Salı, Eylül 24, 2019

Günce: Dahi Görmüşlük veya Görmemişlik


23.09.19, 12:50.
Dahi Görmüşlük veya Görmemişlik
AFL ve BÜ mezunuyum.
AFL’de, o zaman tek FL olduğu için, orta-altı ve dar gelirli ailelerin zeki çocuklarını gördüm. 96 kişinin en az yarısının orada işi yoktu. Bu da, Anadolu’dan gelmelik, İngilizce bilmeme ile belirlenen, C ve D şubelerindekiler için çoğunluk geçerliydi. C şubesindeydim.
BÜ’de ise, Alman Lisesi, GSL ve Robert Kolej mezunları vardı. AFL sınavına girmeye tenezzül etmeyenler yani. Orta veya üst burjuva olarak genel kültürleri, 18 yaş için bayağı iyiydi.
Bu 2 okulu da, ABD kurmuştu. Kuruluş amacı, 3. Dünya’sal bir deneydi ama o deney bu alanları kapsamıyordu. Araç, amacını aştı yani.
14’ümde lisede, 17’imde üniversitede dahi gördüm (ama ben kültürel olarak aşağı sınıftandım, ortada görelik var yani). O zamanki dahilik, on binde birlik orandı.
Zaman içinde ilk kez, bu oranın elli binde bir olmasının daha makul olabileceğini düşündüm. 1960’lılar ve 1,35 milyon doğum için böyleydi.
Yine zaman içinde, milyonda birliğin bile yetmeyebileceğini düşündüm.
Bildiğimiz yetenek ve zeka sınavları birincil ölçüttü.
Sonra, en temelde soru sorma ve farklı düşünme konusu vardı.
İşte, tüm o sınavları geçen, ister AFL, ister BÜ dahileri burada takılmışlardı. Soru sorma ve farklı düşünme yetileri yoktu veya farklı olmamak-görünmemek için bunu inkar ediyorlardı.
En son, belki son 5 yıl içinde, vardığım nokta şu:
Eskiden benden zeki, sonradan benden daha az zeki olduğunu düşündüğüm insanların ortak noktaları neydi?
Yanıt:
Hepsinde de (aşırı dozda) normalleşme vardı.
Ben bunu 40 yaşımda ayırsadım ama onlar en geç 30’unda öyle olmuş gibiydiler.
İşini içine, Gardner’ın 5-7 farklı zeka kategorisi de giriyor.
Görsel, işitsel, motor olanlar da sanata giriyor. Motor, ayrıca spora da giriyor.
Dolayısıyla, arayışımı tümden genişlettim.
Hepsinde, on binde birlik herhangi bir acaiplik aramaya başladım.
Gördüm ki yokmuş. (Belki yanılıyorumdur veya önyargılıyımdır bilemem.)
Ancak, çok yetenekli sanatçılar tanıdım ve hepsi de, ya yenildiler (hatta erken öldüler, Serdar Sarı gibi), ya da vazgeçtiler.
Düşüncü hiç görmedim. Düşüncü / düşünür olmaya çabalayan gördüm ama (Ulus Baker örneğin).
Ortada bir, tercih sırası vardı, en çok istenenden en az istenene doğru:
Sanat, bilim, düşün.
Yoksullar yokluğa yenildiler, varsıllar ayırtsızlıklarından dolayı oyundan çıktılar, küsüp oynamadılar yani.
Ben hep ortada kaldım, bıçak sırtında.
60 yaşımda hala bunları yazıyorsam, o bıçak sırtı amok koşma durumu nedeniyledir.
Ayrıca, kitaplarda 40 yaş sonrasıki dahilik pakkında bir şey yok.
Bir de, 10’unda, 20’sinde dahi ama sonrasında değiller hakkında da bilgi yok doğru dürüst (ressam Hasan Kaptan örneği).
Biz AFL’liler 15’inde ve soyut alanlarda dahiydik.
1967-1982 mezunları arasındaki 1.500 kişinin yaklaşık profilini çıkardık. Kendi aramızda arşivlidir.
En yüksek düzey sanatçı, Elif Şafak kadar sanatçı (örnek vermiyorum ama yazar, müzisyen, şu bu var epeyi).
En yüksek düzey bilimci yok.
En yüksek düzey düşüncü, ilk vicdani redci Tayfun Gönül.
Yani, yaptıkları için, AFL okumalarına veya mezunu olmalarına hiç gerek yoktu.
Ancak, paradoks şurada:
AFL, herkese çok şey kattı. O katılanlar, sonradan heba edildi.
Tersine bakalım:
Dahilik ne işe yarar veya bir dahi ne yapar?
Bence sözcük veya denklem üretir. Para yoksa, düşünce deneyi vardır çünkü.
Dünya matematik ansiklopedisine girmiş (üstelik bizden 40 yıl önce doğmuş); Kortel, Arf ve İnönü var örneğin ama AFL mezunu yok.
Heykelde de (bizden 20 yıl önce doğmuş), Aksoy, Koman, Acar var. 3’ü de uluslararası-global değerde, gerçekten farklı zihniyette heykeler üretmişler (Aksoy, Meçhul Asker Kaçağı).
AFL’liler bunları yapamadılar, çünkü bunları yapmayı hayal bile etmediler.
Çünkü, orta sınıf ailelerin, temiz aile çocuğu ve vatanına hizmet etmeye niyetli kıt-güdük veletleriydiler.
Çıkış:
Bu konunun devam ettirilmesi gerekli.

Hiç yorum yok: