Bunun başlayışını onyıllar önce, o dergiyi kuran Murat Belge’de izledik ilk,
entellektüel ve kültürel tükenim
olarak. (Dekadans değil (o da var ama konumuz o değil), pili bitme ama oyundan çıkmama kaprisi olarak.)
Nesnel çözümleme: Onun statülerinin, rollerinin ve pozisyonlarının (çelişki
değil, negasyon değil) terslik dizisinin
onu damla damla sonra şarıl şarıl tüketişini, o bir kitap müşterisi, ben de bir
kitap satıcısı olduğumdan dolayı, adım adım bizzat izledim. Belge, öyle bir veri
tabanıyla başlamasına karşın, negasyonunu yitirdi ve kendine uymayan bir sürü pozisyona girdi.
Şimdi sıra neo-Birikim hempalarında gibi görünmekte: Rahmetli Ulus Baker’in
zihinsel keşmekeşinde izledik bunu başta, sonra ona körün ölünce badem gözlü olmasını
uyguladılar.
Türkiye’nin tarihçesinin şematiği çok basit: 3 adam + 3 darbe + 23
liberalizm = 90 yıl = 1923-2013.
Tabii, bu basit şematiği uygulamayınca, körde badem gözden ötesini de
görmeye başlıyorsun. Örneğin, Geziciler’de devrim dahil herşeyi.
Birikim’den ve Fırat Mollaer’den alıntı ve yorum sırası ile gidecek:
“... politik-toplumsal olayların estetiği diyebileceğimiz bir ilke gereğince,
hiçbir tarihsel olay ‘saf’ nesnel gerçekliğiyle ‘yansıtılamayacağı’ndan,
yorumda kaçınılmaz bir öznel öğe olarak varolur abartma.”
Of of of, bu ne post-modernizmdir. Nesnel saptama yapamıyorsan, saptama
yapma bilader.
Saf nesnel gerçeklik bir koyuttur, veri tabanına göre değişir. Ancak, belli
bir kavramsal çerçevede işe başlamışsan, nesnel gerçekliği onlarca modelde inşa
edebilirsin. İstisnasal olarak, tarihsel büküm noktalarında geçici olarak epistemik kaotik girişim saçakları
olur. İşin ilginci, öyle bir dönemde olmamıza karşın, bu konuda o bulanıklık
yok. Gezciler’in ne halt olduğu, bu olaya girmelerinden önce de belliydi, ara
ateşkes döneminde de belli. Bilader, devrime Gümüşlük tatili arası vermezsin, Taksim ağacı konusu, medya geştaltlı diye hobarey hobarey oraya
gidip de, 3. Köprü için direniş için tatilde olmazsın da.
“Direniş, hâlen devam eden olayların sıcaklığı içinde, önemini pekiştirecek
(kavramsal) ‘aura’sını henüz kazanamamıştır doğal olarak.”
Bu kavramsal hale, Benjamin’sel anlamdan çok, post-modernist anlamda
kullanılmış. Benjamin’de ontik olan önemlidir, post-modern olanda imaj, yani
yanızca hale önemledir.
Ha, onu geçelim, neden öyle gibidir?
Çünkü, Suriye Savaşı konusu, medya geştaltı açısından, babalar gibi daha
parlak halelidir de ondan. Baksanıza satılık medya bile, ABD yalanını baştan
yazdı. Savaş başlamadan zarar yazdı bile.
“Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse, bu tür politik-toplumsal
hareketler, teorileri sınamak üzere somut bir temel sağlarlar; ...”
Hayır canım, tam tersine, yeni kuramlar kurulmasına yararlar, çünkü eski
kuramlar sizlere ömür olur. Tabii bu zihniyet tüm 1968’liler de ve 1978’lilerde
hala var, eh onların genetik ve kültürel çocuklarında ve torunlarında da var
demek ki: Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur, tam 150 yıl, dile
kolay: Tanzimat’tan ve Hegel’den beridir.
“Life Style’ iddiası...”
Onun adı o değil, onun adı ‘salaktivist
slaktivizm’.
“Onur: Direnişin anlam Kaynağı”
Vah vah vah. Bu arkadaş ‘Bitmeyen Kavga’yı duymamış sanırım. O romana göre,
gençler onursuzca direnip ya
ölürler, ya da kaçarlar. Geziciler’den 5 öldü, 1 milyon kaçtı. Sonra da,
romanda ve burada olduğu gibi, ihtiyarlara epistemik
patoloji uygulaması kalır.
“Mekanın Poetikası”
Meali: Abi, Taksim’de ünlü olduk, tekerimize taş koyma yav. Kim Karadeniz
ormanlarında ayılar tarafından öpülüp, TV
haberi bile olmamayı ister ki?
“En Dolaysız Politik Sahne Olarak Mekân”
Mealin meali: En Dolaysız Politik Sahne Olarak Beyin. Tabii bunlarda o yok,
şeyselleşip yerine bir totem
koymaları gerek, onlar da Taksim’i koydu işte.
“Bu estetik-politika, yereli bir deneyim mekânı, yereldeki deneyimi de
praksis imkânı olarak değerlendiren bir perspektifle beraber de düşünülebilir.”
Meali: Abi bırak, ben Kürt
işbirlikçisiyim yav.
Yazık: 1963-2013. hala eksi zeka, hala eksi bilgi.
Yazık: Başkalarını da kendileri gibi sanıyorlar.
Yazık: Verdikleri zarara...
Yazık değil: Nahan da, kayda girdiniz layn, canlı yayındasınız. Tarihin entellektüel asalakları olarak
tarihe geçtiniz, iyi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder