Pazar, Ekim 20, 2019

Fehim Taştekin: Savaşın Kuramı ve Uygulaması


Kendisi bu kez önemli bir noktaya değinmiş.
Alıntı:
“Muğlaklıkta tekerrür var: 7 Ağustos’taki ilk mutabakatta olmamasına rağmen Türkiye 32 km derinliğinde 480 km uzunluğunda güvenli bölgeyi kabul edilmiş gibi dillendiriyordu. Kürtler ise sadece Tel Ebyad ile Ras’ul Ayn arasında 120 kilometrelik alanda yerine göre 5 km, 9 km ve 14 km derinlik kazanan bir şeritten söz ediyordu.
Bu muğlaklık neden? Herkes buna mahkum. Tarafların mutabık kalacağı bir mutabakat zor. Ve ateşkesin alternatifi bir taraf için “yıkıcı ve gücendirici” yaptırımlar, diğer taraf için yıkıcı bir savaş. O yüzden muğlaklık kaçış kapısı, stratejinin diliyle ‘manevra alanı’ demek.
“Şimdi durum farklı, artık sahadayız” denilecektir. Doğrudur. İlk mutabakatı test eden müdahale tehdidiydi. Şimdi gerçekleşen askeri harekat, ‘dayatıcı’ bir faktör. Fakat ilkinden farklı olarak, Rusya’nın karşı hamlesi, öncekine göre sahayı daha fazla mayınlı hale getirdi.”
En başta, en son.
Herkes, Rusya’nın / Putin’in Suriye’deki başarısından söz ediyor ama 1991’de veya 2003’te de, ABD’nin Irak’taki başarısından söz ediliyordu. Peki, neredeyiz şimdi, ABD Irak’ta ne konumda? Rusya da öyle olacak, Afganistan’da öyle oldu çünkü.
Devamında, teori-pratik ayrılığı, çelişmesi, çatışması var.
Rusya’nın hamlesi savaşı daha da kızıştırdı.
Çünkü Esed, oraları elinde tutamaz. Kimse takmıyor ki onu. Kendi güçleri bile.
Burada, savaşın çelişen teorisi ve pratiği şu:
Yapılan hiçbirşey, yapılma amacına varamıyor, çok fazla soğurucu, yansıtıcı, bükücü etken var çünkü.
Diğer bir deyişle:
Poliellodaki oyuncu sayısı iyice kalabalıklaşınca, oyun ve kuralları ortadan kalkabiliyor.
Bizce, Suriye’deki savaş artık oraya vardı.
Kimse oyunun denetleyemiyor ve kimsenin attığı hedefi vuramıyor ama bambaşka zemberekleri tetikliyor.
Taştekin, bunu dolaylı görmüş ve dolaylı ifade etmiş.
(19 Ekim 2019)

Hiç yorum yok: