Küçük
kentlerdeki yüksek evet oyunun nedeni için Neşe Özgen açıklaması:
“Kırsal
ve küçük kent kesimleri, üretici değil artık, devletten alacağı ulüfeye bağlı.
Devlet onları kıstırmış durumda. Büyükkentte de işsizlik var ama orada baskı
kırılabiliyor.”
Yorum:
Bu, bir
açıklama. Ancak, yeterli değil.
Büyükkentte
de vakıf veya mafya ulüfesi var da, devlet baskısı kırılabiliyor. Yani,
küçük-sultan-cık’laşma her yerde var. Ancak, satılık oy durumunu AKP icat
etmedi, onu yalnızca kullandı.
“Neşe
Özgen, toplumda uzun bir süredir bölünme ve kutuplaşma yaratılmaya
başlandığını, "ırkçı ve İslamcı söylemlerle kışkırtılan" bu ayrımın
çok tehlikeli olduğunu vurguluyor.”
Her 2
kışkırtma da aşırı çakma, 2 günde unutulur, MHP ve MSP söylemlerinin 1980
ertesinde unutulması gibi.
Bölünmenin,
laik-şeriatçı-Kürt üzerinden 3 tane olması, diğerlerinin (örneğin Alevilik’in
şimdilik) işletilememesi nedeniyle. Asıl bölünme, eğitim, çalışan kadın x ev
kadını, kıyı x kara toplumu, yeni bilinçsiz oy, kırsal x kentsel kesim
üzerlerinden işledi. İpsos araştırması bunu açımladı.
Nigar
Tuğsuz ise şöyle demiş:
“… eğitimli,
şehirli kişiler dediğimiz kitlenin bir kere her şeyden önce demokratikleşme
beklentisi daha yüksektir.”
Külliyen
geçersiz bir saptama. Türkiye’de eğitimli kesimde de bir demokrasi geleneği
oluşmadı. Bugün Erdoğan’a hayır oyu verenler, son 15 yılda Erdoğan sayesinde
abidik gubudik işlerden havadan para kazandılar. Erdoğan’ın anti-demokratik
hiçbir uygulamasına ses çıkarmadılar. Başta liberal demokrat geçinen o gazeteci
taifesi böyle.
Akademisyenlerin
yaşamdan uzak yorumları beni deli ediyor. Kimse demiyor ki referandumdan önce
de, zaten % 50-50 kilitlenmesi vardı. Her seçimde % 20-40 seçmen kararsızdır. O
karasızın bir seçimdeki oyu, yalnızca bir kereliktir. İnsanlar, bir sonraki
seçim geldiğinde, 3 önceki seçimde kime oy verdiğini hatırlamaz bile. Her 2-3
seçimde bir, Türkiye’de son 35 yıldır partiler
habire sıfırlanır çünkü.
Kutuplaşma,
70 yıllık becerilemeyen çokpartili yaşamın sonucu.
Varacağı
yer, TC’nin parçalanması ama ona da bölgesel yapı izin vermiyor. Çevredeki
durumu yaratanların TC’nin parçalanması veya parçalanmaması ile ilgili bir geçerli-beyan’ı
yok.
Dolayısıyla,
bir yere akamayıp, olduğu yerde mayalanan bataklık suyu gibi TC. Yani melezlenmeler
ortaya çıkacak, Alamancılık’ın çıktığı gibi.
En önemli
sonuç bu olacak bizce.
(24 Nisan 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder