Perşembe, Nisan 20, 2017

IPSOS Anketi: 17.04.17

Referandumda evkadınları, kırsal kesimdekiler, eğitimsizler ve ilk kez oy verenler, ağırlıklı olarak evet demişler.
% 15 seçmen son anda kararını vermiş: % 7,5-7,5 evet-hayır durumunda.
3. veya 4. Dünya ülkesi için böyle ama cumhurbaşkanlığı seçiminden 1 hafta öncesinde (16.04.17’de), Fransız seçmeninin üçte biri kararsız durumdaydı.
İngiltere’de Brexit için referandum isteyen siyasetçinin referandum öncesinde buna karşı çıkması, sonra da kaybedince istifa etmesi durumu var.
Seçmen kararsız, siyasetçiler kifayetsiz, sağ-sol % 50-50.
Politik sürü yolunu şaşırdı artık yani.
Bu durumda, Türkiye’de evet kazansa ne olur, kazanmasa ne olur?
Alaturka referandumdan sonraki günlerde hobarey diye sivil terörü umuyordum. Apışıp kaldılar, astlar da üstler de. Orta vadede teşne olanlar zaten sivil terör yapacaklar ama durum kitleleşmeyecek gibi görünüyor.
Türkiye’de son 35 yıldır, her 1 veya 2 genel seçimde 1, sunulan partiler değişti. Seçmen istemese de, parti değiştirdi. Üzerine bir de her zamanki satılık oy eğilimi bindi.
Yine de jetonun düşmesi, G-7’de 70 yıl, bizde 35 yıl aldı. 1946-1976 arası ise, ön-çokpartililik bile değildi. İkinci 35 yıl çeyrek çokpartililik oldu ve sınıfta kalındı.
Şu ya da bu biçimde, seçimin ortadan kalktığı bir politik panoramaya doğru gidiliyor.
Kendi oylarını çoban oyundan yüksek görenler oy bile veremeyecekler.
İç savaş geyiği yapanlara söyleyecek sözüm yok: Yine 35 yıldır zaten iç savaştayız. CHP-AP-MSP-MHP ile CHP-AKP-MHP-HDP farketmez. Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımı da farketmez.
Ne olursa olsun iç ve dış savaş toplamındaki ölü, yılda 5 bini geçemeyecek. O kadar insan, trafik kazalarında ölüyor zaten. İş ve kadın cinayetlerinde ölüyor zaten.
İşte bu, şeytani kötülüğün bayağılığının sıradanlaşması ve tüm kitleye bulaşması olmakta.
Biz de o momentteyiz artık.
(20 Nisan 2017)

Hiç yorum yok: