Suriye’de
yeni gelişmeler oluyor ve bazılarını kimse pek anlayamadı O nedenle bu metin,
yanılmayı da göze alıp, açık uçlu raslantısal akıl yürütmeler kullanacak.
3
gelişme.
Bir: CHP
Suriye konusuna el attı. Bu, sufle demek.
İki:
Öcalan’ın gözden kaçan bazı pazarlıkları olabileceği ortaya çıktı.
Üç:
Taştekin, konuyu belirsizliğe taşıdı.
Şimdi
bunlar üzerinden gidelim:
“CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Suriye'de Türkiye'nin süratle Esad ile
hiçbir ön yargıya kapılmaksızın görüşmesi lazım" dedi. CHP olarak Cenevre
Konferansı'na benzer bir Suriye konfesransı toplayacaklarını söyleyen
Kılıçdaroğlu, 'Esad'ın izlediği politikayı savunan veya yeren her kesimi davet
edeceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu, 'YPG/PYD'den kimse olmayacak mı’ sorusuna ise
"Onlar hariç, onların dışında" sözleriyle yanıt verdi.”
AKP’den
fark ne?
Esed ile
görüşmek. Bu, bizce sufle demek. CHP bugüne dek, bu konuda hiçbir açıklama
yapmamıştı.
“Esad
ile doğrudan doğruya görüştükten sonra Suriye'nin kuzeyinde yaşanan pek çok
sorun daha rahat aşılabilir. Türkiye'deki göçmenleri oluşturulacak bölgeye
yerleştirilmeleri, oluşturulacak okul, donatıların yapımı; bütün bunları
gerekirse Türkiye, AB desteğini de alarak yapmalı. Çünkü ben AB yetkililerine
de Suriye ile ilgili bu tip konularda destek vermesi gerektiğini söylemiştim,
onlar da evet haklısınız demişlerdi. Dolayısıyla inadından vazgeçmesi lazım;
söz konusu olan Erdoğan'ın çıkarı değil, Türkiye'nin çıkarıdır.”
AB’nin
onayını almışlar yani. Peki, ya ABD’nin? Onu da göreceğiz yakında.
+
“Bugün
sabah saatlerinde görüştüğüm konuyu yakından izleyen bir kaynak, yazılmamak
kaydıyla bazı noktaları anlattıktan sonra, bu konuda şunları söyledi:
“Kritik
dönemde kritik görüşmeler ve avukatlara tekrar izin. Bu konuda bilgi var ama
kırılgan bir süreç, fazla konuşmak istemiyorum.” “
Ancak,
bunun Öcalan’ın 2 ve 22 Mayıs’taki 2 açıklamasıyla ilgisi yok gibi:
“Suriye
Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında, Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen
uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde,
anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme
ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin hassasiyetlerine de
duyarlı olunmalıdır.”
"6
Mayıs'ta kamuoyuna sunduğumuz 7 maddelik mesajda önemli bir konu da Rojava,
Kuzey Suriye, SDG ve Suriye'de sorunların çözümünün nasıl olması gerektiği
maddesiydi. Bu konuda düşüncelerini tekrarladı. İmkân olursa, Suriye'nin
bütünlüğü içinde Kürt sorunu dahil, Suriye'nin tüm sorunları konusunda pozitif
rol oynayacağını söyledi. Kendi düşüncelerinin ve çözüm önerilerinin Suriye'nin
sorunlarını çözeceğini, Kürtler’in ve diğer toplulukların temel haklarının
anayasal güvenceye alınmasının zorunluluğunu da özellikle vurguladı."
Hala
anladığımız tek şey, kendine biraz özgürlük verilsin diye, kendi adamlarını
feci sattığı.
+
“Kürtler
olası müdahaleyi özerklik projesinin tamamen çökertilmesi olarak gördükleri
için tüm güçlerini ABD ile ortak operasyonların sürdüğü güney cephelerinden
kuzeye çekmek durumunda kalacaktır. Bu boşluğu ya Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD)
dolduracaktır ya da Suriye ordusu. Birinci seçenek ABD’nin “IŞİD’i yendik”
efsanesinin sonu, ikincisi Fırat’ın doğusunda kurguladığı oyunun iflası olur.
Suriye bir süreden beri İran’ın milis güçleriyle, Rusya’nın stratejik
unsurlarıyla verdiği destekle Deyr el Zor’ın güney yakasında pozisyon alıyor.
Dengeler değiştiği an 2017’de Menbic’de olduğu gibi Suriye ordusunun intikali
uzun sürmez. ABD’nin, Fırat’ın doğusunu hem Suriye’nin geleceğini
şekillendirmede hem bölgesel hedeflerinde güçlü bir kart olarak gördüğü sır
değil. Bunu eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson çok çarpıcı bir şekilde dile
getirmişti. Kuzey Suriye’deki unsurlarla Türkiye’nin savaşa tutuştuğu bir
seçenekte, ABD’nin bütün stratejik denklemi dağılabilir. Bu da Suriye defterini
kapatıp gitmesini gerektirir. Bunu isteselerdi, yılın başında “çekiliyoruz”
dedikleri zaman yaparlardı.”
Taştekin,
kısaca durumun daha da karman çorman olduğunu belirtiyor. Ancak, paragrafın
parçalaır olan cümleler, birbirleriyle pek uyumlu değil.
En basiti
şu:
“Kuzey
Suriye’deki unsurlarla Türkiye’nin savaşa tutuştuğu bir seçenekte, ABD’nin
bütün stratejik denklemi dağılabilir. Bu da, Suriye defterini kapatıp gitmesini
gerektirir.”
Öyle
değil. Kapışmada kenara çekilir seyreder, sonra Big Brother olarak duruma el
koyar, olur biter. Sorun, ABD’nin bir süreliğine Kürtler’i dımdızlak ortada
bırakacağında ki Taştekin bundan korkup, bunu dilegetirmiyor.
+
Bu da
hediyesi açıklama:
“Amerika
Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı (Pentagon), IŞİD'in Suriye'de
"yeniden canlandığı" uyarısında bulundu.”
Döndük
mü başa?
Tahminimiz,
epeyi IŞİD elemanının çaktırmadan TC’de temiz hava alma turu çektiği yönünde.
Ortalık durulunca, geri döndüler.
Da bu
kimin işine yarayacak?
TC’nin
neden yarasın ki artık?
Biz,
2016 Aralık’tan beridir IŞİD-PKK-YPG işbirliğinin kulağı gayet tersten
göstererek de olsa, başlatılmış olduğu savımızı yineliyoruz. Çift bomba
tasarımı IŞİD işiydi / tipiydi. Üzerine bir de, ASALA tipi suikast tasarımı
işin içine girdi.
Bu, en
çok Mossad’a atfedilen bir tarz:
Alanda veya
periferide yüzlerce uyuyan eleman
bulundurmak.
40-50
yıllık Mihraç Ural çizgisinin de, çoktan böyle yapmış olacağı kanısındayız.
+
Yani,
toparlarsak:
Çok sert
ama göreli küçük eylemler gelecek. Suikast dalgaları böyleydi örneğin. Reyhanlı
tipi saldırılar böyle örneğin.
Ancak bunlar,
genel gidişi o denli etkilemeyecek. Büyükler anlaştığı an, onların tepesine
yeniden binilecek. TC’nin IŞİD bir bırakıp, bir tepelediği gibi.
Artı:
Oğul
Laden öldürüldüyse, El Kaide başka yere kayar. IŞİD muhakkak başka yerlere
kaymıştır çoktan. Taliban 40 yılda 40 takla attı örneğin.
Dolayısıyla
biz, Kürtler’den yeni-genç dalga terörizmler, TC’den eski dalga
kontra-terörizmler gelecek diye tahmin ediyoruz.
TC,
hayır demekten, rakiplerine sert el enseler çekme aşamasına geldi ama çift
dalmaya daha çok var.
Biz,
bugün itibarıyla yaşanan mikro momentlerin makro panoramasını bu olarak
görüyoruz.
(9 Ağustos 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder