Pazar, Nisan 30, 2017

Ben, Ben-Değil, Vd 3

Aynı başlığı taşıyan birinci ve ikinci metinlerin üzerine, şimdi tam da öznelliğimi yerleştirebilirim.
En başından beridir, kognitif-zihin tipli idim. Bilim tarihinde böyle örnekler var ama Türkiye’de kişisel olarak ve/ya yüzyüze hiç karşılaşmadım bunlarla. Asal-yalnızlığım da buradan geldi.
Duygusal bir insandım da. Sevgiye aç bir insandım da.
14 yaşıma kadar, kognitif olarak pratikte 0 idim. Aile evimde doğru dürüst kitap yoktu çünkü.
Sonraki 43 yılda salt kognitif yaşadım ve davrandım.
57 yaşımda istop ve iflas ettim: Beynim öyle oldu yani.
Artı, 48-57 yaş arasında da beynim kezlerce ara-istop etti.
Bunun süreci, ‘Dünya’ya Geri Dönen Astronotun Monoloğu’nda (Metafizik Deyişler) açımlandı. Bir açıdan, ‘Bir Yabancı Gibi Değil’ romanındaki Dr. Marsh’ın ormanda kaybolup, sonra insanlığın içine geri dönmesi gibi.
Bu 3 metin de, 57 yaşımdan ölene kadarki bilançoyu çıkarma yolunda ilk adımlar oldu.
Temel duygularım, insanlara karşı öfke ve nefret oldu. Bu 3 yaşımdan 46 yaşıma kadar sürekli artış biçiminde oldu. Sonraki ilaçla tedavi, duyguların dozunu azalttı ama düşüncelerini silmedi veya silemedi. Öfkem ve nefretim, şu an bile hala baki yani.
Davranış olarak ise, tümüyle batı yönlendirimli olan AFL ve BÜ sayesinde, 13 yıllık kesintisiz ve mükemmel bir eğitim aldım. Bu da, kognitif davranışımı ve yönelimimi ivmelendirdi. (Teorik okumalarıma 26 yaşımda, yani mezuniyetten 1 yıl önce  başladım ancak.)
Yeme, (alkol) içme ve sevişme dürtülerim ve davranışlarım çok güçlü oldu ve kognitif yolumu kimi zaman kesintiye uğrattı.
Mezuniyet sonrasında, mesaiyi seçmemem ise, beni aç bilaç bıraktı ama tümüyle kognitif kıldı.
Hastalıklarım, özellikle son 11 yıldır beynimi çok aksattı.
Bildiğim kadarıyla, 1960 doğumlu ve 57 yaşında başka bir örnek yok benim gibi: Ne AFL’lilerde, ne de BÜ’lerde.Bu öykülerin ne kadarı ben, ne kadarı ben-değil belirsiz kalabiliyor, çünkü 1960-2017 arasında tarih, alaturka biyografilerin öznelliğine aşırı ötesi müdahale etti.
Şerh: Daha çok müdahale görmüş 1940 kuşağı, onlarca yazar çıkarmışken, 1968 ve 1978 kuşağı yarısı kadar acıyla, yeterince yazar çıkaramadı. Bunun tartımı okura kalsın.
Şu an için bildiklerim tümüyle ben, çünkü okuyacağım kitapları aşırı öznel bir seçime tabi tuttum hep. Geceleyin yıldızlara bakarlık ve erken fütüroloji haberdarlığı, beni tümdengelimselce buna çok yönlendirdi zaten.
Literatür, öznellikte ben’in ahlakla veya bilgiyle, ben-değil’e, yani topluma ve insana aşacağını önesürer ama bende hiç mi hiç öyle olmadı. Tam tersi oldu: Homo Posterus’a aştım.
Not: İlk 2 parçada yazdığım, insanları çok etkileyen kitap-ideolojilerin saçmalığı ama asıl etkilemesi gereken kitapların (Neçayef, Bellegarrigue) hiç etkilememesi durumunun insan türüne çok-çok eksi puan yazdığını hep belirtirim. İnsan türü, kendini idama mahkum etti yani. Bu durumda, onların ‘ben = 1, öteki = 2, insan = çok’ dizisini değillemiş oluyorum fiilen.
Bir ileri marjinal ve bir anormal olarak, klasik literatüre göre aşırı normal kaldım, yoksa zaten çoktan ölmüştüm: 2006’da alkolizm tedavisine kuzu kuzu gitmem gibi: Suha alkolden dolayı mezarda sonuçta.
Bu durumda, Reha olarak, ne kadarım ben, ne kadarım ben-değil onu tam bilemiyorum. Post-, trans-, meta-ben’in aynı zamanda ben-değil olması gerçeği var. Artı, yarının 2 gün sonra, dün olması gerçeği var. Post-Reha yarında iken ben-değil idi, 2 gün geçince, ben oldu. İnsanın insan olmayan herşeyi asimile etmesi saptamam (1984) da bu yüzdendi.
Dolayısıyla, sonuç-model olarak içiçe geçişimli ve kaotik kırınım saçaklı bir form-ben kabul edilebilir ve tasarlanabilir. Kaldı ki bu zaten şizofreni oluyor.
Çıkış-son:
Bunları bilmemin bana yararı olmuyor. Hala hiçlikteyim, yokluktayım.

(29 Nisan 2017)

Hiç yorum yok: