Girizgah:
Bayramoğlu,
liberal demokrat sayılanlardan. Yani, 2002-2010 arası Erdoğan’ı
destekleyenlerden.
Şerh:
Liberal demokrat demek, demokrat olmayan liberallerin varlığını kabul etmek
demektir ama onlara sorarsan, liberalizm kendiliğinden demokrattır. Balık, (söylemde)
baştan kokmuş yani.
Bayramoğlu,
diğerleri gibi, liberalliği oportünizm olarak bildi ve uyguladı. Sol cenah
matbuat sayılan Radikal’de genel yayın yönetmeni olamayınca, sağ cenah matbuata
geçti.
Şimdi
asıl konu:
Bayramoğlu
şöyle demiş:
“Ali
Bayramoğlu: Bence Abdullah Gül gizli hayırcı; Erdoğan'ın demokrat olmadığını
ilk günden görüyorduk.”
İşte bu
dezenformasyon, hem de kendi hakkında dezenformasyon. 10-50 kişi arasındaki
değişen kadrolu ve imajlı liberal demokrat gazeteci yazarlar, 2015 seçimlerine
kadar, Erdoğan’ı gayet demokrat görüyorlardı. Bayramoğlu da onlar arasındaydı.
Olay,
bir zamanların ‘komünizm gerekiyorsa, onu da biz yaparız’ mantığına dönüştü.
Erdoğan’ı övmek de bunlardan, onu düşürmeye çabalamak da.
Bunları
akil adam diye başımıza saldılar ama bunlar ne zekaca, ne de bilgice akil
değiller. Toplumun sürüsel duygularını sıvazlayıp, kendilerine pasta parası
çıkardılar / çıkarıyorlar yalnızca.
Bayramoğlu’ndan
2 alıntıyla daha, konuyu bağlayalım:
“Muhafazakâr
siyasi geleneğin özelliklerinden biri, çok açık siyaset yapmamak, açık ifade
etmemek, bütünü parçalamamak.”
+
“…muhafazakâr
kesim içinde, kapalı ve nasıl davranacağı belli olmayan, araştırmacıların bile
haklarında net bir fikir beyan edemedikleri bir grup var.”
Kendini
de tanımlamış, son 15 yıldır AKP sayesinde pasta yiyenleri de.
Sözü
edilen demografik grup ise, bildiğimiz kararsız seçmenin gündelik yaşam
içindeki versiyonu. Oyunu ve poposunu birilerine satacak ama kimin kazanacağına
karar veremiyor. Verse, anında o yana geçecek. Yani, onun karar verememesi,
aslında kararsızlık durumu ağırlığını yaratıyor ki kaos matematiğinde bu, bir
kritik eşik limit olarak tanımlıdır. 2017 referandumu için bu, % 40-40-20 gibi
açıkseçik bir ara momentte. Tarihte ilk kez bir kesim, sandığa gitmeyeceğini açıkça
beyan etti. Hegemonlar oyunun kurallarını ırzına geçtiler, kitle ise küstü
oynamıyor.
Bayramoğlu’nun
bilmediği tehlikeli bir gerçek daha var:
Bu
kararsızlar; bu kez eline silah verilip sokağa salınmak üzere, milis güç
yapılan ayaktakımı, başıbozuk, lümpen proleterya. Yeniçeriler’in bitiş
döneminde yaptıkları gibi, soyulacak yer bulamayınca, kendi mahallelerini soyan
tipler.
Bir de,
hırsız-yazar Mehmet Kartal’ın saptadığı üzere:
Hırsızlar
artık nam olsun diye, soydukları evlerdeki insanları öldürüyorlar. (1990
saptamasıdır.) Lümpenlerin kaybedecek namı var yani, o da ne demekse.
Bayramoğlu’nun
süreci, bunları yoktan yarattı ve besledi. Yine tıpkı yoktan var edilen
Yeniçeriler gibi.
Bir
zamanlar demiştik:
Eski
çeri yoktu. Yeniçeri geldi. O gitti, Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) geldi. O gitti,
Harbiye geldi. Harbiye de, 2010 ertesinde gitti / götürüldü ama yenisi gelmedi
henüz (2017 momenti).
Liberaller
devleti yıktılar ve altında kaldılar. Artık mülklüler ve katil-hırsızların
hedefi durumundalar.
Bayramoğlu
da öyle…
(7 Nisan 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder