Cuma, Mayıs 05, 2017

Popülizm Nedir, Ne Değildir?

Popülizm, pragmatisttir, oportunisttir. Duruma göre davranır ve fırsatçıdır yani.
Bütün meclissel partili politikacılar, az veya çok popülisttir. Halkın beğeneceği ve kabul edeceği kıtırlar atarlar yani.
Ne değildir peki?
Sezin Öney’in sandıkları değildir.
Bir: Elit düşmanlığı değildir.
Onun yerine; eğitimsiz, genç ve ilk kez oy kullanan, ev kadını, fakir, köylü, taşralı oyu severliğidir ama bu tanım, 3. ve 4. Dünya ülkeleri için geçerli. Fransa’da bu, cüzdanı sağdayken vicdanı solda iken, cüzdanı sola kayınca vicdanı sağa kayan, 12 yıl zorunlu eğitimli, aşağılık seçmenler gürühudur tanım olarak. Ve artı, aşırı sağcı adayın karşısına çıktı diye sevinilen sözde-merkezci adayın, ilk tez olarak Frexit’i telaffuz etmesidir. Ve artı, sözde-sosyalist iktidarın Suriye’de sivilleri öldürmesidir.
İki. Toplumu kutuplaştırma değildir.
Onu zaten toplum, mayoz ve çok parçaya bölünerek kendi hep yapıyor. Türkiye için bu; sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk olarak kullanıldı ama daha 100-200 kategori var, bunu kimse söylemiyor. Ne tutarsa yani, tutmazsa, kategori değiştir.
Üç: Ötekileştirme değildir.
Ötekileştirme söylemi baştan geçersizdi. (Bakınız konuyla ilgili diğer metinlerimiz.) Fransa gibi 600 çeşit peyniri olan yerde 599/600 öteki olunca, bu tanım havada kalıyor.
Dört: Tutarsızlığın çekiciliği değildir.
Sağ veya sol, hiçbir politika veya politikacı, orta veya uzun vadede tutarlı değildir, istese de olamaz zaten.
Gelelim AB ülkelerinde, aşırı sağın yükselmesi üzerinden popülizm söylemine:
Durumlar:
Doğu Avrupa’da aşırı sağın yükselmesi yerine, eski komünistler yükseliyor.
Doğu Avrupa; önce ortodoks, sonra reel sosyalizm, şimdi de fakirlik ve/ya 2. sınıf avrupalılık durumunda olageldi. Zengin olmadıkları için, göçmen de almadılar. Dolayısıyla orada aşırı sağ kendine kültürel zemin bulamadı.
En çok göçmen alan batı Avrupa ülkesi Almanya’da en güçlü aşırı sağ geleneği var. Hitler’cilik hiç ölmedi aslında. Merkel göstere göstere, ‘Holy Germen 4. Reich’a götürüyor AB’yi.
Not: Burada ironik bir durum var: 2. Dünya Savaşı bitince Almanya, Doğu Avrupa’daki 24-44 milyon Alman kökenliyi kendi ülkesine almadı, onun yerine 5-6 milyon konuk işçi aldı ve bugünkü aşırı sağ, o göçmenler nedeniyle var.
Dolayısıyla bugünkü aşırı sağ, eski reel sosyalizm gibi, reel faşizm. Duruma göre faşizm yani.
Faşizm geleneğinde de, en büyük yalanı söylemek var ama bu reel sosyalizmde de aynen var.
Bugünkü Doğu-Batı Avrupa fay hattı, Almanya-1930 gibiki Hitler ve diğerleri (sosyalistler ve komünistler) gibi % 50-50. Sağ-sol da % 50-50. Yani, kutuplaşma değil, aşırı-dengelileşme tehlikeli olan şey. Aşırı denge, kalıcı statiklik demektir.
Şerh: Bizce, ‘halkçı’ adıyla anılan ve öyle sanılan partiler, asıl popülist olanlar: Eski SHP’li Karayalçın’ın Ankara belediye başkanı iken, AKP’den daha çok ulüfe dağıttığıyla övünmesi türünden bir popülizm bu.
Çıkış ve açımlama:
1975 ve sonrası doğumluluk, köşe yazarlarımıza da sirayet etmiş. Elif ne, mertek ne, bilemiyorlar. Elifi mertek diye kakalamaya çabalıyorlar, öncelikle kendilerine ama. Çünkü kafaları merteğin kendisini alamıyor, sayı saymadıkları ve sopa yemedikleri için.
Momentimiz, Sodom-Gomor momenti.
Momentimiz, faşizm-engizisyon momenti.
Böyle koşullarda popülizm tartışılmaz.
İçerisi tımarhane, dışarısı toplama kampı, durum tartışılır. Öncelik sırasının ilk 7’sinde ancak 1 diğer kişi bulunabilmesi tartışılır. İronik olarak ‘müslümanlaşma’ adı verilen 3. şık durumu tartışılır.
% 90 kaçmak, % 10 ortalıkta görünmemek tartışılır.
Kaçanlar kaçtı, kalanlar ne b.k yiyecek?, tartışılır.
Yangında kurtarılacak ilk şey, olunacak ilk kitap, tartışılır, eğer varsa tabii.
Haa, bir de:
Tuvalet kağıdı mı, zımpara kağıdı mı, tartışılır.
Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, başkan babamızın kışı öyle söyledi.

(5 Mayıs 2017)

Hiç yorum yok: