İbranice,
600’dan sonra İspanya’ya yerleşmiş Cervantes-1650 İspanyolca’sı konuşan
Seferadlar tarafından belki 1.350 yıl sonra, 800 gibi Musevilik’i kabul eden
eski-bitmiş Hazarlar (Eşkenazlar) tarafından 1.150 yıl sonra kullanılmaya
başlandı. Bir sözlüğün ad bölümlerinin % 80’i son 100 yıla ait olduğuna göre,
günümüz İbranice’si de özgün İbranice değil.
Latince,
Roma’nın diliydi ama Roma biterken kabul edilmiş Hristiyanlık üzerinden gelip,
onun bitiminden 200 yıl sonra başlayarak, yüzlerce yıl boyunca bilim dili ve
lingua franca olarak kullanıldı. Bugün ise, Dünya’nın tüm dillerinden gelmiş
canlı adları var, Türkçe’den Atatürk’lü olan olduğu gibi.
Türkçe,
en geç 750’de kesin var olan biçimiyle 1.150 yıl sonra ama % 90’ı yeniden
kurularak kullanıldı.
Bu dil
süreçlerini izlersek, dillerde melezlenme ve safkanlaşma olayının kategorik metamorfozlanma üzerinden
yeniden modellenmesi gerekiyor.
Bu
metamorfoz, sözlü dillerin zaman içindeki salınımlarından ve dalgalanmalarından
farklı bir şey. Yani sözlü ve yazılı dil metamorfozları, farklı süreçler
izliyor.
Burada
dilsel ozmosisler de var, buna sprachbund demişler ama uygun bir terim değil
bizce. 2’si farklı yerzamanların farklı dilbilim terimleri olarak
tanımlanabilir ama. Sprachbund 21. Yüzyıl’da kullanılmasa gerek yani.
Dipnot:
Genetikle
ilgili bilgisel çıkışım, bir genetik uzmanı arkadaşım tarafından infialle
karşılandı. Uzmanlar, kendi varlık tanım alanlarına girilince, tabuyu ihlal
etmişim gibi davranırlar hep ama kendileri bilmedikleri alanlarda o bilgi
ihlalini feci yaparlar.
Dille
ilgili bu çıkışım da, infialle karşılanır veya yok sayılır bence. Oysa kendime
göre, dilbilimde paradigmatik-devrim
yapıyorum şu an.
(6 Mayıs 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder