Cuma, Ağustos 09, 2019

Suriye’de Yeni Oryantal Rakslar: 9 Ağustos 2019


Suriye’de yeni gelişmeler oluyor ve bazılarını kimse pek anlayamadı O nedenle bu metin, yanılmayı da göze alıp, açık uçlu raslantısal akıl yürütmeler kullanacak.
3 gelişme.
Bir: CHP Suriye konusuna el attı. Bu, sufle demek.
İki: Öcalan’ın gözden kaçan bazı pazarlıkları olabileceği ortaya çıktı.
Üç: Taştekin, konuyu belirsizliğe taşıdı.
Şimdi bunlar üzerinden gidelim:
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Suriye'de Türkiye'nin süratle Esad ile hiçbir ön yargıya kapılmaksızın görüşmesi lazım" dedi. CHP olarak Cenevre Konferansı'na benzer bir Suriye konfesransı toplayacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Esad'ın izlediği politikayı savunan veya yeren her kesimi davet edeceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu, 'YPG/PYD'den kimse olmayacak mı’ sorusuna ise "Onlar hariç, onların dışında" sözleriyle yanıt verdi.”
AKP’den fark ne?
Esed ile görüşmek. Bu, bizce sufle demek. CHP bugüne dek, bu konuda hiçbir açıklama yapmamıştı.
“Esad ile doğrudan doğruya görüştükten sonra Suriye'nin kuzeyinde yaşanan pek çok sorun daha rahat aşılabilir. Türkiye'deki göçmenleri oluşturulacak bölgeye yerleştirilmeleri, oluşturulacak okul, donatıların yapımı; bütün bunları gerekirse Türkiye, AB desteğini de alarak yapmalı. Çünkü ben AB yetkililerine de Suriye ile ilgili bu tip konularda destek vermesi gerektiğini söylemiştim, onlar da evet haklısınız demişlerdi. Dolayısıyla inadından vazgeçmesi lazım; söz konusu olan Erdoğan'ın çıkarı değil, Türkiye'nin çıkarıdır.”
AB’nin onayını almışlar yani. Peki, ya ABD’nin? Onu da göreceğiz yakında.
+
“Bugün sabah saatlerinde görüştüğüm konuyu yakından izleyen bir kaynak, yazılmamak kaydıyla bazı noktaları anlattıktan sonra, bu konuda şunları söyledi:
“Kritik dönemde kritik görüşmeler ve avukatlara tekrar izin. Bu konuda bilgi var ama kırılgan bir süreç, fazla konuşmak istemiyorum.” “
Ancak, bunun Öcalan’ın 2 ve 22 Mayıs’taki 2 açıklamasıyla ilgisi yok gibi:
“Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında, Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde, anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda, Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.”
"6 Mayıs'ta kamuoyuna sunduğumuz 7 maddelik mesajda önemli bir konu da Rojava, Kuzey Suriye, SDG ve Suriye'de sorunların çözümünün nasıl olması gerektiği maddesiydi. Bu konuda düşüncelerini tekrarladı. İmkân olursa, Suriye'nin bütünlüğü içinde Kürt sorunu dahil, Suriye'nin tüm sorunları konusunda pozitif rol oynayacağını söyledi. Kendi düşüncelerinin ve çözüm önerilerinin Suriye'nin sorunlarını çözeceğini, Kürtler’in ve diğer toplulukların temel haklarının anayasal güvenceye alınmasının zorunluluğunu da özellikle vurguladı."
Hala anladığımız tek şey, kendine biraz özgürlük verilsin diye, kendi adamlarını feci sattığı.
+
“Kürtler olası müdahaleyi özerklik projesinin tamamen çökertilmesi olarak gördükleri için tüm güçlerini ABD ile ortak operasyonların sürdüğü güney cephelerinden kuzeye çekmek durumunda kalacaktır. Bu boşluğu ya Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) dolduracaktır ya da Suriye ordusu. Birinci seçenek ABD’nin “IŞİD’i yendik” efsanesinin sonu, ikincisi Fırat’ın doğusunda kurguladığı oyunun iflası olur. Suriye bir süreden beri İran’ın milis güçleriyle, Rusya’nın stratejik unsurlarıyla verdiği destekle Deyr el Zor’ın güney yakasında pozisyon alıyor. Dengeler değiştiği an 2017’de Menbic’de olduğu gibi Suriye ordusunun intikali uzun sürmez. ABD’nin, Fırat’ın doğusunu hem Suriye’nin geleceğini şekillendirmede hem bölgesel hedeflerinde güçlü bir kart olarak gördüğü sır değil. Bunu eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson çok çarpıcı bir şekilde dile getirmişti. Kuzey Suriye’deki unsurlarla Türkiye’nin savaşa tutuştuğu bir seçenekte, ABD’nin bütün stratejik denklemi dağılabilir. Bu da Suriye defterini kapatıp gitmesini gerektirir. Bunu isteselerdi, yılın başında “çekiliyoruz” dedikleri zaman yaparlardı.”
Taştekin, kısaca durumun daha da karman çorman olduğunu belirtiyor. Ancak, paragrafın parçalaır olan cümleler, birbirleriyle pek uyumlu değil.
En basiti şu:
“Kuzey Suriye’deki unsurlarla Türkiye’nin savaşa tutuştuğu bir seçenekte, ABD’nin bütün stratejik denklemi dağılabilir. Bu da, Suriye defterini kapatıp gitmesini gerektirir.”
Öyle değil. Kapışmada kenara çekilir seyreder, sonra Big Brother olarak duruma el koyar, olur biter. Sorun, ABD’nin bir süreliğine Kürtler’i dımdızlak ortada bırakacağında ki Taştekin bundan korkup, bunu dilegetirmiyor.
+
Bu da hediyesi açıklama:
“Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Savunma Bakanlığı (Pentagon), IŞİD'in Suriye'de "yeniden canlandığı" uyarısında bulundu.”
Döndük mü başa?
Tahminimiz, epeyi IŞİD elemanının çaktırmadan TC’de temiz hava alma turu çektiği yönünde. Ortalık durulunca, geri döndüler.
Da bu kimin işine yarayacak?
TC’nin neden yarasın ki artık?
Biz, 2016 Aralık’tan beridir IŞİD-PKK-YPG işbirliğinin kulağı gayet tersten göstererek de olsa, başlatılmış olduğu savımızı yineliyoruz. Çift bomba tasarımı IŞİD işiydi / tipiydi. Üzerine bir de, ASALA tipi suikast tasarımı işin içine girdi.
Bu, en çok Mossad’a atfedilen bir tarz:
Alanda veya periferide yüzlerce uyuyan eleman bulundurmak.
40-50 yıllık Mihraç Ural çizgisinin de, çoktan böyle yapmış olacağı kanısındayız.
+
Yani, toparlarsak:
Çok sert ama göreli küçük eylemler gelecek. Suikast dalgaları böyleydi örneğin. Reyhanlı tipi saldırılar böyle örneğin.
Ancak bunlar, genel gidişi o denli etkilemeyecek. Büyükler anlaştığı an, onların tepesine yeniden binilecek. TC’nin IŞİD bir bırakıp, bir tepelediği gibi.
Artı:
Oğul Laden öldürüldüyse, El Kaide başka yere kayar. IŞİD muhakkak başka yerlere kaymıştır çoktan. Taliban 40 yılda 40 takla attı örneğin.
Dolayısıyla biz, Kürtler’den yeni-genç dalga terörizmler, TC’den eski dalga kontra-terörizmler gelecek diye tahmin ediyoruz.
TC, hayır demekten, rakiplerine sert el enseler çekme aşamasına geldi ama çift dalmaya daha çok var.
Biz, bugün itibarıyla yaşanan mikro momentlerin makro panoramasını bu olarak görüyoruz.
(9 Ağustos 2019)

Hiç yorum yok: