Hiçbir
zaman kendimi bu ülkeye ait hissetmedim.
Ülkeyi
terketme adımı atacağımda, 11 Eylül 2001 oldu. Gidişat istop etti.
Boğuntu
babam boğuntu.
Geldik
2017’ye.
AKP
iktidarının sonucunda, son 2 yılda on binlerce TC vatandaşı ülkeyi terketti.
Terkedebildi
yani.
En
paralılar ve en eğitimliler (o da gençler için anababa parasıyla ki epeyini
şahsen tanıyorum) tabii ki.
(Bu da
tüm iktidarların kendisine oy vermiş, veriyor olan, verecek olan eksi zekalılar
ve eksi bilgililer arzusunun yansıması.)
Ancak, kaçış
yönü odağı olan AB de battı ve bitti. Irkçılığın yükselmesi dışında, ekonomik
durum da, siyasal birlik de sallantıda. Üstelik, artık Dünya’nın bilim, sanat,
düşün merkezi de değil Avrupa ve tersine AB’liler salak mı salak oldu çıktı
(bunu da şahsen tanıştıklarımla söylüyorum).
Gidecek
yer yok yani. (Hiç oldu mu ki?)
İntihar
etmeyeceğim herhalde yani.
Taa en
başından beridir ev-gezegen Dünya benim evim değildi ve/ya benim için asla ev yok idi daima.
Döndük
dolaştık, aynı söyleme vardık:
Türkiye’den
kaçsam ne olacaktı ki?
Kaçmadım
da. Kaçamadım da.
Köpek
gibi süründüm ve Acı çektim ama 40 bin sayfa da yazdım bu çaktığımın ülkesinde.
Fani
Reha ölür ama o 40 bin sayfanın 4 bini ölmeyecek: Belki 5 bin yıl.
İnsanların
verdiği Acı’nın panzehiri de bu işte. Benim için yani.
(1 Mayıs 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder