Cuma, Nisan 21, 2017

Dark Sokakların Gerçekliği ve Cemal Süreya + 99 Yüz

Kitabın ilk yarısını bir gündüz okudum. Gece ‘dar sokakların gerçekliği’ rüyasını gördüm.
Birinci Cumhuriyet öldü diye, fatihasını değil, patolojisini yazayım dedim. (Aslında 1986-2013 arasında da onun ölü patolojisini yazıyordum ki zaten 2.-4. Cumhuriyet tezlerim 2006 ve hatta 2001 momentlidir.)
Birinci Cumhuriyet edebiyatını çok severim. Türkçe gibi, yoktan var edilmiştir ve o gidince görüldüğü üzere, epeyi pahalı ödenerek üretilmiştir. Yenisi, eğer gelebilecekse, epeyi uzun sürede gelecektir ve 1995’ten beridir de, Türkçe’de  edebi bir vakum sözkonusudur.
Onu duygusalca tanımlayabilecek birkaç ifade ibaresi var:
Nafile ve beyhude (Tanpınar, Ataç, vd kuşağı).
Dar sokakların gerçekliği.
Keçi yolu gibi, taşra asfaltsız ara sokakları gibi.
Tek yoldur, nostaljiktir, yürünebilirdir ama tüketicidir, pek de bir yerlere varmaz o yollar.
Süreya’nın kitabını ilk okuduğumda çok şey öğrenmiştim ondan ama son okuyuşumda kesinkes (bence bile bile yapılmış) dezenformasyon gördüm. Süreya o kadar çok şeyi algılayamamış ki. Üstelik, o bu metinleri yazarken, yayınlandıkları dergide ben de vardım ve bir yazım yayınlanmıştı orada (2000’e Doğru ve Akşama Doğru / TRT 1 kanalı).
Yani, ikimizin mekan-zaman momenti raslantıyla çakışmış. Benim, Perinçek’i Apo’culukla ve onun yukarı çıkardığı uyuşturucu kültürünü beslemekle suçladığım zamanlar (tanık Halil Beytaş, yer Rumelihisarı, Sırçacı Sokak, No:9, 1990 baharı).
99 kişinin bazıların adını bile duymamışım. 50 İstanbulaceze tiplememin de, belki 50’sini kimse duymamıştır. Buradaki öznelliğe bir şey demiyorum yani.
Ancak, Murat Belge veya Fethi Naci gibi, kesinkes okuyarak hükümlediğim yazarları, portreleyememiş bile. Naci’deki kızının ölümü yası sahteliğini hiç görmemiş örneğin. Belge’deki yaşlanma mental-kültürel regresyonunu görememiş olabilir, çünkü 30 yıl öncesiydi ve Belge hala sağ, çökmüş olarak.
Yani, portrelemeden muhasebe-bilanço da beklerdim. Demografik dağılımı biraz daha uygun seçmesini beklerdim. Sözün gelişine çakacağım diye, boş ve geçersiz laflar etmemesini beklerdim. İlah.
Bu metin çook uzar. Ben iyisi mi çıkayım:
Süreya kuşağı da, 78’liler kuşağı da, dar sokakların gerçekliğinde nafile ve beyhude olarak harcandı ama kendilerini de harcadılar ve harcattılar. Bu bölümü sakat, yoksa tarihe yenilmek sakat değil.
(21 Nisan 2017)

Hiç yorum yok: