Pazartesi, Mayıs 08, 2017

Ortaya 3,5 Karışık Politik Moment

Tarih ve gelecek, önceden yazılı bir senaryo veya kader gibi ilerliyor.
Görünen bu ama olan şu:
İnsanların orta ve uzun vadede eyledikleri tama yakın olumsuzlukların ve çok-çok az olumlulukların birikimi buralara getirdi bizi.
Tarihin ekonomik kümülasyonu sözkonusu değil ama toplu bilisiz politikada kümülasyon sözkonusu, en azından 50 yıllık vadede.
Fransa’da sağ-sol ayrımı geçersizleşeli onyıllar oldu ve hatta Çetin Altan bunu yazalı çook yıllar oldu. Açıklama: Altan, çıplak derili hassaslıkta bir Kafka’esk değil, oldukça geç politik-intikalli biriydi.
Sonra, cüzdanı sağdayken vicdanı solda olmaktan, cüzdanı soldayken vicdanı sağda olmaya gelindi.
Sonra, sosyalist geçinen emperyalist Fransız öpücüğünün Çad’da ve Suriye’de (yani eski sömürgelerinde) sivilleri katletmesi geldi.
Sonra, sosyalist partiye yuvalanmış sağcı truva atı geldi ve bir anda hoppadanak başkan babaları oluverdi. AB onu kutlarken, o Frexit’ten söz ediverdi ve faşist hanımı kutlayıverdi ki birlikte el altından da olsa çalışacaklar.
Bunun sonuçları ne?
En önemli seçimlere bile, % 50’nin altında katılma ve beyaz oy kullanımı.
Macron, sivil katliamlarını durduracak mı?
Hayır.
Macron, göçmenlerin ücretlerini yükseltecek mi?
Hayır: Fransızlar’ın ücretini düşürüp, onlara yarı ücrete iş alanı açacak yalnızca.
Bizde ne oldu peki?
Referandum biteli 22 gün geçti ve partiler ülkeyle değil, iç kavgalarıyla meşgul. İlk kez 4 partinin 4’ü de parçalanma tehlikesi içinde.
Bu, istikrarsızlık oluşması demek ama biz zaten istikrarda değiliz ki.
Not: 2 kaos dalgası, birbirine uygun hız, frekans ve doğrultuda gelirse, kozmos, yani düzen demek olabilir sonuç. Tarihte bunu gözledik.
Kaos dalgalarıyla, ülkesel tür (Fransa, Türkiye) örnekler var elde ve artı 6-7 müstakbel global kriz var: Su, gıda, ekonomi, iklim, petrol, nüfus, göç.
Açıklama: Global nüfusun artışının durabileceği sorunken, 1. Dünya için % 20-40’lık 1. ve 2. kuşak göçmen sorunu var. O nedenle göç ve nüfus 2 ayrı sorun olmakta.
Ancak tersine bakarsak, bu yanılmış devletlerin, son 50 yılda da zaten böyle olduğunu görebiliriz: ABD, 1945’ten sonra hiçbir savaşı kazanamadı. 2. Dünya Savaşı’nı da birbirini yok eden Alman ve İngiliz yapımı atom bombalarıyla kazandı: Kendi kazanmadı yani.
AB için, eski sömürgelilerin yeni göççü olması açmazı var. ABD için, YMCA / AB kökenli göçmen yerine, Dünya’nın tüm karakafalıları birleşin, kentlerde yağmalık mal çok, hepsi sizin, türü göç var artık.
Eski zenciler yeni zencileri ezse de, YMCA-Klu Klux Klan Nixon’u ile şopar Obama farkını ve benzerliklerini yaşadık bitti çoktan.
Eskiden köle isyanları vardı, şimdi eski sömürgelerdeki eski kölelerin torunlarını torunlarının gelip, başkenti istila, talan ve yağma etmesi var (bakınız tarihteki benzer Roma ve İstanbul olguları). Berlin % 20, Londra % 30, Paris % 40 yabancı dolu. Korkak Almanlar, Türkler’i saymaya kalkamıyor bile, çünkü 4 yerine, 8 milyon kişi çıkacak sonuç.
Böylelikle tarihin derslerine geliyoruz:
Roma da böyle battı, koskoca Britanya İmparatorluğu da.
Tarihteki diğer 13 çöküşte de zenginler, mallarının hiç bitmeyeceğini sanıyorlardı, şimdi de öyle sanıyorlar. Beyaz Rus oligarklarını devrim sırasında şişe geçiren Ruslar, şimdilerde yine hiç iflas etmeyeceği sanılan oligarklara boğulmuş durumdalar.
Geçmişte Moğollar veya Partlar gibi, çevredeki süper güçlerin batışıyla yükselen güçler vardı ama şimdi Brezilya, Meksika, Nijerya, Hindistan öyle değil ve Çin yolun sonuna geldi.
Geçmişte paranın ve kentin silindiği zamanlar vardı. İstanbul 1912 salgınında 1 milyondan 100 bine düşmüştü nüfus olarak.
7 milyarın 3’ü kendini besler ama kentli 4 milyarı değil: Yamyamlık tezimiz buradan kaynaklı.
Tarih çökebilir ama bilim ona koşut gitmeyebilir.
Eratosthenes MÖ 200, Sokrat, Platon, Aristo, İskender’den sonra vardı.
Nazi Almanya’sında çatır çatır bilim vardı. Orada ve o zamanda elde edilen bilgileri hala kullanıyoruz, Sobotta Atlası olarak.
Ekonomik, politik, askeri hegemonlar batabilir. Batsın.
Arzumuz; bilimin, sanatın, düşünün maksimum % 50’sinin silinmesi. (Teknolojik gerileme ve osilasyon da, tarihsel hesap dahilinde.)
Tarihsel kaygımız da budur zaten.
(8 Mayıs 2017)

Hiç yorum yok: