MB’da 7 yıldır yazıyorum. Son 5 yılda en çok okunan bloglarım şunlar
(05.08.13):
Ateistler Neden Allah’a İnanmazlar? 26.374
Demokrasi Nedir? 22.634
Kürk (Nicole Kidman) 21.873
Toplam okur > 750.000, yılda 100.000 küsur gibi.
RB’da 10 aydır yazıyorum. En çok okunan bloglarım şunlar (05.08.13):
Gay Camisi 4.873
Ateist Simpson 4.058
Rating Şeysi 2.089
Toplam okur > 93.000, yılda 100.000 küsur gibi.
Her ikisinde de bu sıralar en çok okunan bloglar, Ahmet H. Yüksel’inkiler. Kendisini
tebrik ediyorum.
40 yıllık bilim eğitimim var. Erkan Arkut ile birlikte her ikisi, bilimin
canına okumakta çok başarılılar, henüz onlardan daha başarılısını görmedim.
Yüksel örneğini, her 2 blogun yapısının tümüyle ayrı ama genel insan
panoramamızın ise tümüyle aynı olduğunu kanıtlamak için kullandım Yoksa,
kendisine bir garezim yok. Kontrol parametresi yazar olarak, kendisinden iyisi
Şam’da kayısı.
Her 2 blogda da, farklı / ünik okur sayım 40.000 gibi. Bu toplamda,
Türkiye’de şimdiye dek internet kullanmış 40 milyon ve aktif kullanıcı 4 milyon
ile karşılaştırılabilir.
Kendi bloglarım ve okurlarım açısından, her 2 blogdaki okur segmentinin
arakesitinin olmadığı kanısına vardım. Aynı okur, her 2 blogda olsa da ve beni
okusa da, farklı okur davranışı gösteriyor. Bu da bir sosyal psikoloji ilkesi.
Renkleri bile farklı ortamlarda farklı algılarız malumunuz. İşin içine toplum /
sürü / kitle psikolojisi girince, Türk halkı azıcık cıvır, cıvıyor da...
Bloglarda da öyle olmakta, hamamda delilerin kendi sesini beğenmesine dönmekte
durum. Eh bu da, önemli bir gösterge ne de olsa.
Bu ülkedeki 75 küsur milyon kişide, okur olarak muhatap almak isteyeceğim
kesim, 75-750 bin kişi arasında olabilir, olmayabilir de.
Üniversite mezununu yeğlerim. Cinsiyet fark etmez. En makbul yaş segmenti
eşit olarak 31-40 ve 41-50. Daha gençler çok çok toy, daha yaşlılar huzurevi –
mezarlık arasında seyirde. Bu da; % 5 x % 20 = % 1 eder. O da, 4 milyonda 40
bin kişi eder. Yani, bunlara kendimi okutmuş sayılırım az veya çok.
Tek tek çok çok özel kişiler internette gelip beni buldu, okur olarak, hem
Türk ve hem yabancı olarak. 50 Türk diyelim.
İşte bu okurlarla sanal-yazılı iletişim sonunda gördüm ki Kundera’nın bir yazarın okunmasının tek
şansının, okurun onu yanlış anlaması olduğu yönündeki gözlemiyle, benim durumum
çakışıyor. Bu bir.
Gelecekbilim gibi bir konuda Türkiye gibi bir ülkede ve benim kullandığım
Türkçe gibi bir dilde okur bulabilmem evlere şenlik bir tarihsel olgu. Yanlış
anlamayı geçelim, dinleme çabası var
hiç olmazsa. Bu iki.
En çok okunan ve yazılan alan siyaset alanında ise, blog okurlarından çok,
blog yazarlığımın editöryal seyri, bana yepyeni yollar açtı diyebilirim. Özgün
bir siyasal ‘taoizm, anarşizm,
gelecekbilim, ateizm, bireycilik, nekrografi, poliyalektik’ melezi
kurmacaladım. Bunun tarihte ilk ve tek örnek olduğuna eminim. İsteyen bu
sözcükleri İngilizce olarak birarada yazıp, Google’da arayabilir (ben aradım,
Türkçe ve İngilizce olarak 0 sonuç buldum). Bu üç.
Bundan sonrası mı?
Özellikle 7 yıl dayanan MB açısından, Türkiye kestirimlerim yanıldı
diyebilirim ve bundan dolayı çok sevindiğimi belirtmem gerek. A planı olmazsa,
hemen B planı kullanırız, ne olacak?
T24-Blog da gelecek gibi. Demek ki Türkiye gibi, medyanın canına okunan bir
yerde bile, şimdiye dek 15 yılda tek davayla kellemi kurtarabildiğime göre, 15
yıl daha blog yazabilirim demektir. Ondan sonrası, benim için de
huzurevi-mezarlık arası bir salınım olacak gibi.
Blog açısından (olumlu ve olumsuz) herşey için sağolun blog editörleri ve sağolun
okurlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder