Bakıyorum,
kutuplaşmadan en çok yakınanlar, bir zamanlar kendileri kutuplaşma yaratmış
olan ‘68’liler ve ‘78’liler. (Sonra da, yaptıklarına çocukluk, ergenlik,
gençlik hatası diyorlar.)
Bakıyorum,
kutuplaşmadan en çok yakınanlar, alt sınıflardan gelip sınıf atlamış olanlar.
Pastaları incinsin istemiyorlar yani.
Bakıyorum,
kutuplaşmadan en çok yakınanlar, 55 yaş üstü emeklileri, üstüne bir de İstanbul
dışına yerleşmişler. Onlara giren çıkan yok yani, istedikleri an ülkeyi
terkedebilirler de.
Alevi x
Sünni, Kürt x Türk, şeriatçı x laik, şu x bu. Bunlar bahane. Türkiye halkları
ümmilik üzerinden proto-feodal kültürel moda ve Arap atasözü durumuna geriledi:
2 kardeşsek birbirimizle kavga ederiz, amcaoğlu gelirse, 2 kardeş birleşir, ona
karşı kavga ederiz.
‘Kavga’
yerine, ‘savaş’ de: aynı şey.
Evrimdeki
geleneksel insan sürüsü büyüklüğü, hepi topu 200 ila 900 kişi olmuş,
davranışlar ona göre yani. 80 milyonluk TC’nin veya 7 küsur milyarlık Dünya’nın
mayoz bölünmeleri olağan o nedenle. Akışkan
hücresi savrulması gibi bir şey yaşanan. Akışkanlıkta blokların niceliği ve
niteliği akabilir, faydaki gibi katı hal modeli yoktur.
Beni
ilgilendiren, bu fay hatlarının feci yapay olması.
Malını
çalmak istediği kişiyi gavur saymak, Aleviler’in 5-10 altbiriminin birbirinin
varlığını bilmemesi veya inkar etmesi, Kürtler’in Türkiye’de işgalci bir halk
olduğunun inkarı, şeriatı bile beceremeyenlerin işi çirkefliğe vurması, Rusya’nın
İstanbul’u kendisinin hak etmişliği ve alaturka-engizitör yeniden fetih savlarının kompleta absürlüğü, vd, vb: Gerçek
durumlar bunlar.
Diğer
bir deyişle ve yeni söylemle:
Mal
varlıkları bir kez daha el değiştirecek: Talanla ve yağmayla. Her zamanki gibi.
Ticaretle de değil, savaşla da. Hileyle. Kağıt üzerinde.
Mülk
hırsızlıktır, söylemini biraz gereksiz buluyoruz. Mülklerin % 95-99’u dini,
siyasi, ahlaki, hukuki suçlar, günahlar, ayıplar işlemeden elde edilmemiştir,
diyoruz. Mülklerin % 1-5’i hak edilerek elde edilmiştir, şerhini koyuyoruz.
3
neo-liberal dalgada yükselen dolar milyarderleri hep battı. Sonuncular
battığını inkar ediyorlar, sonlarını geciktirmek istiyorlar. Çirkeflikleri
oradan geliyor.
Partiler
açısından, 10 yılda bir en iyinin / en başarılının bile gitmesi gelenek olmuş.
Bu siyasiler o yüzden çirkeflik ediyorlar, yiye yiye doyamamışlar, daha da
istiyorlar.
CHP-AP-MSP-MHP
(1979) ile CHP-AKP-HDP-MHP (2009) momentlerine bir bakın. Bir tek CHP 1979
biraz merkezdeydi, geri kalan partilerin hepsi sağdaydı.
O zaman neyin
bölünmesi?
Çıkarın
bölünmesi tabii ki.
6 Nisan
2017’de hayır oyu veren % 50-55’in ne yaptığının bilincinde olduğunu hiç mi hiç
düşünmüyorum. Kesinkes biliyorum da. Çünkü 17.04.17 2017 anketi durumu açımladı
bile.
Örneğin.
En büyük dert eğitimli işsizlik ama kimse ülkeyi terketmeyi düşünmüyor, çünkü
zaten yurtdışında çalışabilecek vasfı yok o eğitimli işsizlerin. Alamancılar
kadar bile olamıyorlar yani.
Tersten
açımlarsak:
Eğer
Suriyeliler 2011’de ve hatta 2010’da ülkeyi terketmeye başlasalardı, bu kadar
eğitim zayiatı olmazdı.
Şimdi de
bu, TC halkları için geçerli.
Ancak,
referandum ertesindeki 5 günde vukuat çıkmadı. Tepedekiler aport demedi yani.
Bu da, onların kazanma şansını epeyi azalttı, çünkü karşı taraf çoktan aport
pozisyonuna geçti. (Onlar da çabuk gevşerler, ayrı konu.)
Hakem
topitop, futbolcular şikeci, vd, vb…
Takayım
ben böyle tarih maçına…
Kim
kazansa, ne olacak?
Hepsi
de, eğitim zayiatı olarak, tarihin kabirine ve kuburuna, hafriyat olarak
gömülüp gidecek.
(21 Nisan 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder