Salı, Ağustos 06, 2013

Bloglar ve Okurlar

MB’da 7 yıldır yazıyorum. Son 5 yılda en çok okunan bloglarım şunlar (05.08.13):

Ateistler Neden Allah’a İnanmazlar?                26.374

Demokrasi Nedir?                                 22.634

Kürk (Nicole Kidman)                                          21.873

Toplam okur > 750.000, yılda 100.000 küsur gibi.

RB’da 10 aydır yazıyorum. En çok okunan bloglarım şunlar (05.08.13):

Gay Camisi                            4.873

Ateist Simpson                     4.058

Rating Şeysi                          2.089

Toplam okur > 93.000, yılda 100.000 küsur gibi.

Her ikisinde de bu sıralar en çok okunan bloglar, Ahmet H. Yüksel’inkiler. Kendisini tebrik ediyorum.

40 yıllık bilim eğitimim var. Erkan Arkut ile birlikte her ikisi, bilimin canına okumakta çok başarılılar, henüz onlardan daha başarılısını görmedim.

Yüksel örneğini, her 2 blogun yapısının tümüyle ayrı ama genel insan panoramamızın ise tümüyle aynı olduğunu kanıtlamak için kullandım Yoksa, kendisine bir garezim yok. Kontrol parametresi yazar olarak, kendisinden iyisi Şam’da kayısı.

Her 2 blogda da, farklı / ünik okur sayım 40.000 gibi. Bu toplamda, Türkiye’de şimdiye dek internet kullanmış 40 milyon ve aktif kullanıcı 4 milyon ile karşılaştırılabilir.

Kendi bloglarım ve okurlarım açısından, her 2 blogdaki okur segmentinin arakesitinin olmadığı kanısına vardım. Aynı okur, her 2 blogda olsa da ve beni okusa da, farklı okur davranışı gösteriyor. Bu da bir sosyal psikoloji ilkesi. Renkleri bile farklı ortamlarda farklı algılarız malumunuz. İşin içine toplum / sürü / kitle psikolojisi girince, Türk halkı azıcık cıvır, cıvıyor da... Bloglarda da öyle olmakta, hamamda delilerin kendi sesini beğenmesine dönmekte durum. Eh bu da, önemli bir gösterge ne de olsa.

Bu ülkedeki 75 küsur milyon kişide, okur olarak muhatap almak isteyeceğim kesim, 75-750 bin kişi arasında olabilir, olmayabilir de.

Üniversite mezununu yeğlerim. Cinsiyet fark etmez. En makbul yaş segmenti eşit olarak 31-40 ve 41-50. Daha gençler çok çok toy, daha yaşlılar huzurevi – mezarlık arasında seyirde. Bu da; % 5 x % 20 = % 1 eder. O da, 4 milyonda 40 bin kişi eder. Yani, bunlara kendimi okutmuş sayılırım az veya çok.

Tek tek çok çok özel kişiler internette gelip beni buldu, okur olarak, hem Türk ve hem yabancı olarak. 50 Türk diyelim.

İşte bu okurlarla sanal-yazılı iletişim sonunda gördüm ki  Kundera’nın bir yazarın okunmasının tek şansının, okurun onu yanlış anlaması olduğu yönündeki gözlemiyle, benim durumum çakışıyor. Bu bir.

Gelecekbilim gibi bir konuda Türkiye gibi bir ülkede ve benim kullandığım Türkçe gibi bir dilde okur bulabilmem evlere şenlik bir tarihsel olgu. Yanlış anlamayı geçelim, dinleme çabası var hiç olmazsa. Bu iki.

En çok okunan ve yazılan alan siyaset alanında ise, blog okurlarından çok, blog yazarlığımın editöryal seyri, bana yepyeni yollar açtı diyebilirim. Özgün bir siyasal ‘taoizm, anarşizm, gelecekbilim, ateizm, bireycilik, nekrografi, poliyalektik’ melezi kurmacaladım. Bunun tarihte ilk ve tek örnek olduğuna eminim. İsteyen bu sözcükleri İngilizce olarak birarada yazıp, Google’da arayabilir (ben aradım, Türkçe ve İngilizce olarak 0 sonuç buldum). Bu üç.

Bundan sonrası mı?

Özellikle 7 yıl dayanan MB açısından, Türkiye kestirimlerim yanıldı diyebilirim ve bundan dolayı çok sevindiğimi belirtmem gerek. A planı olmazsa, hemen B planı kullanırız, ne olacak?

T24-Blog da gelecek gibi. Demek ki Türkiye gibi, medyanın canına okunan bir yerde bile, şimdiye dek 15 yılda tek davayla kellemi kurtarabildiğime göre, 15 yıl daha blog yazabilirim demektir. Ondan sonrası, benim için de huzurevi-mezarlık arası bir salınım olacak gibi.

Blog açısından (olumlu ve olumsuz) herşey için sağolun blog editörleri ve sağolun okurlar...


Hiç yorum yok: