Bunu
diyen kişi, Avrupalı bir Alevi.
“Avrupa
Alevi Birlikleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turgut Öker, Evrensel'in
sorularını yanıtladı.”
+
”Alevi
örgütlenmesinin sendikal hareketin tüzük ve programıyla amacına ulaşma şansı
yok. Bizim örgütlenmemizi, kendi öğretimizi esas alarak yapmamız gerekiyor.
Alevi örgütlenmesinin kopyacılığı bir tarafa bırakarak, bu güne cevap verecek
bir biçimde, yeniden yapılanması gerekir. Köylerde hayat bulan Alevilik, artık
büyük şehirlerde yaşamıyor. 30 yıllık birikimi kullandık. Dünün yolu, yöntemi
ve söylemleriyle bugün bir yere varma şansımız yok. Bu nedenle Alevi hareketini
üyelikten başlayarak, program olarak, hem inanç boyutu, hem kültürel boyutu ve
bütün alanlarında 30 yıllık birikimin ışığında yeniden yapılandırmamız lazım.”
Saptama
geçerli ama önesürüm riskli.
Bir
dinsel yapı, tepeden inme yeniden düzenlenirse, bünye kaldıramayabilir.
Çatlak
şu:
Köy
denmiş, büyükkent denmiş ama Avrupa kenti denmemiş. Türkiyeli Aleviler,
Avrupalı Aleviler’n düzenlemesini isterler mi?
Avrupalı
Aleviler’in Türkiyeli Aleviler’den ayrı yapılanması, araya nifak sokmaz mı?
En
önemlisi:
Bir
dinin veya mezhebin bugüne yanıt vermesi, içtihat ve fetvalar yoluyla olur,
altyapıyı değiştirerek değil. Çünkü dinsel altyapı, varlığıyla oynanması çok riskli,
gitti mi bir daha geri gelmeyen bir şeydir ki bizce alevilik zaten bunu yaşadı,
yani bizce Alevilik ve sektleri bitti.
Genç
Aleviler’deki yüksek ateizm oranı bunun kanıtı ve bun da 30 yıllık bir olgu.
+
”1995
yılında İzzettin Doğan kısa adı CEM olan Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi'ni kurdu.
Doğan, derin devletin Aleviler’e yönelik konseptini savundu. Devletin dedelere
maaş bağlamasını istedi. Tüm Alevi dünyası, laik bir ülkede Diyanet'in olmaması
gerektiğini ve kaldırılmasını savunurken, o Diyanet'i meşruiyet kazandırmak
istedi.”
Sorun, dedelerin bedava yaşamasında. İster devlet,
ister cemaat para versin, sonuç değişmiyor.
Şimdi
gelelim hassas noktaya:
Aleviler’de
de dünyevilik var, kilise / şura / imam / dede yapısı var, insanın kararının Allah
emirlerinin önüne geçişi var ki zaten Alevilik bu demek, (en azından eski
haliyleki) Sünnilik’ten farklı olarak.
Dede ile
müftünün farkı yok yani. İkisinin de dediği dedik, çaldığı düdük. Sıkıysa uyma.
Düşkünlük ilanı var sırada.
+
”Doğan,
şimdi Alevi derneklerinin anarşist ve devlet düşmanlarının elinde olduğunu
söylüyor. Aleviliğin kan ve soydan gelen kutsal bir emanet olduğunu olduğunu
iddia ediyor. Alevilere kendi ecdatlarınıza sahip çıkın diyor. İran'daki Molla
türü bir Aleviliği örgütlemek istiyor. Böylelikle, Aleviliğin demokratik,
çağdaş ve insancıl muhtevasını ortadan kaldırmak istiyor. Ben Aleviler’in
çağdaş olmayan, insan iradesi ve yaratıcılığını yok etmeye çalışan böylesi bir
anlayışa prim vereceğini sanmıyorum. Bunun insanlığa bir yararı yok.”
Demek ki
merkez ve periferi arasında iktidar savaşı var.
Avrupalılar
ile Türkiyeliler arasında çatışma var.
Nedeni
de belli.
Türkiye’dekiler
AKP’den nemalandılar, AB’dekilerin buna gereksinimi yok, muhatap da alınmamış
gibiler.
Aleviler
zaten 5 parçaydılar, şimdi 55 parça olurlar.
+
Derleme
babında:
Biz,
Aleviler’in insancıl ve demokrat olduğunu hiç düşünmedik, çünkü içlerinde öyle
olmadıklarını izledik 40 küsur yıldır.
Bunu,
bizden başka Ümit Kaftancıoğlu da imlemiş zamanında (steyen röportajlarına
bakabilir), 40’tan çok yıl önce yani.
AB,
kuşkusuz solcuları da, Aleviler’i de, diğerlerini de daha demokrat kıldı, çünkü
orada bunun için olanak vardı. TC ise, kayabildiği kadar sağa kaydı, uç
milliyetçi ve uç dinci oldu, CHP dahil.
O zaman;
otonomi, federatif yapı, anavatandan yarı-kopukluk çözüm olacaktır.
Bu,
kültürel olarak zaten tüm Alamancılar’ın başında. AB’li TKP’liler, merkezi yapı
Milli Görüş ile işbirliği yaptığında, aynı kopmayı yaşamışlar.
Dileriz,
küçük, komünsel, demokratik yönetimler yaratabilirler kendi içlerinde…
(22 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder