Popülizm,
pragmatisttir, oportunisttir. Duruma göre davranır ve fırsatçıdır yani.
Bütün meclissel
partili politikacılar, az veya çok popülisttir. Halkın beğeneceği ve kabul
edeceği kıtırlar atarlar yani.
Ne
değildir peki?
Sezin
Öney’in sandıkları değildir.
Bir: Elit
düşmanlığı değildir.
Onun
yerine; eğitimsiz, genç ve ilk kez oy kullanan, ev kadını, fakir, köylü, taşralı
oyu severliğidir ama bu tanım, 3. ve 4. Dünya ülkeleri için geçerli. Fransa’da
bu, cüzdanı sağdayken vicdanı solda iken, cüzdanı sola kayınca vicdanı sağa
kayan, 12 yıl zorunlu eğitimli, aşağılık seçmenler gürühudur tanım olarak. Ve
artı, aşırı sağcı adayın karşısına çıktı diye sevinilen sözde-merkezci adayın,
ilk tez olarak Frexit’i telaffuz etmesidir. Ve artı, sözde-sosyalist iktidarın
Suriye’de sivilleri öldürmesidir.
İki. Toplumu
kutuplaştırma değildir.
Onu
zaten toplum, mayoz ve çok parçaya bölünerek kendi hep yapıyor. Türkiye için
bu; sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk olarak kullanıldı ama daha 100-200 kategori
var, bunu kimse söylemiyor. Ne tutarsa yani, tutmazsa, kategori değiştir.
Üç:
Ötekileştirme değildir.
Ötekileştirme
söylemi baştan geçersizdi. (Bakınız konuyla ilgili diğer metinlerimiz.) Fransa
gibi 600 çeşit peyniri olan yerde 599/600 öteki olunca, bu tanım havada
kalıyor.
Dört:
Tutarsızlığın çekiciliği değildir.
Sağ veya
sol, hiçbir politika veya politikacı, orta veya uzun vadede tutarlı değildir,
istese de olamaz zaten.
Gelelim
AB ülkelerinde, aşırı sağın yükselmesi üzerinden popülizm söylemine:
Durumlar:
Doğu
Avrupa’da aşırı sağın yükselmesi yerine, eski komünistler yükseliyor.
Doğu
Avrupa; önce ortodoks, sonra reel sosyalizm, şimdi de fakirlik ve/ya 2. sınıf
avrupalılık durumunda olageldi. Zengin olmadıkları için, göçmen de almadılar.
Dolayısıyla orada aşırı sağ kendine kültürel zemin bulamadı.
En çok
göçmen alan batı Avrupa ülkesi Almanya’da en güçlü aşırı sağ geleneği var.
Hitler’cilik hiç ölmedi aslında. Merkel göstere göstere, ‘Holy Germen 4. Reich’a götürüyor AB’yi.
Not: Burada
ironik bir durum var: 2. Dünya Savaşı bitince Almanya, Doğu Avrupa’daki 24-44
milyon Alman kökenliyi kendi ülkesine almadı, onun yerine 5-6 milyon konuk işçi
aldı ve bugünkü aşırı sağ, o göçmenler nedeniyle var.
Dolayısıyla
bugünkü aşırı sağ, eski reel sosyalizm gibi, reel faşizm. Duruma göre faşizm
yani.
Faşizm
geleneğinde de, en büyük yalanı söylemek var ama bu reel sosyalizmde de aynen
var.
Bugünkü
Doğu-Batı Avrupa fay hattı, Almanya-1930 gibiki Hitler ve diğerleri
(sosyalistler ve komünistler) gibi % 50-50. Sağ-sol da % 50-50. Yani,
kutuplaşma değil, aşırı-dengelileşme tehlikeli olan şey. Aşırı denge, kalıcı
statiklik demektir.
Şerh: Bizce,
‘halkçı’ adıyla anılan ve öyle sanılan partiler, asıl popülist olanlar: Eski
SHP’li Karayalçın’ın Ankara belediye başkanı iken, AKP’den daha çok ulüfe
dağıttığıyla övünmesi türünden bir popülizm bu.
Çıkış ve
açımlama:
1975 ve
sonrası doğumluluk, köşe yazarlarımıza da sirayet etmiş. Elif ne, mertek ne,
bilemiyorlar. Elifi mertek diye kakalamaya çabalıyorlar, öncelikle kendilerine
ama. Çünkü kafaları merteğin kendisini alamıyor, sayı saymadıkları ve sopa
yemedikleri için.
Momentimiz,
Sodom-Gomor momenti.
Momentimiz,
faşizm-engizisyon momenti.
Böyle koşullarda
popülizm tartışılmaz.
İçerisi tımarhane, dışarısı
toplama kampı, durum
tartışılır. Öncelik sırasının ilk 7’sinde ancak 1 diğer kişi bulunabilmesi
tartışılır. İronik olarak ‘müslümanlaşma’ adı verilen 3. şık durumu tartışılır.
% 90
kaçmak, % 10 ortalıkta görünmemek tartışılır.
Kaçanlar
kaçtı, kalanlar ne b.k yiyecek?, tartışılır.
Yangında
kurtarılacak ilk şey, olunacak ilk kitap, tartışılır, eğer varsa tabii.
Haa, bir
de:
Tuvalet
kağıdı mı, zımpara kağıdı mı, tartışılır.
Atı alan
Üsküdar’ı geçmiş, başkan babamızın kışı öyle söyledi.
(5 Mayıs 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder