Alıntı:
“Bir
nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek
yetişiyor. Bir sonraki nesil, cahil olduklarını bile bilmeyecek; çünkü bilginin
ne olduğunu bilmeyecekler.”
Bunu
diyen kişi-kadın, yalnızca kocası öyle dedi diye, tarihin bir bilim olmadığını
savunuyor. Dünya Sistemi en az 15-20 yıldır varken.
Le Guin’e
25-30 yıl saygı duydum. Romanlarından yalnızca ‘Mülksüzler’i kaale aldım, ilk
okuduğum da oydu zaten.
Yetişkin,
ergen, çocuk, şiir çizgisini de yeni öğrendim: Yani, kenid ağzıyla itiraf
ettiği mental regresyonunu.
Asıl,
kendisinin düzyazılarına çok geç ulaştım. Türkçe’de peşpeş 3 kurmaca-dışı
düzyazıları çevrildi.
Oradaki
Le Guin’in entelektüel zeka ve bilgi düşüklüğü, benim için dehşet vericiydi.
Ki bu
alıntı, oralarda yoktu.
Ya okuma
listesi çok dardı, ya da okumayı çok erken bırakmıştı ki epeyi yazar için
böyledir. Örneğin koskoca Halil İnalcık, 100 yaşına kadar yaşayıp, Ancak, 1930
model Annales Okulu’ndan haberdar kalmış, sonraki 5-10 aşamayı izlememiş bile,
post-Annales’çi Wallerstein – Dünya Sistemi’ni ise hiç duymamış.
Gelelim
alıntının düşünce özüne:
Eratosthenes’in
küresel Dünya / geometri bilgisi, 1.800 yıl hasıraltı edilmiş ama yok olmamış.
Öncelikle
zaten o bilgi çok az kişi için gerekliydi, çünkü Dünya gezisi yapabilecek gemi
teknolojisi yoktu. Vikgniler ve Pasifikliler MS 1000 gibi o edime yaklaştılar,
Pasifikliler’de tuhaf tasarımlı bir rübu vardı, Vikingler’de ise, nereden
geldiği belli olmayan bir yarım-küre mercek-dürbün.
O bilgi,
o süreler ve mekanlar içinde, herhangi bir anda belki yalnızca 5-10 kişinin
bildiği bir bilgi olarak kalmış ama yok olmamış, edilememiş yani.
Bilginin
ne olduğunu bilmemeye gelince, asıl Le Guin, bazı bilgilerin bilgi olduğunu bilmeden 80 küsur yıl yaşamış ve ölmüş.
Kendisinin zamanının en zeki ve en bilgili kadınlarından biri olarak kabul
edilmiş acı bir ironi olarak.
Bilg ve
zeka göreli.
Bilgi ve
zeka, geometrik üs ötesi.
Yani,
110 IQ, 100 IQ’nun 1,1 değil, blki 2, belki 3 katı etmekte.
Yani,
500 kitap okuyan kişi, 250 kitap okuyan kişinin, 2 değil, belki 2 katı bilgiyi
ediniyor, çünkü bilgiler kendi arasında etkileşip bilgi üretiyor çünkü. Üstelik
bu etkileşim, bazı paragraflar için 100 kat olarak işliyor.
Le Guin’in
bahsettiği bu cehalet, Orta Çağ’ların ortak niteliği.
Ama,
üniversite ve summa da / proto-ansiklopedi de orta Çağ işi. Fahreheit 451 de
Orta Çağ tipi bir bilgi tipi.
Yani,
birilerinin bazı şeyleri bilmesi gerekmiyor per zaman ve her yerde. Eratosthenes
kitapları, yüzlerce yıl uykuda bekleyebiliyor, onları anlayabilecek birileri
gelene dek.
Çıkış:
Ursula
Kroeber Le Guin için, böyle bir bilgi olarak tek şey söyleyebiliriz:
180
yıllık roman tarihinde ‘Mülksüzler’ zaman kurgusuyla biriciktir. İzlediğimiz kadarıyla,
onu bir kerede kavrayabilmiş okur sayısı çok çok sınırlıdır.
Le Guin,
‘daima eve dönmek’ istese de, o romanın zamansal kurgusu, ‘asla ev yok’u
vektörledi.
Bunu da
bilen yok.
Ama hiç
mi hiç önemi yok.
Güle
güle Le Guin anne…
(18 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder