Bir
alıntı:
“Sosyolog
Bourdieu, "Bugün sanat dünyasına öyle bir ruh hâkim ki" diyordu,
"sembolist ozanların en kötüsü bile, Zola hakkında ileri geri
konuşabilir…" Anlaşılmamayı sanat ölçüsü belirlediğiniz anda, çağdaş
sanatçıların en yeteneksizi bile, Orhan Kemal hakkında hiç çekinmeden ileri
geri konuşabilir.”
Acaba?
Elifler
ve mertekler, elmalar ve armutlar birbirine karıştırılmış gibi.
Öncelikle
şunlar:
Bir:
Anlaşılmak
ve gerçekçilik, eşdeğer şeyler değilidr.
O
nedenle, ortalama bir okur tarafından anlaşılması zor olan, bilimkurgu romanı
‘2312’, gerçekçilik zirvesi / avangardı olabilmektedir. Şimdi ve burada.
2010-2020 için.
İki:
Anlaşılmamak
ve hiçbirşey söylememek, aynı şeyler değildir.
Bugünün
eserleri, anlaşılmaz değil, hiçbirşey söylemiyor, söyleyecek bir şeyi de yok;
zeka, duygu, bilgi olarak.
+
"Sanat
anlaşılır olmalıdır" ya da "anlaşılırsa kitsch olur."
Bunu
hangi aptal ve hangi cahil söylemiş acaba?
Zola
anlaşılır olma zorunluluğu için anlaşılır yazmadı ve anlaşılır oldu diye de,
kitsch olmadı.
+
"Sanatta
“içerik esastır diyenler" ile "biçimi önemseyenler ayrımı."
Biri
diğerinden önce gelmez, bir seçimdir bu.
İkisinin
praksisi de olabilir.
+
Buradan,
sanatın halk içinliğine geliyoruz.
170
yıldır, angaje sanatı dışladıklarını söyleyen marksistlerin çizgisi, halka
hizmet eden sanat denileni döve döve dayatmış utanmadan ve bunda beis görmemiş.
Prolet-kült
ise, ne içerikçiliği, ne de halktan yanalığı becerebilmiş.
+
“Sanatın
işlevi, anlaşılır olmak ya da olmamak değil, gerçekliğin dürüst bir imgesi
olabilmektir.”
Öyle bir
zorunluluk değil, tercih sözkonusu.
Devamında
ise:
Sanatın
birinci işi, doğruyu söylemektir.
Yani:
Gerçeklik
ve bilgi, birbirinden farklı şeyler olabilir ve bu epistemolojinin tartışma
konusudur, sanatın değil.
+
“Brecht,
çağdaş romanlar hakkındaki bir yazısında edebiyat için söylüyordu bunu.
"Geniş kesimlerin çıkarı" diyordu, "edebiyatta hayatın dürüst
bir imgesini bulmaktır."
Doğru
söyleriz, çünkü insanız. Geniş kesimlerin çıkarı için doğru söylemeyiz yani.
+
En
baştaki alıhtıdaki durum ise, küstahlıktır, ezeli-ebedi ergen küstahlığı.
Yalnızca sanatta değil, yaşamın her alınında vardır.
+
Çıkış ve
şerh:
Zola ve
Kemal, mutlak referanslar veya putlar değildir.
Her
ikisinde de melodram yoğun olarak vardır ve bu, bilgiyi bozar.
(27 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder