Şimdiye
kadar okuduğum, Alamancılar’ın içeriden yazdığı, en doğru dürüst 2 kitap bunlar
oldu:
Balaban’ın
Avrupa’da Dolaşanlar’ı.
Baykurt’ın
oradaki anıları (otobiyografik 8 cildin 1 cildinden çok).
Balaban
oraya 1980 öncesinde sergi açmaya gitmiş.
Baykurt
oraya 1980 hemen öncesinde kaçmak için gitmiş, daha doğrusu bir arkadaşı
tarafından dışarı dehelenmiş.
Balaban,
Nazım tarafından otodidakt eğitime tabi tutulmuş bir ressam.
Baykurt,
köy enstitülü bir yazar.
Balaban
ressam ama kitap da yazmış.
Baykurt
ressam ama bildiğim kadarıyla resim yapmamış.
Balaban’ın
bu kitapta yazdıklarını öne çıkaracağız, çünkü Baykurt’un kitaplarını daha önce
yazdık.
Kitabın
güzel yanı, her yazı portrenin bir de grafikon portresinin olması. Balaban’ın
grafiği / deseni çok çok zayıf. Resimlerinde öyle değil ama.
Balaban’ın
dili küfürlü de ama bazı yerlerde ettiği küfürler bana hafif bile geldi. Ben
olsam, ana avrat dümdüz giderim o durumlarda.
İkinci
bir metin olarak, paragraf notlarla oradaki durumları da irdeleyeceğiz.
Genel
olarak diyeceğimiz şey, Baykurt’un berecemediği bir biçimde, Balaban’ın
Almanya’nın ve Almanlar’ın kültürel özünü, hamsi kılçığını çekip çıkarır gibi
tulum çıkarması. Bence bu kitaptan, o zamanki Almanlar’ın çok çok ders
çıkarması gerekirmiş. Lümpen ve dejenere Germen’sel neo-proto-faşizmi, Balaban
bilmeden taa o zamanda (1970’lerde, 2010’larda değil) çok çok iyi görmüş ve
göstermiş.
(28 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder