15 yıllık internet ve 7 yıllık MB yazarıyım.
MB böylelikle, 1998-2018 ve hatta 1998-2023 (TC’nin 100. yılı) için, 10
yılı bulacak ve belki de geçecek olan internet sitesi kaydıyla, ‘Türk gibi başla
ama Türk gibi bitirme’ özdeyişini haksız çıkartacak gibi. Bu konuda tüm çaba
gösterenleri tebrik ederim.
MB epeyi konuda beni yanılttı:
Uzunluğuyla, epeyi kitaplı yazar çıkarmasıyla, göreli az yazar ölümü
oranıyla, yüksek yaşlı yazar oranıyla, göreli az denetim oranıyla, vd...
Epeyi konuda da yanıltmadı:
Yazmaya devam edemeyenler, küsüp siteyi terkedenler ve artı gidip gelen ve
birkaç kez şeref turu atanlar, bomboş zihinler, tarihsel ve siyasal
bilinçsizlikler, blog yazarlığını ve ilkin de yazarlığı yanlış anlayan ve
savunan ve hatasında ısrar eden bir pörsümüş-ergen hırçınlığı, yaşamının en güzel olanağını diri diri
gömenler, vd...
Beni en çok şaşırtan durum, Dünya üzerindeki herhangi bir editöryel ortamda
kendime bir yaşam hacmi bulabilmem oldu. Bu açıdan bakarsak, MB beni ölümden
kurtardı denebilir, çünkü MB’da yazmaya psikiyatrist şokumu atlatabilmek için
başlamıştım. Yazı-terapi yaşadım yani.
Beni şaşırtan yakın ve koşut durum, aptallığın ve cahilliğin zirve yaptığı
bir Türkiye ortamında, MB’de en az 40 bin ünik okur edinebilmem oldu. Pek
yenilir yutulur şeyler yazmıyorum, bu durum açıkça ortada.
Yayınlandım ve kendime yepyeni ve fapfarklı okur segmenti buldum.
Bu yeter mi?
Kapris gibi gelecek ama hayır.
Bir yazarın sonul-plato aşaması, kendi okurunu seçebilme / yaratabilme
özgürlüğüdür. Bunu her yazar hayal eder ama bunu kendine ve okura pek itiraf
edemez bir türlü. Ben dürüstüm, ettim bile.
Ancak, orada da durulmaz ve orası da yetmez.
‘Ölümüne mi susadın, layn?’ sorusu doğru bile olabilir benim durumumda ama
yeni aşamalar gerek. Beynen durursam ölürüm, zombi olurum, tanıdığım tüm eski
dahiler gibi.
MB, beni yaşayan huysuz moruk bir
dahi kıldı. 2013’lü Geziciler’i 1 ayda gömdüm, benim için en son sıra
2043’lülerde veya 2053’lülerde.
Teşekkürler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder