İnsanlar
2 uç grupta toplanıyorlar veya dağılıyorlar:
Bir:
Yapılan bir deneyin gösterdiği üzere, dikkatleri başka bir şeye çekildiği
zaman, gözlerinin önünden geçen (gerçek yaşamda olsa, onları öldürebilecek) gorili
bile göremiyorlar. Bu, birinci tip.
İki: Menetekel
tip ise, anlatılsa da kimsenin göremediği bir felaketi önceden haber veriyor ve
haklı çıkıyor. Bu da, ikinci tip.
İnsanlar,
bu 2 tip arasında dağılım gösteriyorlar ama daha çok birinci tipe yakın
kalıyorlar.
Daha da
önemlisi, % 15’i falan, felaketlerde yardım edeceğim derken, başkalarına zarar
veriyor.
Menetekel
tipler veya felaketlerde gerçekten başkalarına yardım edebilenler ise, binde
birden de az.
Bireysellik
ve toplumsallık, bu olguda kilitleniyor.
Çünkü
menetekel tipler, pek sevilmiyor ve dışlanıyorlar. Hatta, dediği doğru çıkınca,
ceza bile alıyorlar.
Felakette
kaş yaparken göz çıkaranlar, iyiniyetleri nedeniyle hoşgörülüyorlar.
Kimse
gorili görmediği için de, deney yokmuş gibi davranıp, toplumsal toplumsal
birarada yuvarlanıp gidiyorlar.
Bu,
toplumsallığı kölelikten öteye, eksi zekaya ve eksi bilgiye taşıyor.
Bilgi
Çağı’nda toplumun bu ağırlıklı niteliği, toplumu gerisini geriye Yeni Orta Çağ’a
çekti bile çoktan.
Bazı terliksi
hayvanlar, burada suçu bilgiyi üretende buluyorlar.
Gülsen
olmaz, ağlasan olmaz, açmaz-çıkmaz kültürel bir durum bu.
(31 Mart 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder