23.09.19, 12:50.
Dahi Görmüşlük veya
Görmemişlik
AFL
ve BÜ mezunuyum.
AFL’de,
o zaman tek FL olduğu için, orta-altı ve dar gelirli ailelerin zeki çocuklarını
gördüm. 96 kişinin en az yarısının orada işi yoktu. Bu da, Anadolu’dan
gelmelik, İngilizce bilmeme ile belirlenen, C ve D şubelerindekiler için
çoğunluk geçerliydi. C şubesindeydim.
BÜ’de
ise, Alman Lisesi, GSL ve Robert Kolej mezunları vardı. AFL sınavına girmeye
tenezzül etmeyenler yani. Orta veya üst burjuva olarak genel kültürleri, 18 yaş
için bayağı iyiydi.
Bu
2 okulu da, ABD kurmuştu. Kuruluş amacı, 3. Dünya’sal bir deneydi ama o deney
bu alanları kapsamıyordu. Araç, amacını aştı yani.
14’ümde
lisede, 17’imde üniversitede dahi gördüm (ama ben kültürel olarak aşağı
sınıftandım, ortada görelik var yani). O zamanki dahilik, on binde birlik
orandı.
Zaman
içinde ilk kez, bu oranın elli binde bir olmasının daha makul olabileceğini
düşündüm. 1960’lılar ve 1,35 milyon doğum için böyleydi.
Yine
zaman içinde, milyonda birliğin bile yetmeyebileceğini düşündüm.
Bildiğimiz
yetenek ve zeka sınavları birincil ölçüttü.
Sonra,
en temelde soru sorma ve farklı düşünme konusu vardı.
İşte,
tüm o sınavları geçen, ister AFL, ister BÜ dahileri burada takılmışlardı. Soru
sorma ve farklı düşünme yetileri yoktu veya farklı olmamak-görünmemek için bunu
inkar ediyorlardı.
En
son, belki son 5 yıl içinde, vardığım nokta şu:
Eskiden
benden zeki, sonradan benden daha az zeki olduğunu düşündüğüm insanların ortak
noktaları neydi?
Yanıt:
Hepsinde
de (aşırı dozda) normalleşme vardı.
Ben
bunu 40 yaşımda ayırsadım ama onlar en geç 30’unda öyle olmuş gibiydiler.
İşini
içine, Gardner’ın 5-7 farklı zeka kategorisi de giriyor.
Görsel,
işitsel, motor olanlar da sanata giriyor. Motor, ayrıca spora da giriyor.
Dolayısıyla,
arayışımı tümden genişlettim.
Hepsinde,
on binde birlik herhangi bir acaiplik aramaya başladım.
Gördüm
ki yokmuş. (Belki yanılıyorumdur veya önyargılıyımdır bilemem.)
Ancak,
çok yetenekli sanatçılar tanıdım ve hepsi de, ya yenildiler (hatta erken
öldüler, Serdar Sarı gibi), ya da vazgeçtiler.
Düşüncü
hiç görmedim. Düşüncü / düşünür olmaya çabalayan gördüm ama (Ulus Baker
örneğin).
Ortada
bir, tercih sırası vardı, en çok istenenden en az istenene doğru:
Sanat,
bilim, düşün.
Yoksullar
yokluğa yenildiler, varsıllar ayırtsızlıklarından
dolayı oyundan çıktılar, küsüp oynamadılar yani.
Ben
hep ortada kaldım, bıçak sırtında.
60
yaşımda hala bunları yazıyorsam, o bıçak
sırtı amok koşma durumu nedeniyledir.
Ayrıca,
kitaplarda 40 yaş sonrasıki dahilik
pakkında bir şey yok.
Bir
de, 10’unda, 20’sinde dahi ama
sonrasında değiller hakkında da bilgi yok doğru dürüst (ressam Hasan Kaptan
örneği).
Biz
AFL’liler 15’inde ve soyut alanlarda dahiydik.
1967-1982
mezunları arasındaki 1.500 kişinin yaklaşık profilini çıkardık. Kendi aramızda
arşivlidir.
En
yüksek düzey sanatçı, Elif Şafak kadar sanatçı (örnek vermiyorum ama yazar,
müzisyen, şu bu var epeyi).
En
yüksek düzey bilimci yok.
En
yüksek düzey düşüncü, ilk vicdani redci Tayfun Gönül.
Yani,
yaptıkları için, AFL okumalarına veya mezunu olmalarına hiç gerek yoktu.
Ancak,
paradoks şurada:
AFL,
herkese çok şey kattı. O katılanlar, sonradan heba edildi.
Tersine
bakalım:
Dahilik
ne işe yarar veya bir dahi ne yapar?
Bence
sözcük veya denklem üretir. Para yoksa, düşünce
deneyi vardır çünkü.
Dünya
matematik ansiklopedisine girmiş (üstelik bizden 40 yıl önce doğmuş); Kortel,
Arf ve İnönü var örneğin ama AFL mezunu yok.
Heykelde
de (bizden 20 yıl önce doğmuş), Aksoy, Koman, Acar var. 3’ü de
uluslararası-global değerde, gerçekten farklı zihniyette heykeler üretmişler
(Aksoy, Meçhul Asker Kaçağı).
AFL’liler
bunları yapamadılar, çünkü bunları yapmayı hayal bile etmediler.
Çünkü,
orta sınıf ailelerin, temiz aile çocuğu
ve vatanına hizmet etmeye niyetli
kıt-güdük veletleriydiler.
Çıkış:
Bu
konunun devam ettirilmesi gerekli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder