Cuma, Nisan 28, 2017

Ben, Ben-Değil, Vd 1

‘Neuromancer’i Türkçe ve İngilizce olarak 17-18 yıldır okuyageldim. Belki ilk okumamda yazmış olmam gerekeni, şimdi ve son okumamda yazıyorum.
Siberuzayda, ben’i kopyalayarak bir yazılım-Reha-kopya olsaydı ve ben beden-zihin Reha ölseydim, bunu kabul / tercih etmezdim.
Benim bakış açımda, siberuzaydaki kopya-ben de bir ben-değil sayılır. O ben-değil de, bir ben-öte sayılır.
Bedenim öldükten sonra kalacak olan yazdıklarım, zaten ben-öte. Aslına bakılırsa, şu an bile ben-öte.
‘Ben olarak ben’i yalnızca ve yalnız şu bedenli zihnim olarak kabul ediyorum. Biyografimin içine kakılı olduğu tarihsel ve siberuzaysal koşullarda bu böyledir. Benim için böyledir yani.
Bu beden-zihin Reha’yı kimlik veya kişilik olarak savunuyor ve tercih ediyor değilim. Özne olarak belki öyle sayılır.
Kendimi hep kendi-değil saydım, artı çokkişilikçiklilik eğilimliyim ama yine de bu bir Ben çeşidi yine de. Kendi varlığımı yokluk olarak algıladığımda bile bu böyleydi.
Şerh 1:
Bu ‘Ben de Ben’ söylemi, son 1-2 yıllık yaşlılık dönemimde ağırlık kazanmış ve ben bunu bilinçaltımda izleyememiş olabilirim.
‘Sprawl Üçlemesi’nde üzerinde çalışılmayan bir konu olarak, merak ettiğim bir şey olurdu ama:
Özgün Ben ile kopya-Ben birbiriyle nasıl etkileşirdi acaba? Yalnızca 2 zihinsel varlığın diyaloğu olarak olsa da olur.
Şerh 2:
2045’te gerçekleştirileceği önesürülen yazılım-zihin veya bir zihni yazılımsalca kopyalama olayında, zihnin birebir aktarılabileceği / kopyalanabileceği kanısında değilim. Örneğin, insan durur durur, olmadık bir olay anımsar, bu anımsamanın düzeneği, yazılım-zihinde olmayacak, olamayacak. Hele hele genelde hiç anımsanmayan bir rüyanın anımsanması durumunun hemen hiç kopyalanamayacağı kanısındayım şimdiden.
Bunun yerine şunu arzulardım:
Kendi metinlerimle diyaloğa ve etkileşime girişebilmek.
4 bin sayfaya indirilmiş yoğun-özet paragraflardan hiç olmazsa 30 bin tane olacak. Sözcükleri veya rüyaları pas geçersek, geri kalan masif-düşünce-paragraf’lardan herhangi biriyle tam etkileşim, 10 paragraf daha doğururdu gibime geliyor. Çünkü doğaçlama ve esinlenme olarak seyrekçe yaptığım etkileşimler, bu oranda sonuçlar çıkardı ortaya. NEK’i böyle çalışabilmek isterdim. Onları altkonu olarak tam sıraya dizip, farklı yıllarda yazdığım parçalardan yeni parça çıkarsamalar yapardım gibime geliyor. ‘GitS 1-2’ hakkında yazdığım son parçalar öyle oldu örneğin. Onu da 17-18 yıldır seyrediyorum. Ursula K. Le Guin hakkındaki son metnim, bu konuda dediğimin geçerliliğini kanıtlıyor.
Ek not:
Kendi metinlerime zeyl, şerh, açıklama yazma eğilimim, yazma yolumun sonlarına yaklaştığımı imliyor. Son düzlük değilse bile, son dönemeç diyelim.

(28 Nisan 2017)

Hiç yorum yok: