Cuma, Ağustos 09, 2019

Liberal Demokrat Yazar, Sömürge Yazarı, Sömürge Entelejensiyası, Sömürge Valisi, Alev Alatlı, Ekşi Sözlük


Önce, Ekşi Sözlük’ten Alev Alatlı ile ilintili alıntı:
“fanon'un sömürge aydınlarının gelişim aşamalarına ilişkin söylediklerine büyük oranda uyan yazar. yeryüzünün lanetlileri'nden doğrudan alıntılıyorum:
"sömürge yazarlarının kitaplarında bu çeşitli gelişim aşamalarını incelersek, önümüze üç aşama çıkar:
birinci aşamada sömürge aydını, sömürgecinin kültürünü asimile ettiğini kanıtlar. çalışmaları metropoldeki muadillerininkilerle noktası noktasına denk düşer. esin kaynağı avrupa'dır ve bu eserlerle metropol yazınındaki iyi tanımlanmış akımlar arasında kolayca bağlantı kurulabilir. bu, sömürge aydınları arasında sembolistleri, sürrealistleri ve parnasyenleri bulduğumuz tam bir asimilasyon dönemidir.
ikinci aşamada sömürge yazarının inançları sarsılmıştır ve zihinsel bir geriye yolculuk yapmaya karar verir. bu dönem, aşağı yukarı, biraz önce tarif ettiğimiz kendini adama dönemine denk düşer. ama sömürge yazarı halkıyla bütünleşmemiş olduğundan, onlarla dıştan biri gibi ilişki kurduğundan, hatırlamakla yetinir. eski çocukluk anıları derinliklerinden çıkarılı, eski efsaneler ödünç alınmış estetizmin ve başka gökyüzülerinin altında keşfedilen bir dünya kavramının ışığında yeniden yorumlanır. bu savaş hazırlığı, yazını kâh mizah ve alegoriye, kâh acı, kötülük, ölüm ve iğrenmeye batmıştır. ama bu kendinden iğrenmenin altından kahkaha sesi duyulabilir.
son olarak üçüncü aşama, sömürge yazarının halkı arasında kaybolmaya çalıştıktan sonra, halkla birlikte halkını uyandıracağı savaş aşamasıdır. halkın uyuşukluğunun hüküm sürmesine izin vermek yerine, kendisi halkın uyandırıcısı haline dönüşür. savaş yazını, devrimci yazın, ulusal yazın ortaya çıkar. bu aşamada o zamana kadar yazmayı hiç düşünmemiş çok sayıda erkek ve kadın, artık kendilerini istisnai koşullarda, cezaevinde, direnişte ya da idam arifesinde bulurlar, uluslarına sahip çıkma, halklarının portresini çizme gereği duyarak, harekete geçmiş yeni bir gerçekliğin sözcüsü haline gelirler.” “
Üzücü ama oryentalist ve geçersiz bir bakış açısı.
1960’larda bolca Nobel edebiyat ödülü verilmiş olan, Latin Amerikalı yazarlar dizisi, buradaki savların tersini tanımlar:
60 yıl geçmiş ve oralarda hala gerçekçilik yok, hayalcilik var. Ve bu, bağımsız / özgür bir ülke oluşlarının 100 yıl sonrasının 60 yıl sonrası bir durum.
1980 ertesiki Türkiyeli yazarlara ise, hiç mi hiç uymuyor. Onların hepsi, gerçeklikten ve gerçekçilikten olabildiğince kaçtılar. Orhan Pamuk gerçekliği inkar etti ve Nobel edebiyat ödülü aldı.
2002-2012 arasıki (kendine öyle diyen) liberal demokrat yazarlar ise, apaçık bir kendini satış içine girdiler. İronik olanı, bir bölümü (bir zamanlar desteklemiş oldukları) iktidar tarafından hapse atıldı veya yurtdışına kaçtı.
Not: Dünya’nın başka hiçbir ülkesinde bu kadar çok, hem köşe yazarı, hem roman yazarı yoktur. Dahası bunlar, ne köşe yazısını, ne de romanın gereklerini yerine getirmediler. Alatlı da onlardan birisi.
Bizdeki çizgi, Namık Kemal’den beridir, devletten mutasarrıf maaşı alarak, devlete muhalefet etme anlayışına haizdir. Liberal demokrat yazarlar da, bu ulufeci anlayış çizgisini izlediler.
Bunun bir parmak ötesi, Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının tastamam sömürge valisi olup, kendi 1 kazanırken, sömürü sistemine 100 kazandırma çizgisidir. Bu oran, köşe yazarları kamuoyunu daha çok etkileyebildiği için, onlarda belki 1’e 1 milyondur.
Bizdeki, 1940’lar ve 1960’lar toplumcu roman yazarlık çizgisi bunların dışında kaldı. Hepsi de, 2020’nin çook öncesinde kaldı ve hatta unutuldu. Ancak onlar tasfiye edildikten sonradır ki bu liberal demokrat geçinenler devreye girip, yazı piyasasında hegemonya kurabildiler.
Bunun yanısıra, farklı hegemon ülkelerin farklı hegemonya anlayışları, vassal / sömürge ülkelerde, şu sıralar özellikle sivil toplum örgütleri üzerinden, akademisyen çizgideki belli araştırmacı yazarları seçip, onlara belli araştırmalar yaptırtmak gibi, bir çizgi seçebilir. Örneğin BBC Türkçe’deki belli Kürtperver yazar vardır, Sputnik News’te veya Independent Türkiye’de belli yazarlar vardır. (Burada, SETA’nın poposuyla dağlar devirip, bu durumu nesnelce sergileyememesi akla geliyor, çünkü sağ çizgi de araştırmaları için, Suudi Arabistan, Katar veya BAE gibi yerlerden parasal destek alabiliyor.)
Herhangi bir parasal destekli odak, çok-çok az durumda, araştırmanın kendi çıkarlarına aykırı olmasına izin verir. Bu, en çok ABD’nin emekli üst düzey görevlilerinin RAND gibi kurumlar tarafıdan finanse edilip, görünürde ABD’nin çıkarlarına ters araştırmalar yapmışlıkları durumunu sağlamıştır (Rickaard, Brzesinski).
Üçüncü Dünya için ise böyle bir özgürlük 1980-2020 arasında hiç olmadı. Tüm liberal demokrat çizgideki yazarlar, Türkiye’nin sömürülmesini kayıtsız şartsız destekledi. 2007 Krizi geldikten sonra bile öyle kaldı. Alatlı da bunlardan birisi.
Sömürge valisi, bunlardan daha sert koşullarda yaşar. O, eziyet görmecesine bir eğitimle sömürene itaatkar duruma getirilmiştir: İngiliz sömürge valisi eğitimi buna bir örnektir.
Sömürge entelejensiyası ise, iki arada bir derede, iki kıble arasında binamaz durumdadır ama yine de sisteme entegredir. Bakınız: 2010 ertesiki Müslüman yazarlar.
+
Alatlı için Ekşi Sözlük:
“bu aşamada sömürgeci kültürün ulusa getirmiş olduğu bütün yenilikler, ekonomik ilişkiler, kültürel farklılıklar lanetlenerek, halkın sömürge öncesi durumu bütün 'akıl-dışılığı', 'romantikliği' ve 'egzotikliği' ile kutsanır. türk-islam düşüncesinin yüceltilmesi de buna tekabül eder.”
Geçersiz.
Alatlı, piyasaya dörtleme bir roman ile çıktı. Orada tarikatçılık vardı, arazi mafyası eski solcular vardı, en önemlisi lezbiyenlik vardı ki Alatlı bu konunun estetiko-politiğine bilmeden de olsa, ilk giren yazar olmuştur ve bu konuda ahkam kesen Attila İlhan’a şapkasını ters giydirmiştir.
Orada (roman dörtlemesinde), Sicilya’nın eski devrimcilerinin mafyalaşması kayıtlı sosyolojik sürecinin alaturka versiyonu olarak, 1980 ertesinde başı popoyu dağıtan eski Türk solu profili vardır. 1980 öncesinin kurtarılmış bölgeleri, 1980 sonrasının arsa parselleri olur. Bugün bile hala Alatlı’nın o zamanki bu sürecin içinde nerede durduğunu bilmiyoruz.
Alatlı’nın en büyük dezavantajı, bugün kendileri de 70’e merdiven dayamış liberaller arasında, liberalizm işin başındayken yaşlı kalmasıdır. Yani, onların arasında kendine pek yer bulamadı. O da serbest arayışlarla bir yerlere geldi işte.
ÇÜŞ’lerin Doğu Yarıküre bölgelerinden sorumlu epeyi Türk CEO’su çıktığı gözönüne alınırsa, bizim de asıl sömürge valilerimiz olmuştur denebilir.
2019 momentinde ise, hem liberal demokrat yazarlar, hem sömürge valileri devredışı kaldı, çünkü global kapitalizm gemisi karaya oturdu.
Bu alaturka liberaller ise, Oğuz Atay hesabınca, tarih sahnesinden sağdan çıkarlar, eyleyemiyorlar bir türlü. Uzatmaların uzatmalarında kendilerini groteskleştirmeleri bu yüzdendir: Ünlü kalsınlar, başka bir şey istemiyorlar, yani.
70 yıl köşe yazmış baba Çetin Altan’ı kim anımsıyor bugün?
Oğul Ahmet Altan’ın kitapları 0 satıyor bugün.
Eh, Alatlı için de den den o zaman.
(9 Ağustos 2019)

Hiç yorum yok: