Devletin
işlevlerinin lime lime döküldüğünü izliyorum son 4 yıldır (Aralık 2013’ten
beridir).
Bu benim
özgürlük hissimi arttırmıyor, bana yönelik tehdit altındalık hissini
arttırıyor.
Devletin işlevsizleşmesi, yanılması.,
çökmesi, devlet karşıtı anarşiste özgürlük sağlamadı. Tam tersine, ayağına dolanan
ayaktakımını yarattı.
Devleti
düzeltemeyeceğime (işler çok sarpa sardı çoktan) ve artı düzeltmek istemediğime
karar verdim (ben bozmadım çünkü, sorumluluk alanımda değil).
Yanısıra,
yangında kurtarılacak ilk şey veya olunacak kitap olmadığına da karar verdim.
Bu beni kinik veya nihilist yapabilirdi, otodisiplinim sayesinde yapmadı. Cılkı
çıkarılmış şeyleri sevmem, özgürlüğün cılkı çıkarılsa, onu bile sevmem.
Bunlardan
önce, hatta yolun başından beridir öz-yönlenmelerim (oto-oryentasyon) vardı:
Ev-gezegen Dünya’yı terketmek ve Homo Posterus olmak ki 2’si % 100 çakışmıyor.
İlki somut, ikincisi soyut zaten.
Açılım:
Dünya’yı robotlar da terkedecek, ölümsüzler de: Bunların arakesiti 0. Homo Posterus’lar
ise, 10-100 kategoride olacak ki 2. Sanayileşme’nin 9-15 kültürel modu ve
alt-modu bunlardan sayılır.
Aynı
durum, anarşizmim için de geçerli.
Ben
bireysel özgürlükçü anarşistim. Yalnız kalabilmek ve daha çok öğrenebilmek
için; insan-değil, devlet-değil, Dünya-değil dedim.
Köle
olarak kalmak isteyenlerin ev-gezegen Dünya’da devlet-kafesler yaratmasına,
beynimi veya bedenimi gömmeye kalkamamaları koşuluyla karışmam. Ormanda
yalnızca yürüyen yaşlı bir fil gibi yoluma giderim, saldırılmadıkça saldırmam.
Devlet
konusu için de öyle:
Devlet
yanlıları veya karşıtları ve hatta ayaktakımı, bana bulaşmadıkça sorun yok ki
tam da o aşamadayız.
Devlet
çökmüş ve ben özgür-tüccar-birey olsaydım, devletin enkazı içinde alıp
satılacak şeyler aranırdım rahatça ama devlet üzerime üzerime çöktü ve çöküyor.
Bir de,
yaşlılık, hastalık ve ölüm üzerime çöktü.
Özgürlüğümü
bir türlü tam uygulayamadım yani.
Bunu
imleyebilmek için bu kadar uzun söz ettim.
(30 Nisan 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder