Bir
alıntı:
“İdlib'in
yüzde 90'ını elinde tutan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), El Kaide blokunda "Ve
Hared el Müminin" çatısı altında buluşan Huras el Din, Ensar el Din, Ensar
el Tevhid ve Ensar el İslam, bağımsız hareket eden Ceyş el İzze, Türkiye'nin
desteklediği Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Suriye Ulusal Ordusu bileşenler,i
aralarındaki kavgaları bir kenara bırakıp, Feth'ul Mubin adıyla ortak operasyon odası kurmuştu. Bu
şekilde tam bir güç birliği oluşmuştu. Taliban bağlantılı Türkistan İslami
Partisi (TİP), Çeçenlerin liderlik ettiği Ecnad el Kavkaz ve Özbekler’in İmam
Buhari Tugayı da bu cepheye destek veriyordu.
Türkiye'nin
yönlendirmesiyle, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinden güney cephesine
takviye birlikleri intikal etmişti. En önemlisi de Türkiye, askeri gözlem
noktalarını tahkim etmekle kalmayıp, askeri araç ve cephane desteği vererek
dengeyi etkilemişti.
5
Ağustos'tan sonra oluşan tablo biraz farklıydı. Feth'ul Mubin operasyon odası
hala işlevseldi; Ahrar el Şarkiyye ve Faylak el Şam gibi Türkiye destekli
gruplar da yine cephedeydi. El Kaide bloku da müdahildi. Fakat Suriye ve Rusya,
hava saldırılarının şiddetini görülmemiş düzeyde arttırırken, sahada da ordu
birlikleri ve milis unsurları daha etkindi. Buna karşın, bir seferde dengeleri
değiştiren Türkiye, günlerce gelişmelere sessiz kaldı. Hatta bu durum, muhalif
kanatlarda Türk desteğine ne kadar güvenileceğine dair sorulara yol açtı.”
İlginç
bir yorum.
Tam da,
Selcen ve Taştekin’den okumak istediğimiz bir yorum. Tarafsız ve nesnel bir
yorum.
Yorumdan
çıkarsamamız şu:
Alanda aşiretler
egemen. Teknolojik savaşta Rusya egemen. Suriye ordusu fasulyeden ortalıkta
dolanıyor.
Politik
yorum ise daha da ilginç:
“Operasyonun
hızlanma nedenlerinden birinin Türkiye yönetiminin Rusya’dan S-400 füze savunma
sistemi alması olduğunu da belirten Has, “Hem Moskova’da, hem de Şam’da,
S-400’lerle Rusya’ya askeri bağımlılığı artan bir Ankara’nın, İdlib’deki kör
düğümü rejim lehine sonuçlandırmak zorunda kalacağı şeklinde bir kanaat
hakimdi. S-400’ler dolayısıyla ABD’nin ekonomik planda Türkiye’ye yönelik
CAATSA yaptırımlarının eli kulağında olsa da Ankara’nın, İdlib yüzünden Moskova
ile köprüleri atması kendi çıkarları açısından hayli lüks olurdu. Bu da ister
istemez karşımıza Şam’ın İdlib’de iştahını kabartan bir tablo çıkardı. Burada
belki üçüncü neden olarak şunu belirtmek lazım; son günlerde Moskova-Tahran-Şam
üçlüsünden ayrı bir hatta, Fırat’ın doğusuna yönelik bir çeşit güvenli bölge
konusunda Ankara ile Washington’un müzakereleri hızlandırması da Rusya’yı, en
hafifinden söylersek, endişelendiren bir durum. Bu da Moskova destekli Şam’ın
İdlib’de operasyonları yoğunlaştırmasına ve Rusya’nın Demokles’in Kılıcı
mahiyetindeki İdlib kartını ABD-Türkiye ilişkilerine Suriye’de özellikle balans
ayarı çekme amaçlı kullanabilmesine yol açıyor” dedi.”
Vurgulu
ilk yorum şu:
Aşiretlerin
savaş zihniyetiyle, devletlerin savaş zihniyetleri benzer, koşut, her ne
nerirse ondan.
Amiyane
tabirle, herkesin oryantal rakkase
olduğu bir savaş alanı bu. Koskoca ABD’nin ve Rusya’nın böyle olması ise,
ironik bile değil, trajikomik:
Bunlar,
Dünya hegemonluğunu böyle mi sürdürecekler?
İmkansız.
Hep aynı
hikaye.
Hikaye,
don lastiği gibi, çektikçe uzuyor ve sünüyor.
Kimse, savaşı kazanmak için
istemiyor.
Bu
çekişmeli ve belirsiz durumdan, herkesin kendine göre kazancı var.
Ama, kısa vadede.
Orta ve
uzun vadede (20 ve 50 yılda), konu çok pahalı ödenecek.
Türkiye,
uzun vadede en az pahalı bedeli ödeyecek
olan ülke. Çünkü emperyalizminin başlangıcında.
ABD ve
Rusya ise, birer güçlü emperyalist
olarak, müttefikleri dahil, kimse tarafından takılmayan duruma doğru tam gaz
ilerliyorlar.
Varsayalım
ki Kürtler aşırı kızdılar ve IŞİD türü teröre destek oldular. (Abu Nidal’ın
Asala’ya desteğini anımayalım.) Ne olacak?
ABD ve
Rusya yanacak.
Türkler,
gerçekten yelindi ve yine aşırı kızdılar. Ne olacak?
Tüm IŞİD
türü elemanlar AB’ye sürülecek.
Distopya
mı?
Hayır.
Zaten
yapılmış olan şeyler bunlar.
Suriye
sürecinin buralara gelebileceğini düşünmüştük ama hegemonların bir biçimde,
hegemonluk prensiplerini kullanacaklarını ve durumu düzelteceklerini daha çok düşünmüştük.
O
yüzden, yeni gelişmelere şaşırdığımızı söyleyebiliriz,
Not:
Konu işlemeye ve yazılmaya devam edecek, çünkü asıl yeni süreç yeni başladı.
+
Dipnot:
Rusya
şöyle bir açıklama yaptı:
“Rusya
Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov: İdlib'de HTŞ'yi bastıracağız, Türkiye'yi
uyarmıştık
İdlib
ile ilgili olarak, "Sözkonusu saldırılara cevap vereceğimiz konusunda,
Türk meslektaşlarımızı önceden uyarmıştık" diyen Sergey Lavrov, bölgedeki
teröristleri sert bir biçimde durdurmak konusunda kararlı olduklarını söyledi.
Lavrov, basın toplasında "Şu anda İdlib’de oluşmuş olan tablo,
aşırıcıların, Suriye topraklarının geri kalanındaki hedeflerini buradan vurma
girişimlerine son vermemiş olmalarından kaynaklanıyor" diye ekledi.”
(22 Ağustos 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder