında, MS 400-600’de,
MS 1000-1200/1300’de dışarıya göçler olduğunu yazar.
İlk 3’ü
için kayıt bulamadım hiç. Hunlar’ın göçü 0 dolayında olabilir.
Yazarlar
her dalganın 200 yıl kadar sürdüğünü de kaydeder. Ancak yazarlar, göç
dalgasında Nordikler’in 0-400 Got, 800-1000 Viking, 1200 Viking ayaklarını yazmazlar.
Eğer olmuşsa, onların daha önceki göçleri de kayıtlı değil.
Artı,
Tayvan-Madagaskar ve Tayvan-Hawai deniz göç rotaları da var ki İpek Yolu deniz
rotaları açısından önemli bunlar.
Tüm bu
rotalar birleşince, ortaya bir topoloji çıkar.
Göç
dalgalarını neden-sonuç ilintileri belirsiz bırakılır ama Verhulst nüfus
üzerine matematik denklemini 1830’da krmuştu.
Bir de,
vaşak-tavşan popülasyonu osilasyonu grafiği var.
Yani,
göçün başlangıç nedenleri:
Azalan
nüfusun sonradan nüfusu çok arttırması.
Kıtlık,
kuraklık, soğuk, vd iklim ve coğrafya nedenleri.
Vikingler’de
olduğu gibi, hristiyanlaştırma zulmü gibi, ters sonuç yaratan nedenler.
Bu
durumda, AB 1500-1750 ve AB 1750-2000’deki ikilinin ikincisindeki AB’den ABD’ye
göç ve 1750-1776-1789 dizisi başka anlam kazanıyor: ABD’lilerin kendilerini
YMCA saymasıyla, Ural Macarları’ndan 5 bin kilometre ve 500 yıl sonra
Macaristan Macarları’nın çıkması ve Sogdiana’daki Ak Hunlar’ın İndo-Avrupa
ırklı / dilli olması benzer durumlar. 2050 gibi de ABD ‘non-YMCA’leri hegemon olacak
ve aynı coğrafyada AB-ABD hegemonya çizgisini üstlenip sürdürecekler, hem de
kendi eski özgün coğrafyadan gelenler ve coğrafyada kalanlar üzerinde.
Burada
asıl soru şu:
1945-2015
1.-2. Sanayileşme ve Homo Sapiens-Posterus yol çatallanmaları, tarih yolunu da
çatallandıracak mı ya da çoktan çatallandırdı mı?
Ya da:
Tarih
bitti mi ve/ya başka bir şeye metamorfozlandı mı?
Yoksa
Homo Sapiens, taa 50 bin yıl öncesinden beridir habire göçlüyor. İlla ki neden
gerekmeyebilir, bir tür iç-insiyaki bile olabilir.
2 .
Dünya savaşı sonrasında, Almanya, almanca konuşan milyonlarca dış-Alman’ı
benimsemedi ve yeniden sürgüne yolladı. Sonuç bzim alamancıların
yarı-hegemonyası ve negatif sembiyözü oldu.
Keza, 2
dünya savaşı nedeniyle bireyleşen ve özgürleşen kadınların çocuk yapmayı
bırakması ile tüm AB ülkeleri % 20 göçmen almak zorunda kaldı. Yani,
sarıkafalılar karakafalılaştı ama gönüllü.
Yani
dışarıdan içeriye göçler, illa ki askeri değil, illa ki barbarca saldırı değil.
Türkiye’nin 1877-1922 arasındaki, 3 milyon içeriye, 3 milyon dışarıya ve 12
milyon ortalama nüfus durumu da var ortada.
Göçler,
bir biçimde önce barbarlaştırma, sonra fermentasyon, en sonunda da
yeni-uygarlıklılaştırma sürecini işletiyor. Herhangi bir ülke veya uygarlık, en
çok 200 yılda sünüyor, düşüyor, itkisini yitiriyor.
Göç,
mahşerin 4 atlısı arasında sayılmaz ama savaş kadar yıkıcı etkileri var.
Salgını taşıma ve yaratma açısından da, savaşı geçen bir neden.
Bir
anarşist kuramcı olarak, tarihteki 10 yıkıma 1 yapım evresi ortalaması silsilesini
çook verimsiz buluyorum. Türkler’in 16 değil, 160 devlet kurup batırmışlığı
bunun açık bir göstergesi. Gerçi Çin’in bu kezki sonunu da, o 2.200 yıllık
süreklilik getirecek ya, neyse.
2 atom
bombası patladı ama insanlığın sonunu atom bombası getirmeyecek ama epeyi zarar
daha verecek.
Göçler
de böyle: 1 kez başladı mı durdurulamaz ama yalnızca yavaşlatılabilir.
Türkler
en son 1100’de topluca göç ettiler ama 1960-1980 arasında 3-4 milyon Türk
yurtdışına gitti. 1980 arasında ise, milyonlarca Asyalı transit veya kalıcı
olarak Türkiye’ye göç etti. % 5 gitti, % 5 geldi ve % 10 transit geçti gibi. 45
yılda % 50’den sonra, 55 yılda % 20. Yine de çok. Türkiye’yi başka bir ülke
yapmaya yetti. Henüz hesaba katılmadı ama 1. Cumhuriyet’i bitiren etkenler
arasında bu da vardı.
Soru şu
o zaman:
2.
Cumhuriyet mi, yeniden (içe ve dışa) göç mü, fetret mi, yıkım mı?
(25 Mart 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder