Pazar, Eylül 08, 2019

Yaratıcı Beyin Fırtınası İçin Optimal Grup Büyüklüğü Nedir?


Önvurgu:
Fırtına, esinti değil.
+
Alıntı:
“The men in twenty-three of the twenty-four groups produced more ideas when they worked on their own than when they worked as a group. They also produced ideas of equal or higher quality when working individually.”
Meali:
23-24 kişilik gruplar, hem nicel, hem de nitel olark, tek başlarına çalıştıklarından daha çok sayıda ve nitelikte düşünceler üretmişler.
Küllüm mafiş bir tez.
Dünya fizikçilerinin kongrelerini biliyoruz. Einstein7lar, Planck’lar tek başlarına görelik kuramını, kuantum kuramın üretmiş, oraya gelmişler, birbirlerine girmişler.
Bu mu yaratcı düşünce fırtınası?
Onu bırakın, aradan yüz küsur yıl geçmiş, o düşünceler hala birleştirilememiş.
Bu mu yaratıcı düşünce?
+
“The same is true of academic research— professors who work together electronically, from different physical locations, tend to produce research that is more influential than those either working alone or collaborating face-to-face.”
Akademik araştırmalarda, internet üzerinden birlikte çalışmalarda, yalnız çalışmaktan veya yüzyüze görüşmekten daha iyi sonuç alınmış.
İkincisine kesin katılırız. Bizzat yaşadık, biliyoruz.
Zaten, bu iki alıntıdaki iki durum, sosyal psikoloji açısından bakınca, birarada geçerli olamayacak şeyler. Yani, insanlar hem grup çalışmasında, hem de internet grup çalışmasında iyi olamıyorlar zaten. Bu, yalnızca akademik çalışmalar için geçerli de değil, hemen her tür iletişim ve etkileşim için geçerli.
Ancak şu mümkün:
Aynı insan, kimi internette, kimi yüzyüze çalışırken daha iyi olabilir değişik yerlerde, zamanlarda, duygusal durularda.
Bizim (ister tek başına, ister grup olarak) yaratıcı düşünce üretmek içinki beyin fırtınaları için tezimiz şu:
Birebirlik yok. Raslantısallık, hatta rasgelelik var. Duygusal moment, beyin verimini epeyi etkiliyor. Yaratıcı düşünce, genelde kişileri münasebetsiz anlarda ve koşullarda ziyaret ediyor, hatta kimi o düşünce kaydedilemeden zihinden uçup gidiyor.
Bizi asıl ilgilendirden ve çalışılıp çalışılmadığını bilmedğimiz durum şu:
Rickkard’ın kur savaşları üzerine yaptığı, birden çok gruplu, bir tür yarışmalı / çatışmalı, beyin fırtınası türü çalışmalar.
Bu, daha karmaşık durumlar içeriyor.
O çalışmada ilginç bir durum çıkıyor:
Rickaard, çok değişik bir düşünceye baştan sahip, onu adım adım dayatıyor, önce herkes ona karşı çıkıyor ama sonunda herkes onun haklılığını kabul ediyor.
Bu, Dünya fizikçiler kongresinde hiç yaşanmamış bir durum.
Ancak, bu iki durumun beyin fırtınasıyla değil de, katılanların, kişilik yapılarıyla ilgisi var herhalde.
Dikkat çekmek istediğimiz nokta buydu.
+
Çıkış:
Yeni sözcük yaratmak için tek kişilik çabaların, yarkurul / kurultay çabalarını sonuç / sayı olarak geçtiğini, TDK tarihinden biliyoruz. 1960-1974 arasındaki yazarların romanlarında ve öykülerinde yaratılmış 18 bin tane sözcük var. Yarkurullar o sürede ancak bu kadar üretebilmiştir, o da belki.
Yani, biz hala tek kişilik beyin fırtınalarının daha etkin olduğu kanısındayız.
Çünkü, kitaplar ve kuramlar hala tek başına yazılıyor, ≥ % 99 oranla.
(8 Eylül 2019)

Hiç yorum yok: