Salı, Mayıs 23, 2017

Penguen ve Türk Karikatüründe Bir Dönem

Penguen kapanacağını 1 ay önceden açıkladığı için, bu sürede tüm tepkiler ortaya çıktı.
O kadar tepkiden aklı başında olabilen bir tek Vedat Özdemiroğlu’nun açıklaması çıktı. Onun 2 saptaması üzerinden, bizim Türk karikatürünün bir dönemine ilişkin saptamalarımız gelecek:
“Penguen'inki ise, başka bir durum. Ekonomik zorluklar ya da hükümetin baskıları var ama bir dergi “okuyucu bizi artık almıyor” diye ağlaşarak kurtarılmaz. Sen dergiyi yaparsın, beğenirler, alırlar ve yaşarsın. Kişisel kanaatim, belki biraz ağır olacak ama Penguen'in beyin ölümünün gerçekleştiği yönünde. O mizah tükenmişti ve orada mesela Mustafa Satıcı, Özer Aydoğan, Barış Atar gibi elektrikli, genç yeni solukların dergiden kesilmesi ile çöküş başlamıştı. Takımdan yıldız oyuncuları keserseniz takım çöker.”
Penguen’in beyin ölümü gerçekleşmedi, çünkü beyni yoktu ve kafası kesik tavuk gibi uzun süre beyinsiz yaşayabildi bizce.
Artı, derginin ana kadrosu, senaryo ve reklam gibi çok paralı alanlara girmiş uzun süredir, bunu yeni öğrendik. Dergiyi devretmektense, yemez yedirmez, tavrı ile kapattılar. (Diğer bir deyişle, aynı dergide 3 senarist birden kremalı pasta yiyemedi.)
Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu, neredeyse 20 yıl aynı mizahı yaptılar. O kadarını Oğuz Aral bile yapmadı, örneğin Avni’yi değiştirdi. Bu da bir etken.
Geleneksel usta-çırak zinciri akışı son 10 yılda dağıldı. Yeni kuşaklar, 1970’lerdeki veya 1980’lerdeki gibi, mizaha saldırmadılar, başka alanlarda seyrettiler. Yaşlanan yumurtalar ise, bir zamanlar nefret-sevgi (veya baba-oğul) ikilemi ile bağlı oldukları Aral’ın onlara açtığı yolun onda birini yeni kuşaklara açmadılar. Diğer bir deyişle, uzun süredir yeni kuşaktan biri, kendi özgün çizgisini geliştiremedi, 10 yıl çizip, hala 10 yaşındaki çocuk düzeyinde kalan çok aralarında.
Artı Ot-Kafa çizgisi, karikatürden yazıya ağırlıklı geçiş ile, yeni bir trend oldu. Bu çizgiyi yaratan kişi de, tüm sözü geçen dergilerde çalışmış olan Metin Üstündağ. 20 yıl önce, onun çizgisi küçümseniyordu, o dayattı ve ticareten kazandı. Şimdi, onun klişesini taklit eden 10 dergi var piyasada.
“Zamanla tirajlar azaldı, kadrolar küçüldü. Gırgır'ın 80'lerdeki misyonunu 90'larda Leman üstlendi. Penguen ve Uykusuz da Leman'dan ayrılan grupların çıkardığı dergilerdir. Özetle, 80'lere Gırgır, 90'lara Leman damgasını vurdu. Ardından kısa bir Penguen rüzgarı esti. 2000’lerde ise, ben orada yazmama rağmen objektif konuşuyorum, belirgin olan Uykusuz mizahıdır.”
Eksi bazı noktalar var:
Leman değil. Limon.
Limon’u Leman kılan durum, paranın balyoz yumruğu idi. O balyoz şimdi kadife içinde, çizerlerin büyük piyasaya geçmesi ile aynen sürüyor.
Türk karikatürünün beyin ölümünü gerçekleştiren asıl nokta, bu Uykusuz mizahı: Tümüyle sözcük oyunu ve basit-altı akıl yürütmelere dayalı bir mizah. Ergenlere bile, ancak 1 yıl hitap eder böylesi. Ergenler 1 yılda hızla büyüdüğü için, ertesi yıl onlara da hitap etmez. Yaşanan bu.
+
Toplamda:
Bu ‘Uykusuz ve Yiğit Özgür’ mizahının, upuzun metinli mizahının modasının geçmesi ile, semantik açıdan bomboş metinler içeren 10 dergi stilinin ‘karşılaştır-karşıtlaştır’ı çok önemli.
Absürdün illa ki boş-anlamlı-saçmalık olmadığını, bizim alaturka absürd karikatürcüler hiç kavrayamadılar. Yiğit Özgür’ün 15 satırlık metin içerikli karikatürü de anlamsız, şu anki Ot-Kafa metinleri de.
Yani:
Sanatsal ifade, bir yerden başlamıyor, bir yere gitmiyor, bir yere de varmıyor artık. Öyle ortada Mr. Brown hareketleri saçmalıyor yalnızca.
Üstelik eleştirilecek çook siyasal durum ve çook gündelik mizah konusu var.
Yani:
Bolluk, Türk sanatını ve Türk karikatürünü batırdı. Eskiden bunu yokluk yapardı.
Çıkış:
Geçmişte de, karikatürde veya başka sanat alanlarında bu türden tam çöküş dönemleri yaşandı, geçildi, atlatıldı.
Kendi hesabımıza, meydanın artık sanal fanzinlere kaldığını, tek başına derleme-seçki fanzinler (ama albümler değil) yaratılabileceğini ve bunun da yeni bir yol olduğunu savlıyoruz. (Matbu fanzin, kişisel seçim konusu.)
Nasıl ki rahmetli Oğuz Aral kimsenin bakmadığı ve görmediği bir alanı karikatüre sokup, olguyu 45 yıl taşıyabildiyse ve taşıtabildiyse, yeni kuşaklar da bunu yapacaktır, bundan adımız gibi eminiz.
Aradaki dönem ise, duralama, çürüme, mayalanma ve sentezlenme dönemi olacaktır.

(22 Mayıs 2017)

Hiç yorum yok: