Pazartesi, Mayıs 29, 2017

(Memet Fuat – Fethi Naci) ve (Semih Gümüş – Feridun Andaç) Eleştirmen Çizgisi

Son 50 yılın eleştiri alanına bunlar ağırlık koydu.
1967-1992 ilk ikisi, 1992-2017 son ikisi diyelim.
Bunlar, kişiden çok anlayış simgesi olarak seçildi.
1967-1992 arası, Türkiye’de kentleşme, sanayileşme, solculaşma dönemi oldu.
1992-2017 arası ise, Türkiye’de liboşlaşma dönemi oldu.
Yani, bu 4’ünün biyografilerinin ve eserlerini içine nakşedildiği panorama böyle bir şey idi.
2 dönemin edebiyat çizgisi birbirinden tümüyle kopuk ve birbirine tümüyle aykırı idi. 1. dönem toplumcu, 2. dönem şeyselleşmiş idi. Yazın ürünleri de öyle oldu.
Tuhaf olanı, romanın hep çok yazılan bir alan olması ve bu 4’ünün edebiyat eleştirmenliğini temelde roman eleştirmenliği sayması gibi, ortak bir durum olması.
Oysa roman, burjuva altkültür alanı ve Türkiye’de burjuva romanı ve romancısı hala yok.
Bu 4’ü, beyhude ve nafile, artı muhteris ve kifayetsiz idi. (Bunu, Naci’nin ‘Eleştiri Günlüğü’nden 1992 tarihli bazı parçaları yeniden okuyunca, bir kez daha anladım.)
Nobel verilen yazarlar bakılınca, Dünya’da da edebiyatın yolunu epeyi yitirdiğini görüyoruz.
Bunun nedeni çok basit:
Roman artık miyadını doldurdu. Okunabilir romanlar da, polisiye ve bilimkurgu olanlar. Bu eleştirmenler ise, o alanları ise yazınaltı alan sayageldi hep. Oysa, Nobel ödülü bilimkurgu yazmış bir yazara, Doris Lessing’e gidebildi aynı dönemde.
Sanatın ve yazının bazı alanlarının sürklase olduğu, işlevselliğinin devreden çıktığı dönemler hep oldu. Ancak eleştiri, bu dönemlerde en önemli alan durumuna da yükseldi.
Türkiye’de eleştiri az yazılır, azdan da az okunur. Yani, 1. Cumhuriyet’in eleştiri geleneği çok kof. Bunda da bu 4’ü, 50 / 94 oranda sorumlu.
Bu metin de, bunu imlemek için yazıldı.

(28 Mayıs 2017)

Hiç yorum yok: