Biri
akıl etmiş sonunda.
Erdoğan’ın
mega projelerinden olan, 2 milyonluk
Kuzey Suriye kentleri projesine, oraya gönderilmesi hesaplananlar ne diyorlar?,
diye sormayı…
+
Bir
alıntı:
“Türkiye'nin
Suriye'ye operasyonu Antep’te yaşayan mültecileri tedirgin etti. Mülteciler,
güvenli bölgeye zorla götürülmek istenmeleri halinde başka ülkelere göç
edeceklerini ifade etti.”
Alırlarsa,
gidersiniz tabii ki. 1 milyonunuzu aldılar, sonra geri gönderdiler. Çok ülke
arasında haymatlos oldunuz.
+
Gelelim
şu zorunlu iskan ve Arap Kemeri projesine:
Değişimli
Arap ve Kürt Kemeri projeleri işlemiş. Suriye’de yani.
Türkiye’de
ise Kürtler; Ermeniler’in ve Levant Hristiyanları’nın bölgelerine yerleşmişler.
1924’te Hakkari Yüksekova, Hristiyan bölgesiymiş örneğin.
Tabii
bu, zorunlu iskan değil, gönüllü talan.
Nüfus asimilasyonunu ise, Dünya’da yapmamış devlet
kalmamış gibi.
Şimdi,
Suriyeli göçmenlere yeniden dönelim:
+
2Halep’ten
2014 yılında Antep’e göç eden Muhammed İsmail, ülkesindeki durumun çok kötü
olması nedeniyle Türkiye vatandaşlığını alabilmek için uğraştığını, ülkesine
dönmek zorunda kalması durumunda memleketi olan Halep’e dönmeyi tercih
edeceğini söyledi. “Neden tanımadığım başka bir bölgeye yerleşeyim?” diye soran
İsmail, “Eğer zorunlu bir göç ettirilme olursa da, buna karşı çıkarım. En son
çare olarak Türkiye’den başka bir ülkeye kaçarım. Bana göre asıl savaş, şimdi
başladı. Kaderi belli olmayan birçok bölge var. Sahada işler daha da karıştı.
Türkiye’ye ilk göç ettiğimizde, içimizde savaşın biteceğine dair umudumuz
vardı. Savaşın kısa sürede biteceğini öngörüyorduk. Çatışmaların bir kaç ay
içerisinde bitmesini bekliyorduk. Yavaş yavaş beklediğimiz aylar yıla dönüştü.
Şimdi hiç umudum yok. Ülkenin durumu daha da kötüleşiyor. Türkiye’nin kuracağı
güvenli bölge SMO kontrolü altında olursa biz hiç gitmeyiz” dedi.”
Ahan da,
öz Türkçe, renkli, sinemaskop.
Adam,
fotoğrafını bile vermiş.
Bu kadar
açıkseçik ifade görmemiştik doğrusu.
Gelelim
içeriğe.
Göçmenlerin
anlamadığı şu:
Esed,
onları şefkatle beklemiyor. Ölüm onları bekliyor olabilir yani. Türkiye’de ise
ölmeme güvencesi var.
Göçmenin
sözünün özü:
Kaçarken
savaş biter sandık, savaş biter gibi oldu, durum savaştakinden beter oldu. Ki
buna barış olmayan veya savaştan daha
kötü barış, deniyor literatürde. Bunu, 10 taraf birden elbirliğiyle yaptı.
Göçmenler ise hiçbirşey yapmayarak, başlarına gelebilecek herşeyi kabullenmiş
oldular.
Bizce,
bu koşullarda göçmenlerin iradi seçimleri dikkate alınmayacak kısacası.
+
Söyleşiye
dahil olan 2 diğer göçmen de aynı şeyi söylemiş.
Ancak, 4
milyon kişinin ne olacağını kimse bilmiyor. Moment bu.
(22 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder