Salı, Nisan 18, 2017

Göç ve/ya İsyan

5 bin yıllık tarihte gözlendiği kadarıyla, kitlenin, halkın, toplumun 2 seçeneği var:
Göç veya isyan.
Göç pasif tepki, isyan aktif tepki sayılıyor.
Ancak, tuhaf bir durum var:
Tarihin toplamında göçler, isyanlardan çok daha fazla aktif sonuç vermiş.
Üstelik, tarihin tam da göçlerin aşırı arttığı bir dönemindeyiz ve bu durum bir kez daha, bu kez doğrudan ve içeriden gözleniyor. Mülteciler ve göçmenler toplamı, Dünya nüfusunun % 4-5’i kadar oldu. Göç veren bölgeler, Dünya’nın % 20’si bile değil; göç alan bölgeler, Dünya’nın % 20’si bile değil. Diğer bir deyişle, Dünya’nın % 15’lik bir bölgesinden diğer bir % 15’lik bölgesine % 5’lik mutlak, % 35’lik göreli oranlı bir göç silsilesi sözkonusu. Bugün epeyi AB ülkesindeki 1. ve 2. kuşak göçmen oranı % 20’yi geçti. Örneğin Almanya’da kültürel olarak, Türkler almanlaştırılamadı ama Türkler Almanya’yı türkleştirdi. Nordik bölgeler içinse, ırk değişimi sözkonusu.
Tarihe bakınca, 400 küsur yıl Dünya fatihi kalmış AB’nin, bir zamanlar belki % 50’sinin başkalarınca sömürgeleştirildiği görülüyor: İberya, İtalya, Yunanistan, kısacası tüm güney Avrupa, artı tüm Doğu Avrupa. İngiltere gibi epeyi sapa rotada olan bir ada bile Fenikeliler ve Vikingler tarafından sömürgeleştirilmiş. Aradan geçen yüzlerce ve hatta binlerce yıla karşın, oranın halklarında bunun genetik izi var. Yani göç, çok uzun vadeli etkilere sahip ama isyan pek öyle değil.
İsyanlar ise, pek pek % 1-5 sonuca varabiliyor. Geri kalan isyanlarda halk, cırk oluyor / ediliyor. Osmanlı 600 bin Alevi’yi, Çin 2 milyon hristiyan Çinli’yi yok etmiş. Şeyh Bedreddin isyanının sonu da belli.
Tarih bu açıdan bakınca, açıkça çok cilveli. Görünen ile olan birbirini pek tutmuyor. Şu anki AB ve ABD oto-asimilasyonunun varacağı yeri, tepedeki hiçbir politikacı göremedi, göremiyor, Alamancılar’ın varlığına karşın.
Kişisel seçimim mi?
Göç ama yolculuğu hiç sevmem.Kaldık yine TC’nin mapuslarına ve mezarlarına.
(18 Nisan 2017)

Hiç yorum yok: