Pazartesi, Ekim 21, 2019

Zombilerin Estetiko-Politiği


Alıntı:
“Onur Kartal: Zombi istilaları kıyamet değil, yeni bir başlangıç.”
İşte bu nedenle, Türkiye’den estetikçi çıkamadı, çıkamıyor, çıkamayacak gibi de, Murat Belge hariç ama o da Batılı kırması.
Tüm zombi konulu popüler kültür ürünlerine bakılınca, zombiler doğrudan 4. Dünya göçleri, isyanı, istilası demek.
Geçmişteki bunun karşılığı; Kavimler Göçü, Vikingler ve Moğollar idi.
Şimdiki karşılığı, % 5’lik global göçmen oranı.
Bu; ne kıyamet, ne de yeni bir başlangıç.
Ki zaten ikisi birarada olabilir. Kıyamet, mapşeri getiriyor çünkü. Cennet ve veya cehnenem sonul yargılamasını getiriyor çünkü.
Ama Dünya üzerinde somutlukta, böyle bir tam sonulluk yok.
Olmadı, olmuyor, olmayacak da.
Zombiler, yeni korku nesneleridir. Eski ejderhalar gibi. Büyücüler gibi.
Zaten, onlar masallarda vardı, fantastik roman da zamane masalı.
+
“Bağışıklık, Esposito için, hem bir bünyenin kendisini dışarıdan gelecek bir tehdidi savuşturmak üzere, alışıldık tıbbi aşılama mantığını, hem de toplumsal yükümlülüklerden muaf olma anlamında, bireyin dış dünyayla arasına ördüğü bariyerleri ifade eden, kendi deyimiyle anahtar bir kavram.”
Bak, bu önemli bir alıntı.
Ancak, hiçbir hegemo sistem, tam bağışık değil. Batan yüzlerce hegemon devlet var çünkü.
Bizce, şimdiye dek yazılmış en önemli zombi romanı: Dünya Savaşı Z. Bu kadar nesnel anlatılan bir felaket öyküsü zor bulunur.
Orada, gerçek insanlık durumunun, gerçek ve makro bir felaket durumundan asıl çözüldüğünü inanılmaz gerçekç açılardan anlatır.
Bağışıklığı geç, kendi kendine intihar eden insanlıktan söz edilir orada. Zombiler, geçici de olsa, insanlığı bitirir yani.
Tüm bilimkurgular gibi, zombi konulu fantastikler de, post-apokaliptik durumlarda, ne Dünya’yı, ne de insanlığı bitiirir. Tam tersine, bir tür düşünce deneyiyle, insanlığın nasıl yeniden inşa edildiğini anlatırlar onlar.
+
“Ben Esposito okurken, Dünya Savaşı Z filmi vizyona girdi ve ben zihnimde Esposito’yu filmin yönetmenlik koltuğuna oturtacak kadar ileri gittim. Film Max Brooks’un aynı adlı romanından uyarlama. Ancak kitapla film arasında ciddi farklılıklar var ve kanımca film kitaptan çok daha devrimci bir niteliğe sahip.”
İşte bu, zeka ve bilgi eksikliği.
Film, bildiğimiz Brad Pitt için ‘happy end’li. Roman, ne mutlu, ne de mutsuz sonlu. O nedenle roman, epistemik devrimci. Hiç yalan söylemiyor. Filmdeki hemen hiçbir şey yaşamda olmaz ama romandaki hemen herşey yaşamda olur, oldu da, oluyor da, olacak da…
Bedeker kıssası, eğer daha önce örneği yoksa, felaket yönetimi kitaplarına girmeli:
Yangında ilk kim / ne kurtarılacak?, değil; yangında ilk kim öldürülecek, ne yok edilecek?
Ki geriye kurtarılmış bir şeyler veya birileri kalabilsin…
Daha da önemlisi, hemen her ülke kendi Bedeker planını, kendi deneyimlerinden ve kendi yanılmalarından üretiyor romanda…
‘Savaş Sanatı’nın göreliliği yani…
Sun Bin ve Sun Tzu birarada yani…
+
“Zombi, insan-altı, insan-dışı, insan-üstü, insan-sonrası ama asla insan olmayan bir varoluş olarak karşınıza çıktığında, bunun felsefi, antropolojik ve siyasal kökenlerine inmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi.”
Aferin. Bak, bu ciddi bir intikal. Zombi, bir insan-değil simgesidir. İnsan-sonrası değildir, ayrı konu.
Bir de şu var:
Büyücüler kötü ama zombiler tam kötü değil.
Not: İnsan-sonrası, Banks’in ‘Culture’ dizisinde var ama o ayrı bir konu. Diğer bilimkurgu romanlarda, insan-sonrası da insandır, insana dahil edilmiştir. Homo Sapiens’tir yani, Pomo Posterus değildir. Bakınız: Asimov ve Vakıf’ı.
+
“Bir köpeğin herhangi bir filmde bir tüfeğin dipçiğiyle kafasının ezilmesini seyretmeye dayanmanız zordur ama mevzubahis zombi olduğunda, herhangi bir şiddet sahnesi sizde merhamet ya da acıma duygusu uyandırmaz.”
Eskiden böyle değildi, hayvan hakları aktivistleri çıktı, mertlik bozuldu.
Ancak, romanın imlediği üzere, zombi-sever ve zombileşmek-ister insanlar da var. Filmleri seyrederken, zombi olmak isteyen insanlar var yani. Yazar, bunu kaçırmış.
+
“Zombi hikayeleri hep aynı muhafazakâr izleği takip ediyor sanki: Dünyayı kaosa sürüklemek isteyen düşmanlarla çevrili olma durumu.”
Bu kez, söyleşiyi yapan kişi güzel bir saptama yapmış.
Ancak, bu muhafazakar bir izlek değil.
Krizler, tarihin her döneminde var ve bizler bunların epeyi büyüğünden birinin içindeyiz.
Dünya çoktan kaosa sürüklendi yani.
Ancak, şu var:
Devrimler de, karşı-devrimler de; terör de, karşı-terör de Dünya’yı kaosa sürükler, sürükledi, sürüklüyor, sürükleyecek.
Roman, bunun eksodusunu gösteriyor.
Bildiğimiz kadarıyla, başka hiçbir zombi konulu popüler kültür ürünü bunu beceremedi, başta Yaşayan Ölüler çizgiromanı ve dizisi.
Yazar, bunu da görememiş.
(21 Ekim 2019)

Hiç yorum yok: