Önaçıklama:
Kendisini adını ilk kez duyduk ama ünlüymüş, kendisini o yüzden yazdık.
Ne demek
şimdi bu?
Özne değil
de, nesne mi?
Aktif
mi, pasif mi?
Belli
değil.
Kavram
konfüyonu bu işe. Söslü söz var ama. Kendini okuyutuyor ama.
Alıntı:
“Yani
Kürtler, aslında bir aktör değil, siyasetin faktörleri (Kürt Faktörü) durumundadır.
Kürtlerarası birliktelik, ulusal temelde olmadığı sürece, sorunun siyasal bir
çözümü yoktur.”
Bu, hem
konfüzyon, hem regresyon.
Siyaseten,
Kürt aktörü ile, Kürt faktörü fiilen ayırtsızdır.
Kürtler,
zaten tanım olarak birleşik bir ulus
değildir, ortada Zazalar ve Ezidiler var.
Sorunun
zaten siyasal bir çözümü yok, savaş durumu var yalnıca. Olsaydı, 35 yıldır
kullanılırdı.
+
“Son
dönemlerdeki yazılarınızdan dolayı, size Kürt sağcısı diyorlar. Bunun bir
hakaret olmadığını mı düşünüyorsunuz, yoksa Kürt sağcısı olmadığınızı mı?
Kürt
sağcısı değilim. Marksist bir ekolden gelen ama Marksizm’i ve solu ağır
eleştiren biriyim. Hayır, bu bir hakaret değil, çünkü sağcı olmak kötülükle eş
tutulamaz. Ayrıca insan haklarını, özgürlükleri savunmak solun tekelinde
değildir. Örneğin; totaliter sosyalizm de sağ özgürlükçü ve insan haklarının
savunucusuydu. Birçok sağ diktatörlüklerde ise, sol daha özgürlükçü ve insan
haklarının savunucusuydu. Ya da bir dini lider olarak Dalai Lama özgürlükleri
çok iyi savunan bir insandır.”
Oğ yeğ.
Kafa yapan kokteyl gibi, karıştır babam karıştır.
Dalai Lama
öyküsü, çok acıklı bir öyküdür. Siyaset için kullanılamaz.
“…totaliter
sosyalizm de sağ özgürlükçü ve insan haklarının savunucusuydu…”
Bu neyin
kafası?
Livaneli
metnimizde, temel insan haklarının, ne sağın, ne de solun tekelinde olmadığını
savunduk. Bu, anarşizmin sağ-sol ekseni dışında olması gibi bir durum.
+
“Kürdistan’da
ise protez akıl, sadece zavallılaştırmaya değil aynı zamanda kendi kendini
kolonize etmenin aracıdır.”
Selim
Temo, Kürtler için, ‘oto-asimilasyon’ kavramını kullandı. Bu kişi de, kendi
kendini asimile edenlerden.
Kürtler’e
Anter ve Temo yeter de artar bile. Ahmed Arif de var geçmişlerinde, kendini
inkar eden Cemal Süreya da.
+
“Bu
restorasyon, Kürtler için «Türkiyelileşme» olarak formüle edildi. Oysa
Türkiye’deki problem, inkâr üzerine kurulmuş olan bir toplumsal sözleşmedir.”
Bak
bunlar geçerli.
Da aten
o nedenle siyaset yok, savaş var.
Adamımız
ise, savaş üzerine hiçbir düşünceye sahip değil.
+
Çıkış:
İnanılmaz
ama kazara Kürtler devlet olsa, bu insanlar onların kültür bakanı olacak
durumdalar. Bunların savunacağı ve yaratacağı kültür, Kürtler’i kubura ve
kabire sürer, tıpkı politikacılarının şu an sürdüğü gibi…
Yazık,
yazık ki çok yazık…
(15 Ağustos 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder