Taştekin-Selcen
çizgisini, onaylamadan izlediğimiz hep yazageldik. Ek notumuz, onların artık tarihin gittiği yönün dışında kaldıkları
yönünde: Kabaca son 6 aydır böyle diyelim. Fark giderek açılıyor. Onlar da yeni
gidişattan kuşkulular ama o yeni-somut-yöne
ikna olmaları, şimdiye dek izledikleri çizgiye bakılınca imkansız.
Taştekin
bu kez yeni analizlerde bulunmuş.
Onu tuşa
getiren nokta şu:
“Öcalan’ın
mesajı Kandil’de nasıl ele alınıyor?”
Herhalde,
emri başımız üstüne, öpüp de başımıza
koruz, biçiminde algılanmıyor.
Taştekin,
bu çatışmayı kabul edemez noktada. Bir de, Öcalan’ın tecritten kurtulmak için
epeyi şey yapmışlığını da.
Gerisi
bildik şeyler:
Lider-alan
çatışması.
Kürtler’in
aşırı bölünmüşlüğü.
Kürtler’in
realiteden aşırı kopukluğu.
Global
hegemonların oryantal raksları.
Sürpriz
global gelişmeler.
Sonucusunu,
yalnızca Taştekin değil, kimse algılayamıyor.
Arap
Baharı başarısızlığa uğradığından beridir, Ortadoğu’nun global politik ağırlığı giderek azalıyor.
Bu da,
ABD’nin ve AB’nin kendilerine yeni oyuncaklar ve yeni batıracak ülkeler arayışı demek. Suriye ve Irak, belki 50 yıl
daha iflah olmayacak, bu kadar basit.
Hem
Kuzey Suriye’deki, hem de Kuzey Irak’taki aşiretleri kimse kontrol edemiyor,
onlar da zaten kendilerini kontrol edemiyor. Üstelik onlar, Kürtler’in proto-feodal kültürel aşamasından
da daha geri pozisyondalar. Herhangi bir belirgin politik veya yaşamsal
ilkeleri yok.
Bu
durumda, kaosu kimse kontrol edemez, kaos
henüz kendini de kontrol edemez, yani kaos henüz limitlerine varmadı.
Öcalan-Bayık ayrışması da bunun bir parçası yalnızca.
(17 Ağustos 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder