Korkunç bir bakış açısı.
Hemen tüm ekonomik krizler önlenebilirdir.
Önlenebilir olmayşan ekonomik krizler, doğal felaketler veya salgın gibi kolay
kolay önlenemeyen makro sonuçlu krizlerin ekonomiye izdüşümlü olanlarıdır.
Bu, ekonomik kriz de önlenebilirdi. Eğer, 2007
krizi, teğet geçirilmeseydi, bunlar olmazdı örneğin.
2007-2006 arasında Batı toparlanamadı. Batı,
toparlandığını önesürüyor ama toparlanamadı. Dolayısıyla, o zaman biraz kriz
yaşasaydık, şimdiki 2 yerli, 1 global krizin 3’lü W’si olmazdı.
Üstüne de, hem Arap Baharı iflasının global
savaşçıkları, hem bizim burada rol kapıp, 3 ülkede savaşa girmemiz eklenince,
olayın parasal değil, psikolojik yönü nedeniyle, ekonomik kriz hala
üsselleniyor.
Ancak hala çığ düşmeyebilir.
+
Gelelim alıntılara:
“Bazı ekonomik krizler dünya ölçeğinde bir takım
radikal dönüşümlerin yaşanmasına etki eder. 1929 Buhranı olarak anılan kriz,
böyle bir etki yapmıştır.”
Yıkım, radikal dönüşüm değildir.
O kriz, 2. Dünya Savaşı’nın ve faşizmleri getirdi (bu
faşizm desteklemeleri, SSCB’nin yükselen yıldızı nedeniyle de oldu, örneğin Almanya
komünizme geçebilirdi).
Radikal dönüşümler; bankalardaki yapısal dönüşümler,
tarım veya ormancılık atakları gibi şeylerdir.
Köşe yazarı, elifle merteği birbirine karıştırmış
yani.
+
“Bugün yaşadığımız krize dair de, Keynes’in tedavi
önerilerine müracaat ediliyor ama ne var ki mevcut kriz 1929’dakinden farklı.
Krizin etkilediği ülkeler, aşırı derecede borçlular ve ne yatırım yapacak
güçleri ne de araçları var. Yapabildikleri tek şey, gelişigüzel kesintiler
yapmak ve bu da durgunluğun vatandaşlar üzerindeki etkisini azaltacak yerde,
daha arttırmasına neden oluyor.”
Bu cahilce değil de, bilinemezciliğe kapı açan türde
bir yorumlar silsilesi olmuş.
1929 ve 2029 krizlerinin ortak yanı, her ikisinde de
ekonomik büyümenin aşırı zorlanması. İlkinde borsa kağıtları, ikincisinde ev
fiyatları aşırı zorlandı, ikisi de spekülatif kazanç idi yani, üretim değildi.
1929 Krizi ilk 10 ekonomiyi vurdu, ardından, geri
kalanları. 2029 Krizi, zaten 1980 ertesiki adımda, sonraki 10’u da içertildiği
için, ve artı diğerleri zaten oyunun dışında olduğu için, daha global: Bu çok
önemli.
2. Dünya Savaşı bile global değildi aslında, Dünya’nın
yarısını hiç etkilemedi.
1980 ertesiki büyüme zorlaması da, Dünya’nın
yarısını hiç etkilemedi.
Ancak, nüfus sayısı ve ekonomik büyüklük nedeniyle,
ikisi birbirine denk gelmiyor.
+
Ara nağme:
Tartışılmayan şu:
2. Dünya Savaşı ekonomileri aşırı budadı. Ancak,
1945-1955 ekonomik büyümesini de sağladı.
Oysa 1929-1939 da, ekonomiyi aşırı budarken, devamı
bir kez daha ekonomiyi budadı.
Oysa, asıl yıkıcı olan ikincisi. Yıkıcı olanın yıkıcı olmayandan daha yapıcı
olması gibi, doğrudan kapitalizme mal edilen ama aslında öyle olmayan, (ilkinde
AB’ni, ikincisinde ABD’nin sonunun) hegemonların
sonunun başlangıcının imi olan bir görüngüsel-ikilem (ama ontik-ikilem
değil) bu.
Yani, burada önemli olan ekonomik siklus değil,
tarihsel siklus. 2001-2020 zaten çöküş, gerileme, yıkım dönemi olacaktı. Oldu da.
Ancak, olmayacağı önesürüldü ve hala olmadığı önesürülüyor.
+
“Yaşadığımız krizin temelleri 2000’li yıllardadır.
11 Eylül 2001’de New York’taki İkiz Kuleler’in sembolik biçimde yıkılmasıyla
temelleri atılmıştır. İkiz Kuleler, Dünya Ticaret Merkezi’nin karargahıydı ve
oraya yapılan saldırı, inşa edildiği 1976 yılından itibaren kurulan yeni dünya
düzenine yapılan bir saldırıydı. 11 Eylül’den itibaren yeni bir düzene geçiş
aşaması başladı.”
Eksik panorama.
1990-200 ABD tekkutupluluğu.
ABD’nin bunu becerememesi.
Yokkutupluluğa geçiş ve bunun süreğen duruma
geçmesi.
2001-2020 bu demek oldu.
Ve hala asıl krizlerin adı anılmıyor.
Nüfus, gıda, su, enerji, iklim, salgın.
Nüfus artışının da, duruşunun da bu yeni çöküş
dönemini ivmelendirdiği açıkça görüldü. 2015-2020 arasında diyelim. Bu ikili
nüfus değişim, tek başına bir etken olarak, G-10’u sıfırladı.
Geriye kaldı 5 makro-makro kriz.
Şerh: 400, 800, 1200’e, 1350 krizi, yıkıcı değil,
yapıcı etki yaptı.
+
“Bugünkü kriz finansaldır, 1929 krizi ise
endüstriyeldi.”
İşte bu, en-en büyük hatalı saptama.
G-10, Türkiye dahil, G-11-20’nin tarımını,
sanayisini, madeninin bitirdi. Sonuçta da, kendine artı-değer kazanamadı yine
de. Diğer bir deyişle, Dünya’nın % 20’sinin, 10 yıllık satış değerinin en az %
40’u sıfırlandı ve buharlaştırıldı. Bu da, global
% 20 küçülme ve yeniden büyüyememe demek topalmda (hesapları atlayarak
yaptık).
Artı: ekonomik
büyümeme veya küçülmenin, kriz demek olmadığı gözden kaçırılıyor. Krizi
yaratan da, zaten bu gereksiz büyüme takıntısı.
Vurgu: 5 bin yıllık tarihin, tüm hegemonlarının
toplam hegemonluk süresinde, ekonomik büyümeme dönemleri toplamı, % 50’nin
toplamı ve bu dengeli-geleneksel dönemler
demek idi, kriz dönemleri demek değil. Ha, bu geleneksel dönemler, kültürel
durgunluk demek ayrı konu ama o da ayrı konu, buranın konusu değil yani.
+
“Bugünkü krizin belli bir özelliği süresidir. Kısa
sürede çözülebilecek elverişsiz konjonktürler dönemi sona erdi. Küresel boyutta
olduğu, genelleşmiş ve belirsiz olduğu için krizden çıkmak, artık uzun zaman
almaktadır. Günümüzdeki krizler, yavaş bir süreçte derinleşiyor ve asla sona
ermeyecek şekilde kalıcılaşıyor.”
Bu, bir matematiksel model önerisi.
Henüz oralara gelmedik ama geleceğiz gibi aslında.
2040-2060 gibi ama.
Yavaş muğlak ve göreli bir terim. Sikluslar ise, 1,
5, 10, 50, … , 500 yıllık olarak gidiyor.
Bu kriz, 10-20-30 yıllık dönemde yaratıldı:
Soğuk Savaş 1990’da bitti, 11 Eylül 2001 geldi, 2011
Arap Baharı baştan belli açmazı
getirildi. 2007 Krizi de son 10 yıllık siklus demek. Ancak, sağ-sol politik
açmazı, aslında daha 1960’larda varıd ve hep yoksayıldı.
Yani:
Şu anki krizde; askeri, iktisadi, siyasi faz binişme
var.
Bu yıkımı üsselce arttırabilir de, yaradaki kanamayı
durdurabilir de.
Yani:
Bazı ülkelerin eksodusyarı, bazı kültürlerin premature
rönesansları, vd hala mümkün…
Ancak, Dünya genelde kafaüstü çakılıyor…
Ki bunnun adı kriz değil, metamorfoz artık:
2. Sanayileşme’nin 10 öncü altkültürü, Homo Posterus,
vd…
İnsan türü 200-50 bin yıl öncesinde, 10 kez bundan
daha büyük krizler ve Afrika’dan eksoduslar yaşadı. 50 bin yıl önceki ancak
başarılı oldu ama başarısızlarla (Andorovo veya Neanderthal ile) az binişimleri
yaşadı.
Şu anda da; proto-feodal, feodal, sosyolojik, bilgi
çağısal 4 makro-makro kültürel mod faz binişmesi yaşanıyor.
Kriz, fermentasyon demek; fermentasyon da, yeni
sentezler demek yani…
Her krizin çıkışı var yani…
(29 Eylül 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder