Biz bunu
15 yıldır hep söyledik.
Şimdi
kendisi itiraf etmiş:
“Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, iktidara geldikleri 2002 yılından itibaren başkanlık sisteminin
içinde ukde olduğunu ancak bunu dile getiremediklerini belirterek, "2007
yılında sürecin ilk adımını attık. Doğru
olan bu sisteme cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce geçmekti. Ama öyle
saldırılara maruz kaldık ki bu sistemi gündeme getirmeye dahi fırsat
bulamadık" dedi.”
Biz
başka şeyler de söyledik:
AB, AKP’nin
gündeminde hiç olmadı.
Ancak
ŞİÖ de, özel dış politika tasarımları ve uygulamaları geretireceği için, AKP’nin
gündeminde pratikte olmadı.
NATO’dan
ayrılmayı düşünebilir ama uygulayamazlar.
Çözüm
sürecinde AKP, hiçbir zaman ciddi değildi ama köşeye sıkışırsa, hala
federasyonu verebilir.
Erdoğan’ın
politik kökeni, Yazıcıoğlu’nun BBP’si yönünde. (Kendisi, Necip Kural’ın
cenazesine gittiğini çok yıl önce belirtmişti.) Bu da bir bakıma, MHP’yi nasıl
asimile ettiğini ve savaşseverliğini açımlar.
AKP ve Erdoğan,
ekonomiden hiç anlamadı. Bolda gelse, taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini hiç
anlamadı. Şu anda ekonominin neden kilitlendiğini de anlamıyor.
Doğrusal
programlama açısından, bu sınır doğruları, AKP’ye aslında 0 varoluş alanı
tanımladı. 15 yıldır. AKP, Özal ve Çiller gibi, neo-liberal gidişin 10 yılda
birlik dalgalarının 3.’sü olan bir yok-tasarımdır aslında.
15
yıldır böyledir. 2013’ten sonradır, tarihten rol çalıyorlar.
Dünya’da
da neo-liberalizm tükendi. Sorun, onlarda ve bizde solun ortalığı nasıl
toparlayacağı ve az toparlandıktan sonra, iktidarı sağa yeniden nasıl
kaptırmayacağı.
AKP,
nominal olarak 4/7, geometrik ağırlıklı olarak 1/3 sorumlu olup bitmiş
herşeyden.
Sorun
başkanlık değil, bu zararın nasıl geri ödetileceği.
(2 Nisan 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder