Perşembe, Mayıs 04, 2017

Fotoğrafta Gerçekçilik ve Doğrudanlık

Fotoğraf, görsel algımıza, duyumuza, duyu-dilimize dayalı bir sanattır.
Görmek doğrudan değildir, dolaylıdır. Rengi, biçimi, uzaklığı, devinimi ayrı ayrı görürüz, sonra onları zihnimizde birleştiririz. Bu bebeklikte öğrenilen bir şeydir. Doğuştan kör olup, sonradan ameliyatla gözleri açılanların bir bölümü bu senkronizasyonu, yani görmeyi hiç öğrenemezler.
Ayrıca biz aslında; yeşili, maviyi ve kırmızıyı görürüz renk olarak, sarıyı ve diğerlerini değil. Zihnimiz onu bu 3 renkten üretir. Doğrudan sarı renk göremiyoruz yani.
Bu, fotoğraf için de böyle:
Bugün fotoğraf kuralları olarak anlatılan epeyi şey, nöroloji bilgilerinin tersi yönde, çünkü fotoğrafçılar zahmet edip görmenin fizyolojisini öğrenmiyorlar.
Bilimsel bilgi, % 99,99 sanatsal bilginin üzerinde ve ondan önce gelen doğruluktadır.
Artı görsellikte dolaylılık zamanda da mekanda da vardır:
Yavaş ve hızlı çekimleri sinemada kullanırız. Fotoğrafta ise, çok hızlı olduğu için ayırsayamadığımız devinimleri, aynı kareye süperpoze ederiz.
Keza, teleskobik ve mikroskopbik fotoğraf olmasa, ne gökadaları, ne de mikropları göremeyiz.
Örneğin, renkli olarak gördüğümüz gökadalar aslında renkli değildir, yani biz onlara uygun bir uzaklıktan baktığımızda, bir bakışta renk göremeyiz. Fotoğraftaki renk, çok uzun süreli pozlamalarla elde edilmiştir. Bir bölümü de yanlış renktir (false color).
Ancak tüm bu saydıklarımız doğurdan bilgi olmasa bile, gerçekçi bilgidir ve gerçekliğin modelini oluşturmamızı sağlar.
Daha da ileri gidersek:
Nasıl ki Bruegel’in resimleri gerçekçiyse ve aslında onlarca anlık-karelik resim / fotoğraf karesinin süperpozesiyle oluşturulmuşsa, fotoğrafta da bu yapılabilir. Bununla montaj-kolaj birbirine karıştırılmamalıdır. Bu daha çok, gökadaların uzun süreli pozlamalarının ve değişik açılı görüntülerinin fotoğraf yazılımları aracılığıyla tek kareye dönüştürülmesidir.
Kaldı ki 21. Yüzyıl’daki Bilgi Çağı’nda, gerçeğin ve gerçekliğin bir modeli, fotoğraf çekmeye başlamadan önce de, zihnimizde oluşmuş olabilir ve biz tümdengelimsel bir fotoğraf yaklaşımı kullanabiliriz. Zihnimizdeki modeli fotoğraflaştırırız, tabii açıklama notunun da olması koşuluyla.
Argüman:
Birbiri içine ve/ya içinden geçebilen birden çok gerçeklik modeli olabileceği kanısındayız. Bilimin doğrucu ve sanatın güzelci yaklaşımı bunun için ikili bir örnek (bu durumda düşüne iyi kalıyor).
Dolayısıyla, bizim gündelik yaşamın kültürolojisi olarak Kuburkent 2017 projemizle, Homo Posterus savımız ve projemiz çelişmez ve çatışmaz.
Hannah Arendt’in şeytani kötülüğün sıradanlığısı ile Heidegger aşkı da öyle.
Çıkış vektörü:
Kendimizden ve başkasından verdiğimiz bu örnek ikilemesi, düşün terimleriyle aşkınlığa ve içkinliğe yönelik 2 vektörü imler.
Gerçekçilik ve dolayım, her 2 yöne de ayrı ayrı veya birarada doğrultulmuş olabilir.
(4 Mayıs 2017)

Hiç yorum yok: