İşler
ilk kitabını yazmış. Çok artizce.
Kitabının
ilk % 40’ını okuduktan sonra, tamı tamına böyle düşündüm.
1972
doğumlu olmasına karşın, 1975 sonrası doğumlu, ebedi ve ezeli ergenler gibi.
Herşeyi bininci kere yaşasa da, ilk kez yaşıyormuş gibi.
Tesadüfen
meslektaş çıktık. Onun sözünü ettiği seyyar kitapçılar, Bayazıt’tan
tanıdıklarım.
Zaten
sorun da burada başlıyor:
Nişantaşı’nda
1 kitabı, Bayazıt’takinin 3 katı fiyata satarsınız. Onlar da sattılar zaten.
Yaşamı kolayından yaşama durumu. Herşeyi olur sanma durumu.
İşler,
biyografisinin ‘sudaki balığın suyu bilmemesi’ kadar bilinçsizliğinde.
Rumelihisarı
Ali Baba 1984-1998 alkolik tayfasını
bilen bilir. En az yarısı 2000’lerin başında alkolden öldü. İşler de o yolda.
Ben de o yoldaydım. 6 yıl antabuz yuta yuta, az kaldı renkkörü oluyordum ama
alkolü bıraktım.
Seçim
yok yani:
Sarılık
bahane, alkol şahane.
İşler,
bir Bukowski olamamış yani.
Ola ola,
amatör küme klüp başkanı olmuş.
İnsanların
neleri nelerin yerine ikame olarak kullandığını düşündükçe gülüyorum.
‘Kaybedenler
Klübü’ filmiyle, gerçek kaybedenlerin hiçbir ilgisi yok örneğin. İşler ise, o
filmde artizlik yapınca, kendisini de öyle sanmış. Ot ve Kafa’sı yani:
Az
ölüseverlik, çok slaktivizm, çok (‘18 – 1’li) pedofili, epey lümpen hümanizm,
alaturka cahil ve aptal enteklik modu, vd, vb, vs.
Zaten, o
da oralarda yazısı görüne görüne, yazardan sayılmış: Keçi Abdurrahman Çelebi
hesabı, koyunlar çoktan mezbahada kebap yapılmış yenmiş.
Ne
diyeyim ben böyle yayıncıya, böyle yazara, böyle okura?
Şu
açıkça biline: İşler öldükten 2 yıl sonra mezarının başına kimse gelmeyecek.
Bugün onun bunun fan’ı olan on binler dahil buna.
Biz
Hisar’da onun gibi dilim dilim öte yana giden çok gördük.
Barış
Manço şarkısı işte.
Yaz
dostuum…
(2 Mayıs 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder