Breh
breh breh.
‘Aç tavuk
kendini buğday ambarında görür’ü geçtik, şimdilik 3-5 bin ölüyle
atlatabilecekleri, toplu kıyımlı, emperyalistlersel
bir ihanetin içine girdiler, farkında değiller.
Yahu,
Apo HDP’liler tarafsız kalsın, dedi, olmadı.
Demirtaş,
herkes sandığa gitsin dedi, olmadı, hepi topu maksimum 100 bin kişi gitti. Oysa,
200 bin kişi, demişlerdi.
50 bin
kişilik halk isyanı dediler, 5 bin kişi katıldı, bin ölü verdiler. Bu durumda,
kendi evlerindeki kendi seçmenleri gitti AKP’ye oyverdi.
+
Gelelim,
Dicle devamında ‘başka neler demiş?’e.
“Bu
mutabakatla deyim yerindeyse Türkiye, 'ABD bu harekata göz yumar mı?' diye bir
zarf attı. Çünkü, bilindiği gibi Türkiye Efrin saldırısını da, Rusya ile
anlaşarak yaptı. Rusya hava sahasını açarak Efrin'in işgaline izin verdi. Rusya
izni olmadan Efrin'i işgal etmek mümkün değildi.”
Meali:
Rusya bizi sattı. Daha önce satmamıştı ama.
“- ABD
ve Türkiye, 'güvenlik koridoru' mutabakatı noktasına nasıl gelindi?
Bu
mutabakatla deyim yerindeyse Türkiye, 'ABD bu harekata göz yumar mı?' diye bir
zarf attı.”
Meali:
ABD de bizi sattı.
Göz yumma sözkonusu değil. 2015 ortasından
beridir, AKP, Erdoğan, Akar, Fidan çizgisinin, giderek daha çok dozda savaş
çizgisini izlemesi sözkonusu. Tamam, başta kalmak için savaş seçmene gaz verir ama bu, bildiğimiz tarzda herkese kafa tutmak. Kürtperve köşe
yazarları, 4 yıldır bunun 1 adım daha yürüyemeyeceğini söylüyorlar ama TC, Ağustos
2019 momentinde 3 ülkede savaşıyor ve 2 ülkede askeri üs kurdu.
Bunun da
meali şu:
TC, 1974’te
savaşmayı unutmuş olduğunu kanıtladı ve kendi gemisini bombalayarak batırdı.
(Bakınız: Emin Çölaşan, Tarihe Düşülen Notlar.)
Aynı TC,
1984-1989 arasında iç savaşı, ‘kart kurt’ sesleri teranesi ile geçirdi. Sonra komutanlar,
ülkenin savaşmayı PKK sayesinde
yeniden öğrendiğini açıkça söylediler.
Not 1:
TC’nin yürümeyen eski savaş anlayışı,
1950-1955 Kore’deki gibi, ‘biz emrederiz, gerekmese de, 5 bin er ölür gider’
anlayışındaydı.
Not 2:
TC’nin yeni bir şeyler öğrendiğinin kanıtı, Birleşik Almanya’nın eski Doğu Almanya’dan
kalan Kalaşnikof’ları orduya bağışlamasıyla, düşmanının taktiklerini kullanmayı
öğrenmesi oldu. O silahları, Almanya’nın verdiği ise çok geç açıklandı. (Bakınız:
Emin Çölaşan, Komutanlar Konuşuyor.)
Sonuç?:
35 yıl. 100
bin Kürt ölü: Bunun 20 binini PKK öldürmüş. 5 kere yenilmişler, her kezinde ateşkes
ilan etmişler, yeniden canlanınca, savaşa geri dönmüşler, yine yenilmişler. TC
de, son 4 yıldır mengeneyi sıktıkça sıkıyor, kırdıkça kırıyor ve asıl ölümcül-kırılma daha başlamadı.
Dicle’nin
kavrayamadığı şu:
PKK,
YPG, şu bu, her neyse o: Alana geri dönüyor.
Bu kezki
alan lideri Bayık olmayabilir, olamayabilir.
Öcalan,
bireysel çıkarları için HDP’yi harcadı (daha çok tecritten kurtulmak için).
HDP en
son % 4 oy aldı ve çekirdek oyu % 5,5-6 civarında seyretti hep.
HDP, alana
yeni adam süremiyor. Demirtaş çıktı, onu da harcadılar. (Erdoğan Ağustos 2014’te
seçilince, onu ayakta alkışlayarak bunu hak etti, ayrı konu.)
+
“Biliyorsunuz
QSD Genel komutanı Mazlum Kobanî de bunu açıkladı. Dedi ki; 'Biz bir güvenlik
koridorunun oluşturulmasına karşı değiliz. Bu şehirleri kapsamamalı. 5 km,
derinlikte olmalı ve bizim elimizde 20 km menzilli silahlarımız var. Onu da 20
km sınırdan uzaklaştırırız ve YPG Türkiye sınırlarından çekilir.”
Demek ki
bu, TC’ye yetmiyor. Tecrübeleri yetmediğini göstermiş: Göçmenler için, gerilla
atakları için, topçu atışları için, saldırılar sivillerin içindeki askerlerin
olduğu şehirlerden geldiği için.
+
“Sayın
Öcalan bunu savunmalarında çok geniş çapta açmış. Mesela tarih boyunca Hititler
dönemine kadar inilebilir. Anadolu'yla Mezopotamya arasında bir birliktelik söz
konusu olmuş, tarihten gelen bir özellik. Ne Anadolu Mezopotamya’sız, ne
Mezopotamya Anadolu’suz yaşayamaz.”
Burada
film kopuyor işte. Aslında konu, taa Sümerler’e indiriliyor. Öcalan, ‘Erkeği Öldürmek’
kitabından beridir, gerçeklikten çok-çok koptuğunu açıkça sergiliyor. Ancak
Kürtler, bunu inkar ediyorlar.
Anadolu-Mezopotomya
birleşik bölgesinin zamanı gelmiş, belki 30 beylik içermiş olduğunu onlar inkar
ediyorlar. Tarih böyledir, ya 1 Osmanlı olur, ya da 45 yeni devlet. 400 yılda
bir bu ikisinin arasında makro sikluslar salınır durur. Bakınız marksist tarihçiler tarafından
tasarlanmış olan Dünya Sistemi.
Evet,
Kürtler realiteden çok koptular, bunu çok ağır ödeyecekler, bu kez 100 bin
ölüyle kurtulamayabilirler, çünkü Kürtler 4 ülkede düşman olarak saldırıya
uğramaya başladı. O 4 ülke de isyan eden Kürtler’i ezmek için birleşti. Bu ilk
kez olan bir şey değil. Mahabad ertesi katliam, amca Esed’in katliamı, Halepçe
katliamı, say say bitmez.
Keşke,
Dicle bu satırları okuyabilse…
Erlere ‘ölün’
demekle savaş kazanılsaydı, Kore’de savaş kazanılırdı ama 70 yıl sonra hala 2
Kore var.
(13 Ağustos 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder