Alıntılar:
“Boğaziçi
Üniversitesi Öğretim Üyesi Seda Altuğ … şu değerlendirmeyi yaptı:
“Erdoğan’ın
BM’deki konuşmasında kullandığı haritada da görüleceği üzere, Türkiye bu hat
üzerindeki Kürt-yoğun nüfusu altyapı yatırımları ve nüfus iskanı yaparak,
sayısal ve sosyal / siyasi olarak seyreltmeyi hedefliyor. Bu hat boyunca
yapılması planlanan şey, Türkiye’deki etnik-Arap mültecilerin bir kısmını,
İdlib’in önümüzdeki aylarda Esad rejimi kontrolüne girmesiyle, oradan gelecek
olan mültecileri ve Türkiye rejimine siyaseten yakın diğer Suriyeli mültecileri
yerleştirmek.”
Uygulanabilir
mi?, o kesin değil ama bu, bildiğimiz Osmanlı’nın zorunlu iskan projesi. Zamanında, epeyi işe yaramıştı.
+
“Gazeteci
yazar Bereket Kar, güvenli bölgeye dair şu değerlendirmeleri yaptı: “Güvenli
bölgenin Türkiye’nin ulusal güvenliğine yarayacak bir yanı yok, istikrarsızlığı
daha da arttıracaktır. İdlip’te, Türkiye’nin ve Suriye’nin belirli kesimlerinde
bulunan IŞİD ve IŞİD kardeşlerini bu bölgeye yerleştirmeyi ve burada yeni bir
kalkan örmeyi hedefliyor. Bu ‘güvenli bölge’, IŞİD zihniyetinin yeniden var oluşuna
yarayacak. Güvenli bölge, daha çok bu güçlere yarayacaktır. Ne Kürtlerle, ne
Araplarla, ne demokratik laiklerle, anlaşma şansı olmadığı için, çatışma
genişleyerek sadece Rojava’nın bütünü değil, Suriye ve Türkiye’yi de içine
alacak, yeni bir çatışma döneminin başlangıcı olma riski, çok çok büyüktür.””
“Ama
IŞİD’liler, Türkiye’nin giriş yapacağı yerlerdeki hapishanelerde değiller,
sınırdan oldukça uzak bölgelerde tutuluyorlar. Bunun gerçekliği olduğu
kanaatinde değilim.”
Bir
dediği, bir dediğini tutmuyor, bu demek.
Ancak o (evetçi
ve hayırcı) tutarsızlık bile pratikte tutmuyor, çünkü Kürtler, IŞİD’cileri
yalıtımı bırakacaklarını açıkladılar. Yani, IŞİD’lileri Türkler’in üzerine
salacaklar ama bu da pek işlevsel bir hesap değil.
En
güzeli bu yani:
Herkes
yanılıyor: Alandakiler de, kuramcılar da.
Olay
büyüyecek bu kesin, nerelere gideceği ise belirsiz.
+
Ortadoğu
Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan:
“Operasyonun
kapsamı henüz belli değil. İlk aşamada beklenti, sınırdaki bazı yerleşimlerin
Türk ordusu tarafından kontrol altına alınması olabilir. İlk etapta, muhtemelen
bu bölgeye yoğunlaşacak gibi gözüküyor. Türk ordusu burayı tuttuktan sonra,
kademe kademe sahadaki duruma göre sınırda açtığı cepleri birleştirerek,
böylece güvenli bölgeyi aşama aşama oluşturmaya çalışacaktır. Türkiye’nin nihai
hedefi, 30-40 km sınır hattında kontrolü ele geçirmek ve YPG’yi temizlemek
olacaktır. Ama bu tabi çok kolay olmayacak. YPG, Amerika’dan aldığı gelişmiş
silahlar sayesinde, Türk ordusunu durdurmak için elinden geleni
sergileyecektir. Ama güç dengeleri açısından bakıldığında TSK’nın kontrolü ele
geçirmesinin sadece bir zaman meselesi olduğunu düşünüyorum.”
Doğu
şıkkını düşünen hala yok.
Batı’da
ise, zaten daha önceki birinci kanton silinmesinedki taktik kullanılacaktır:
Adım adım yani.
Evet,
savaş uzayacak ve Erdoğan’ın istediği de bu.
Ancak,
en çok 2 yıl kadar uzayabilir. Bu da, 2023 değil hala.
Erdoğan başkanlık
metazorisi peşinde ama nasıl ki son 1 yılda başkanlığın tadını çıkaramadı, daha
sertinin de tadını çıkaramaz.
Ancak,
eğer doğru ve geçerli bilgi alandan gelirse, bu belli açılardan, yeni ve farklı
savaş adımları içeren bir süreç olacak. Bun izlemek gerekli.
(8 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder