Pazar, Eylül 29, 2019

Artık krizden çıkılmaz, onunla yaşamak zorundayız


Korkunç bir bakış açısı.
Hemen tüm ekonomik krizler önlenebilirdir. Önlenebilir olmayşan ekonomik krizler, doğal felaketler veya salgın gibi kolay kolay önlenemeyen makro sonuçlu krizlerin ekonomiye izdüşümlü olanlarıdır.
Bu, ekonomik kriz de önlenebilirdi. Eğer, 2007 krizi, teğet geçirilmeseydi, bunlar olmazdı örneğin.
2007-2006 arasında Batı toparlanamadı. Batı, toparlandığını önesürüyor ama toparlanamadı. Dolayısıyla, o zaman biraz kriz yaşasaydık, şimdiki 2 yerli, 1 global krizin 3’lü W’si olmazdı.
Üstüne de, hem Arap Baharı iflasının global savaşçıkları, hem bizim burada rol kapıp, 3 ülkede savaşa girmemiz eklenince, olayın parasal değil, psikolojik yönü nedeniyle, ekonomik kriz hala üsselleniyor.
Ancak hala çığ düşmeyebilir.
+
Gelelim alıntılara:
“Bazı ekonomik krizler dünya ölçeğinde bir takım radikal dönüşümlerin yaşanmasına etki eder. 1929 Buhranı olarak anılan kriz, böyle bir etki yapmıştır.”
Yıkım, radikal dönüşüm değildir.
O kriz, 2. Dünya Savaşı’nın ve faşizmleri getirdi (bu faşizm desteklemeleri, SSCB’nin yükselen yıldızı nedeniyle de oldu, örneğin Almanya komünizme geçebilirdi).
Radikal dönüşümler; bankalardaki yapısal dönüşümler, tarım veya ormancılık atakları gibi şeylerdir.
Köşe yazarı, elifle merteği birbirine karıştırmış yani.
+
“Bugün yaşadığımız krize dair de, Keynes’in tedavi önerilerine müracaat ediliyor ama ne var ki mevcut kriz 1929’dakinden farklı. Krizin etkilediği ülkeler, aşırı derecede borçlular ve ne yatırım yapacak güçleri ne de araçları var. Yapabildikleri tek şey, gelişigüzel kesintiler yapmak ve bu da durgunluğun vatandaşlar üzerindeki etkisini azaltacak yerde, daha arttırmasına neden oluyor.”
Bu cahilce değil de, bilinemezciliğe kapı açan türde bir yorumlar silsilesi olmuş.
1929 ve 2029 krizlerinin ortak yanı, her ikisinde de ekonomik büyümenin aşırı zorlanması. İlkinde borsa kağıtları, ikincisinde ev fiyatları aşırı zorlandı, ikisi de spekülatif kazanç idi yani, üretim değildi.
1929 Krizi ilk 10 ekonomiyi vurdu, ardından, geri kalanları. 2029 Krizi, zaten 1980 ertesiki adımda, sonraki 10’u da içertildiği için, ve artı diğerleri zaten oyunun dışında olduğu için, daha global: Bu çok önemli.
2. Dünya Savaşı bile global değildi aslında, Dünya’nın yarısını hiç etkilemedi.
1980 ertesiki büyüme zorlaması da, Dünya’nın yarısını hiç etkilemedi.
Ancak, nüfus sayısı ve ekonomik büyüklük nedeniyle, ikisi birbirine denk gelmiyor.
+
Ara nağme:
Tartışılmayan şu:
2. Dünya Savaşı ekonomileri aşırı budadı. Ancak, 1945-1955 ekonomik büyümesini de sağladı.
Oysa 1929-1939 da, ekonomiyi aşırı budarken, devamı bir kez daha ekonomiyi budadı.
Oysa, asıl yıkıcı olan ikincisi. Yıkıcı olanın yıkıcı olmayandan daha yapıcı olması gibi, doğrudan kapitalizme mal edilen ama aslında öyle olmayan, (ilkinde AB’ni, ikincisinde ABD’nin sonunun) hegemonların sonunun başlangıcının imi olan bir görüngüsel-ikilem (ama ontik-ikilem değil) bu.
Yani, burada önemli olan ekonomik siklus değil, tarihsel siklus. 2001-2020 zaten çöküş, gerileme, yıkım dönemi olacaktı. Oldu da. Ancak, olmayacağı önesürüldü ve hala olmadığı önesürülüyor.
+
“Yaşadığımız krizin temelleri 2000’li yıllardadır. 11 Eylül 2001’de New York’taki İkiz Kuleler’in sembolik biçimde yıkılmasıyla temelleri atılmıştır. İkiz Kuleler, Dünya Ticaret Merkezi’nin karargahıydı ve oraya yapılan saldırı, inşa edildiği 1976 yılından itibaren kurulan yeni dünya düzenine yapılan bir saldırıydı. 11 Eylül’den itibaren yeni bir düzene geçiş aşaması başladı.”
Eksik panorama.
1990-200 ABD tekkutupluluğu.
ABD’nin bunu becerememesi.
Yokkutupluluğa geçiş ve bunun süreğen duruma geçmesi.
2001-2020 bu demek oldu.
Ve hala asıl krizlerin adı anılmıyor.
Nüfus, gıda, su, enerji, iklim, salgın.
Nüfus artışının da, duruşunun da bu yeni çöküş dönemini ivmelendirdiği açıkça görüldü. 2015-2020 arasında diyelim. Bu ikili nüfus değişim, tek başına bir etken olarak, G-10’u sıfırladı.
Geriye kaldı 5 makro-makro kriz.
Şerh: 400, 800, 1200’e, 1350 krizi, yıkıcı değil, yapıcı etki yaptı.
+
“Bugünkü kriz finansaldır, 1929 krizi ise endüstriyeldi.”
İşte bu, en-en büyük hatalı saptama.
G-10, Türkiye dahil, G-11-20’nin tarımını, sanayisini, madeninin bitirdi. Sonuçta da, kendine artı-değer kazanamadı yine de. Diğer bir deyişle, Dünya’nın % 20’sinin, 10 yıllık satış değerinin en az % 40’u sıfırlandı ve buharlaştırıldı. Bu da, global % 20 küçülme ve yeniden büyüyememe demek topalmda (hesapları atlayarak yaptık).
Artı: ekonomik büyümeme veya küçülmenin, kriz demek olmadığı gözden kaçırılıyor. Krizi yaratan da, zaten bu gereksiz büyüme takıntısı.
Vurgu: 5 bin yıllık tarihin, tüm hegemonlarının toplam hegemonluk süresinde, ekonomik büyümeme dönemleri toplamı, % 50’nin toplamı ve bu dengeli-geleneksel dönemler demek idi, kriz dönemleri demek değil. Ha, bu geleneksel dönemler, kültürel durgunluk demek ayrı konu ama o da ayrı konu, buranın konusu değil yani.
+
“Bugünkü krizin belli bir özelliği süresidir. Kısa sürede çözülebilecek elverişsiz konjonktürler dönemi sona erdi. Küresel boyutta olduğu, genelleşmiş ve belirsiz olduğu için krizden çıkmak, artık uzun zaman almaktadır. Günümüzdeki krizler, yavaş bir süreçte derinleşiyor ve asla sona ermeyecek şekilde kalıcılaşıyor.”
Bu, bir matematiksel model önerisi.
Henüz oralara gelmedik ama geleceğiz gibi aslında. 2040-2060 gibi ama.
Yavaş muğlak ve göreli bir terim. Sikluslar ise, 1, 5, 10, 50, … , 500 yıllık olarak gidiyor.
Bu kriz, 10-20-30 yıllık dönemde yaratıldı:
Soğuk Savaş 1990’da bitti, 11 Eylül 2001 geldi, 2011 Arap Baharı baştan belli açmazı getirildi. 2007 Krizi de son 10 yıllık siklus demek. Ancak, sağ-sol politik açmazı, aslında daha 1960’larda varıd ve hep yoksayıldı.
Yani:
Şu anki krizde; askeri, iktisadi, siyasi faz binişme var.
Bu yıkımı üsselce arttırabilir de, yaradaki kanamayı durdurabilir de.
Yani:
Bazı ülkelerin eksodusyarı, bazı kültürlerin premature rönesansları, vd hala mümkün…
Ancak, Dünya genelde kafaüstü çakılıyor…
Ki bunnun adı kriz değil, metamorfoz artık:
2. Sanayileşme’nin 10 öncü altkültürü, Homo Posterus, vd…
İnsan türü 200-50 bin yıl öncesinde, 10 kez bundan daha büyük krizler ve Afrika’dan eksoduslar yaşadı. 50 bin yıl önceki ancak başarılı oldu ama başarısızlarla (Andorovo veya Neanderthal ile) az binişimleri yaşadı.
Şu anda da; proto-feodal, feodal, sosyolojik, bilgi çağısal 4 makro-makro kültürel mod faz binişmesi yaşanıyor.
Kriz, fermentasyon demek; fermentasyon da, yeni sentezler demek yani…
Her krizin çıkışı var yani…
(29 Eylül 2019)


Hiç yorum yok: